"Sivas'ı Tüketen Sülükler"

Osman ÇELİK Yazdı...

“Sivas’ı Tüketen Sülükler!”

Yukarı Tekke üzerinden savrulan ölü toprağı, çepeçevre kaplamış her bir yeri. Derin bir ölüm uykusu hakim Sivas´a…

Sivas tükeniyor…

Sivas tüketiliyor…

Sivas yoğun bakımda…

Farklı çok farklı kulvarda gözükür gibi yapan pek çok insan, ortak çıkar ve ikbal hayallerinde bir araya geliyorlar.

Küçük küçük oluşturdukları klanlar ile, kurdukları dar ekip sığlığı ile şehir, adeta prangaya mahkum sayelerinde…

Bunların şehir diye, Sivas diye bir dertleri yok…

Ama bundan şehrimiz halkının zerrece haberi yok.

Yukarı Tekke üzerinden savrulan ölü toprağı, çepeçevre kaplamış her bir yeri. Derin bir ölüm uykusu hakim Sivas´a…

Bu ölüm uykusu, şehri sömüren sülüklerin daha bir işine geliyor. Sivas uyudukça, bunlar palazlanıyor, Sivas uydukça bunlar büyüyor. Sivas, yüzeysel baktıkça her şeye, onlar bir ahtapot gibi sarmalıyorlar her bir yanı…

**

Sivas´ı sülükler tüketiyor. Küme küme oluşturdukları birliktelikleri ile, bu kadim şehrin kanını emiyorlar.

Şehri tüketen sülükler, Sivas´ın değişimine de karşı duruyorlar.

Kendi ürettikleri çeşit çeşit yel değirmenleri ile, pür dikkat her yerdeler. Habire direniyorlar değişime. Habire direniyorlar gelişmelere…

Ördükleri kadük zihniyet tortusunu da habire büyüterek, birey olmanın, özgür düşünmenin önüne geçerek uyanmayı engelliyorlar.

Şehrin daralmışlığı işlerine geliyor.

Durağanlığı kazanca çeviriyorlar.

Şahsi kazanımları haricinde, kıllarını kıpırdatmıyorlar Sivas için… Her şahsa ve her konuya dair değişik değişik maskeleri ile bırakın iki yüzlülüğü, bin yüzlülüğü ellerinde tutuyorlar.

Derdimiz Sivas diye yalandan beylik laflar edip, sadece ama sadece etki alanlarına yeni insanlar katıp, varlıklarının devamını sağlamanın uğraşında yanıp kül oluyorlar…

Her yerde, her an, her ortamda varlar!.. Siyasette, basında, STKda, yöneticilikte., esnafta, ticarette…

İçimizde, dışımızda, yanımızda, yöremizde yel değirmenleri misali…

Hepsi de, güçlü kuzey rüzgârlarının etkisi ile korkunç bir alanı kaplayarak döndürüyorlar kollarını…

Haşin bir rüzgâr ile birlikte habire dönüyorlar. Gece demeden, gündüz demeden dönüyorlar..…

Bu şehirde sülüklerin kurduğu yel değirmenleri, bir canavar gibi insan tüketiyor, emek tüketiyor, hayal tüketiyor…

Yel değirmenleri döndükçe egolar güçleniyor, benlikler şahlanıyor, ihtiraslar tanrılaştırılıyor!..

Yel değirmenleri döndükçe, şehir sülüklerinin ağızları kulaklarına varıyor. Döndükçe yel değirmenleri, kahvelerini daha bir iştahla yudumluyorlar.

Birey olmanın, alın terinin, özgür düşüncenin o soy duruşu, yel değirmenlerinin kolları arasında yerle yeksan ediliyor…

**

Şehrin her zerresinden haberleri var.

Etki alanları her bir yerde. Dedikodu onların rahleyi tedrisinde, iki yüzlülük onların icadında, riyakarlık onların uhdesinde, şov yapma ellerinde, emek sömürüsü onların kirli dişleri arasında…

Geleni, geçeni, uçanı kaçanı kafesleyip kendi sığ renklerine boyamada da, üstlerine yok…

En önemli özellikleri nitelikli insanları saf dışı bırakmak…

Bu şehirde ne kadar donanımlı, becerikli, nitelikli insan varsa, yönetimsel uzantılarını da etki altına alıp hatta birlik olarak, onların analarından emdikleri sütleri burunlarından getiriyorlar…

Varsa yoksa şahsi etki alanları….

Varsa yoksa şahsi hesap ve kitapları.

SİVAS zerrece umurlarında değil…

Yeter ki sülükleştirdikleri egoları, çıkarları, hesapları kitapları dumura uğramasın!..

 



Anahtar Kelimeler: "Sivas' Tüketen Sülükler"