HAYKIR!

HAYKIR!

EMSALİ KARADUMAN Yazdı...

    Şehla bakışlı yüreğini ta gamzesinden vurdular senin. İlahi nefesin kutsal kokusuyla tütsülenmiştin aslında. En yüce meclis Bezm_i Elest´in kutsal oturumunda kuvvetli yeminler ettin. Bilginin sırrına agâh olma şerefine eriştin. Sonra vuruldun bayağı kuşatmaların kısır çemberinde. Ömrün kulakları tırmalayan vahşetinden yüreğinin mütevazı sükûnetine dönmeye yüz çevirdin. Sana taltif edilerek ruhuna mukaddes bir mecliste sunulan yüce emanetin ahdini bozmuş gibisin. Ruhunun kuytu köşelerinde korkaklığı çoğalttın hep? Hep caydın; hep nisyana duçar ettin kendini ey insan!..

 Ah içindeki ağlamaklı serzenişe, nalân yakarışa bir kulak versen? Neyi, neye feda ettiğini bir bilebilsen? Bir dirilsen kötümser ruhun ihtiyar vücudunda. Ayazlarda demlenmiş sancıların pençesinde kıvranıyorsun. Post modern kuşatmaların dijital sağanağı ıslatıyor ruhunu. Şehrin acı çığlığında, vurulmuş bedeninden elektromanyetik dalgalar sızıyor. Dizlerine yılların ağırlığı çökmüş ihtiyar gibisin. Göz kapakları çökmüş gece vardiyası işçisini andırıyorsun. Sen de bilmiyorsun hangi yolun yolcusu olduğunu. Tutturduğun patikanın seni nereye çektiğini bir bilebilsen Ah! Ah sen, sen olsan sen! Bütün namertler hizaya gelecek bütün korkaklar dirilecek, bütün kaypakların peçeleri yırtılıp atılacak. Tüm soyguncuların tezgâhları kırılacak, tüm namussuzların yüreği titreyecek. 

Kaç derim, en azılı gangster gibi? Üzerine üşüşen ihanetleri şehrin kirli sokaklarında bırak git. Arkana bakmadan kaç. İçindeki sıradağları bir bir aş. İhanetin çemberini yar. Vururlar sonra seni kısır kumpasların kaypak pusularında. Sonra yüreğinin götürdüğü en tenha yere git. Gönlünün mütevazı şatosunda doğrular ülkesinin yiğit marşlarını haykır.

Haykır ki sana biçilen yaldızlı yalanların süslü kaftanları yırtılsın. Susma, bağır!  Müstesna yolculukların yalnız misafiri olduğunu söyle. Hatırlanmayan benliğini içinin suskun kişiliğine fısılda. Suskun bilgeliğin deruni hikmetlerinin fısıltısına kulak ver. Sonra yalın hakikatleri ışıldak yalanların perdesinden sıyır. Yüzündeki peçeyi yırt at. Üzerine giydirilen sahte libastan kurtul.

 Yalnızlık girdaplarının dönel sularına, çağıldayan zamanın ipinde sallanan ruhlara haykır! Sakın susma seni senden alan basitliğin hırçın cellâtlarına. Kalabalıkların geniş ovalarından, muhabbet dağının çetin yamaçlarına sığın. Şehrin karmaşık uğultusuna tenhaların yalnızlığını haykır. Ruhunun münzevi şehrine iltica et. Varsın deli desinler. Varsın uyumsuz desinler. Sen asalak solucanlara inat, at sineği ol. Kaypak gülüşlü yalanların ve korkak yüreklerin sırtını kaşı. Kaşı ki alçak suratların kirli gülüşleri rahatsız olsun. Kaşı ki bir sahtekâr uykusunu kaçırsın. Kaşı ki bir bezirgân maskesinden sıyrılsın. Kaşı ki bir diktatörün tahtı sallansın. Sen doğruluğun sesini yükselt. Eğriliğin belini orta yerinden kır.

