Gitti gidiyor ülke elden çıktı çıkıyor Apo içeriden yakında başbakan olursa da hiç şaşırmam,
olur mu öyle şey hiç demeyin boşuna dağda teröristle kucaklaşanlar, açıkça hain olduklarını ortaya koymuyorlar mı?
TBMM?de vekil sıfatını taşıyorlar da bu vatanın ekmeğini yiyip suyunu içip ihanet edenlerin haddi hesabı yok çocuk doğuyor adı Kürdistan konuluyor.
Türkiye?de olabilirdi ama yok adamlar bağırıyor. Kürdistan Kürdistan diye. Durum böyle iken Apo niye içeriden çıkıp başbakan koltuğuna aday olmasın. İhtiyaçları olan tek şey AKP hükümetinin bir dönemlik daha saltanatı,
Aslanın artıklarıyla beslenen çakallar meydan okur oldular. Yirmi, yirmi beş sene oku sen torpilin yoksa bir baltaya sap olama;
Kalaşnikof silahın varsa fazla değil iki gün dağa çık sende sık birine sonra pişmanım de öküzü mideye indirip de doymadım diyene benziyor.
Askerini vursun, ırzına göz koysun, polisini, memurunu kaçırsın, yol kesip arama yapsın tabi bu kadar hizmet karşılıksız kalmamalı,
Davul zurnayla karşılayıp devlete memur olmalı, örgütün şu anki konumu karşımızda durmaya yetmez;
Dağdan indirip şehirde kurumlarda kadrolaştırmak daha doğru zamana ihtiyaçları var her kuruma sızmaları lazım ki ayaklanmayı her kesimde başlatsınlar.
Bugün ki Mısır sokaklarını yarın bizim sokaklarımız olarak görmek istemiyoruz. Ama bunun aksine de bir çalışma olmadığını görüyoruz.
Habire yılanı koynumuza alıp duruyoruz. Tamam hepimiz Adem (a.s) torunlarıyız, kardeşiz ayrımcılık yapmıyoruz, fakat ayıdan post yılanın en iyisinden de dost olmaz diyoruz.
Devir değişti artık bunu onlarda anladı en güçlü silah bilgi;
İlim gibi bir dost bilgi gibi bir fener daha yok ki hiç bir gücün karşısında durabilsin.
Dağdan inen hiç hain olur mu? Paşalar dururken geleni hoş karşılıyoruz giden için susuyoruz göz yumuyoruz ağlıyoruz onlar bizim kardeşlerimiz doğruya ölenler kalleştir.
Hain kalleş nerde olursa olsun her zaman kalleştir haindir bizde yedirmeyiz onlara bu vatanı kolay kazanılmadı;
Dağlara gece çökünce,
Mahzunlaşınca bayırlar bir ses irkilir yüreğimden
Sessizliğimin sesi bu yalnızlığımın kendi içimde, kalabalıklaşırım sığmaz olurum kendime o zaman
Yağmur ıslatmaz başımı,
Kar üşütmez içimi bir adım atarım bir adım daha ve binlerce adım daha
Ulaşılmazdadır hedefim,
Umutlardadır yüreğim gözlerinin feri düşer içime
Ağrımaktadır sağ bileğim.
Heba olmaktadır emeğim,
Bir kaybetmeye doğru yelken almışken titrerim zaferlere haykırır nefesim
Kan kussam da kızılcık şerbeti içtim diyeceğim.
Kimsenin değil, davamın, inancımın, imanımın kölesiyim.
Gerekirse bu yolda bir defa değil, bin defa öleceğim,
Kahpelere inat boş ağızla değil, ruhumla ALLAH` a sonsuz şükür ederek.
"Türküm" diyeceğim....! Tekrar tekrar haykıracağım bir öleceğim, bin dirileceğim. Ama hep Elif gibi dimdik ve dos doğru, Biz bu VATAN?ın evladıyız.
Suriye?nin, İran?ın, Kuzey Irak?ın ?O? çocukları değiliz. Ocağımızda tüten mangal gibi yüreğimiz var.
Sönmeyen bir bacamız var. Yüreği yanan Analarımız var. Doğuştan aşılanmış temiz bir imanımız var. Dilimiz de duamızın gönlü mahsun Aşk dedikleri bu olsa gerek Vatan Millet uğruna ölmek,
Gerçek bir Türk vatansever evladının ölüsü de dirisi de bu ülkeye hizmet eder onlardan biride;
12 Aralık 1993 Hakkâri-Çukurca-Üzümlü sınır karakolunda şehit düşen Jandarma Komando Onbaşı Zekeriya Gözyuman?
Allah rahmet eylesin...
Olur ya bir çatışmada ölürsem
Arkamdan yas tutmayın
Bırakın toprağımda rahat içinde yatayım
Bedenimden komandomu çıkarmayın
Onlar benim gururumdur
Ölünce kefenim olacak
Başımdan mavi beremi çıkarmayın
O benim şanım şerefim olacak
Ayağımdan botlarımı çıkarmayın
Onlar nice yollar aşacak
Şehit olursam Sırat Köprüsü"nden geçecek
Elimden tüfeğimi almayın
O benim mezarıma sembol olacak
Yaramın kanını silmeyin
Ahrette hesabı sorulacak
Göğsümden kör kurşunu çıkarmayın
O benim madalyam olacak