BEHİCE BORAN ABLAM VE BEN

BEHİCE BORAN ABLAM VE BEN

YAKUP KIVRAK...

BEHİCE BORAN ABLAM VE BEN

Behice Boran, (1910 – 1987) Türkiye’nin ilk kadın parti lideridir.

1978 yılında benim Sivas Karacalar köyümdeki görev yıllarımı tamamlayıp müzik eğitimime devam etmek üzere Ankara’ya döndüğümde tanıştım onunla.

Ankara’ya geldiğimde ortalık çok karışıktı. İnsanlar birbirini dövüyor, silah sıkıp öldürüyordu.

***

“La niidecan Angara’ya anarşitlerin, gominislerin içine gidip? Otur oturduğun yerde. Baarözü’nün ooretmeniynen de everek seni, çıft maaş, gözel gözel otur,” diyor Seferaa.

Garpız Memed dalga geçiyor.

“Hoca okuyup böyüğ adam olacak heralım. Böyüğ adam olur bizleri unudursun deel mi?”

Eee Garpız Memed, böyüğ adam olamadık emme sizleri de unutmamışık, gördüğün gibi kırk elli sene sonra anlatıyoruz ballandıra ballandıra.

***

Çok gençtim, henüz 20 yaşımda, bir gruba dâhil olmak gerektiğini düşünüyordum. O yılların Türkiye İşçi Partisi ile tanıştım. Partinin gençlik kolu GENÇ ÖNCÜ ve kültür sanat kolu İŞÇİ KÜLTÜR DERNEĞİ vardı. İşçi Kültür Derneğinde bir yıl boyunca çok güzel çalışmalar yaptık, tiyatrolar hazırladık, ben bir koro kurdum, bunları çeşitli yerlerde, işçi grevlerinde falan sergiledik. Aşırı solcular bize REVİZYONİST deyip bizi küçümsüyorlardı. Onların elleri silahlıydı, bizim elimizde ise sazlarımız, gitarlarımız, tiyatro sahnemiz, işçi grevlerimiz falan vardı.

İşte o yıllarda Behice Boran ablam ile tanıştım.

***

(Haziran 1979, İstanbul)

İstanbul, bir fabrikada grev. İşçi Kültür Derneği Korosu olarak bir otobüse doluşup İstanbul’a gittik. Akşam o fabrikada koro olarak etkinliğe katılacağız. Programda Timur Selçuk, bizim koro, birkaç halk oyunu grubu falan var. “Behice Hanım da gelecek, bir konuşma yapacak,” dediler.

Heyecanlandık. Henüz onunla tanışmamıştım, geldiğinde koşup önünde hazırola geçip elini öpmek üzere uzandım.

Güleç yüzüyle güldü. “Rahat ol genç, sen kimsin?”

“Efendim, ben Yakup Kıvrak. İşçi Kültür Derneği Koromuzun şefiyim. Bu akşam Timur Selçuk hocamın programından sonra koromuzla işçi kardeşlerimize küçük bir konser sunacağız.”

“İyi, dinleyelim bakalım. Senin adın neydi?”

“Adım Yakup efendim.”

“Şu efendim demeyi bırak. Bana Behice diye hitap edebilirsin. Veya kısaca abla diyebilirsin.”

“Peki efendim, peki abla.”

Güleç yüzüyle güldü. “Bak hâlâ efendim diyorsun.”

“Behice abla, senin her konuşmanın sonunda kullandığın bir cümle var.”

“Neymiş o?”

“Selam Türkiye’nin ve dünyanın aydınlık geleceğine.”

“Ha, evet. Türkiye İşçi Partisi olarak bu bizim sloganımızdır. Bu nedenle her konuşmamın sonunda bunu söylüyorum.”

“Behice abla, biz bunu besteledik. Bu Akşam size ve dinleyen işçi kardeşlerimize ilk kez sunacağız.”

“Hah hah ha, güfte yazmak hiç aklıma gelmezdi. Hadi dinleyelim bakalım.”

BEHİCE BORAN ABLAMI SAYGI VE RAHMETLE ANIYORUM.

“Selam Türkiye’nin ve dünyanın aydınlık geleceğine.



Anahtar Kelimeler: BEHİCE BORAN ABLAM