 Bir ah çek ki derinden titresin içine sızan sinsi casuslar. Yüreğine çöreklenmiş korkaklık tortuları kökünden sökülsün. Alın çizgilerine inmiş boş vermişliğin karamsar gölgelerine gözlerinin derinlerinde sönmekte olan güneşin efsunlu ışığını yansıt. Sözlerin doğrunun en yalınını haykırmadıkça, yalnız ve yalnız haktan konuşmadıkça, hiçbir menfaat kaygısı gütmeden sadece doğruyu söylemedikçe ağzını açma. Haksızlık ve yanlışı görüp de sükût edersen adamım deme artık. Mazluma dokunan eli, masuma uzanan müfteri dili kesmezsen adamım diye gezme ortalarda. Ulu orta zulümleri, eli kanlı soygunları görürde sükût edersen hiç konuşma bir daha.   

Kır zincirlerini artık. Hiçbir menfaat kaygısı gütmeden konuş. Ta kitabın orta yerinden aldığın cesur cümleleri namert yalanların şakağına vur. Vur ki seni gören çocukların zihni açılsın. Vur ki sinmiş yürekler yeniden palazlansın. Cesaretsizler silkinip doğrulsun yerinden, çıyanlar deliklerine saklansın, aslanlar kükresin eline vurulmuş yiğitlerin kapanmış kulaklarına. Dik dur doğru yürü. Dostların güven duysun duruşundan, düşmanların korku?

            Sana yüklenen ilahi nefesin tılsımlı tınısının hoş nağmelerini dinle. İyilik sancağının altında hakikat marşlarının coşkulu ritmine kaptır yüreğini. Mırıldanma, fısıldama, bağır, feryat et, haykır üzerine üşüşmüş madde karabasanlarının çirkin yüzüne. Haykır ki doğruluk ikliminin engin yürekleri senden cesaret alsın. Haykır ki sana kurulan tuzakların tezgâhları kökünden sökülsün. İçinin sırça saraylarına gizlenmiş sana kulak ver. Yüreğinin münzevi kişisiyle hasbıhal et. Gecelerin hikmetli öğütlerini dinle, gündüzlerin ışıltılı yalanlarına kanma. Aldanma süslenmiş yalanların aldatıcı yüzüne. Ruhunla gönül köprülerini yeniden kur. İçinden gelen kutlu seslerle barış artık.

Hatada hikmet arama. Korkak bedende yiğit yürek aranmayacağı gibi, titrek yürekte de cesur duruş aranmaz. Tavşanlarla muhabbeti kes bir bıçak gibi. Münzevi kartalların çetin kayalar arasındaki mütevazı yuvalarına sığın. Kötülerle konuşma. Atalarımız dememiş mi kötülerin duldası olmaz dalı olmaz diye. Cesaretsizler duldana sığınsın, namertlerin ışığını söndürsün ay bakışlı gözlerinden yansıyan şavkın.

Suspus olmuş pesimist ruhuna yiğitliğin cesur mesajlarını fısılda. Sonra derin vurgunların sinsi darbeleriyle yeniden silkin. Silkin ki üzerindeki boş vermişliğin kirli tozları dökülsün yeniden. İstila kentlerin kederli sokaklarında dik başlı bir anarşist gibi gez. Eğilme, yüreğinin derinlerinden gelen öğütlerden başka hiçbir sultanın önünde. Hakkında çıkarılan ölüm fermanlarını parçala gitsin. Sür atını, toz dumana karışsın. Aşağılık ruhları bedenlerine hapsolmuş işkenceleriyle baş başa bırak. Onları bataklıklarındaki kokuşmuş yuvalarına terk et.

Sür atını yücelere doğru. Sonra bilgi, irfan ve mertlik dağının yalçın kayalarına bayrağını dik. Üzerine üşüşmüş tüm tortuları ve ruhuna sinmiş bütün şeytani kokuları dağların uğultulu rüzgârlarına bırak.

Kaldır başını! Coşkulu bir marşın ritmine kapılmış kahraman bir asker gibi dik dur. Ve yüreğinin en derin ve saf yerinden gelen duygularla oradan haykır benliğini bin bir sultanın ellerine esir vermiş korkak ruhlara?  

Yüreğinin en cesur yerinden yiğit bir nara kopar. Destansı bir yiğit dirilt ihtiyar ruhunun sinmiş cesedinden. Alnını bulutlara doğru kaldır. Gözlerinden yıldırımlar çakılsın gök kubbeye.

Hadi durma!.. Sık yumruklarını! Haykır!.. Haykır!.. Haykır!.. 

                                Emsali KARADUMAN



Anahtar Kelimeler: HAYKIR!