21.10.2022 00:01:00
Biraz rahatsız gibi hissetti kendini, cami gözünde uzadı, biraz da gençlik lazım diye düşündü, evde eda edelim artık dedi, itinayla seccadesini kıbleye doğru serdi, namaza durdu…
Tesbih taneleri ellerinin arasından su gibi kayarken zikrini tamamladı, ellerini semaya açtı, ibadetini tamamlamanın huşusu içerisinde dualarını sıraladı, “Rabbim!” dedi, “Benim günahlarımı bağışla, hem gönül, hem de mülk zenginliği ver. Ailemi bana bağışla, ailemle birlikte rızkımı genişlet. Hamdolsun, lütfunla çocuklarıma, aileme iş temin ettim. Eşin dostun çokluğunu artır, onlar sayesinde hepsi iş sahibi oldu. Ben buna torpil demem rabbim, eş ve dost çokluğuyla lütfunla birlikte oldu! Senin emrin bu Rabbim, Nahl Suresi’nde buyurursun ki, ‘Allah akrabaya yardım etmeyi emreder!’ İşte bu emir doğrultusundadır bu lütfun!.. Ben rızkının bu bolluğunu köyde yokluk içerisinde tahayyül bile etmezdim, ama şimdi evim var, hatta güzel bir tarlaya ev bile yaptım, kaçak deniliyor ama kaçak değil, bekliyorum senin affın gibi devletimden bir af! Çok şükür işim var, dostlarım var, çevrem var!.. Rabbim, sen affedersin, bizleri affet, doğru yoldan saptırma… Amin!” dedi ve elini alnından başlayan yumuşak bir okşayışla sakallarını sıvazlayarak yere koydu, güç aldı, ayağa kalktı…
Kapısında tahsisli arabasına bindi, kahvaltıyı 2 odalı küçücük, yeşillikler içerisindeki yeni evinde yapmayı, bol bol oksijenle ciğerlerini ve iştahını açarak kuş cıvıltıları içerisinde yapmayı düşünmüştü. Açık olan ilk markete girdi, canının çektiklerini market arabasına doldurdu, kasada hesabı öderken, “Elalem hayat pahalı diyor, ne alaka, hem bolluk var, istediğin her şey çeşit çeşit, keselere göre, hem de hakikaten ucuz!” diye söylenerek poşetleri tahsisli arabasına itinayla yerleştirdi.
Evim evim güzel evim dedi arabasını kullanırken uzaktan yeşillikler içerisindeki evini gözleyerek, “Çok şükür Rabbim! Bana bu saadeti yaşattığın, senin bu nimetlerine şükrederek sahip olduğum için” dedi. Arabasını parketti, poşetlerini bagajdan aldı, anahtarını çıkarttı, besmele çekti, 2 odalı küçücük evine dışarıda çıkarttığı ayakkabısının ardından özellikle sağ ayağı ile girdi. Yumuşacık halılara basarak terliklerine ayaklarını yerleştirdi, mutfağa geçti, poşetleri masaya koydu. Elini yıkadı, poşetlerden çok ucuz dediği Allah nimetlerini çıkarttı, ağzına layık mükellef sofrasını masasına kurdu. Hava serince dedi, dışarıda değil mutfakta kahvaltı yapmayı tercih etti. Mutfak camını açtı, içerisi oksijene doldu, derin bir nefes çekti, biraz haberlere kulak verelim dedi, televizyonun kumandasından yerel haber kanalına ulaştı.
“Suya yüzde 25 zam yapıldı!” haberi kulağına ulaştı, “Yerinde, zaten su yok, hizmet bekleniyorsa azcık zamma da tahammül edilsin, burası böyyük şeeeer değil ki canım!” dedi. “Zaten suyumuz yok, yok olan bir şeyin de değeri olmalı, bedeli de ağır olmalı değil mi?” diye söylendi…
“Ulaşım hizmetlerine 2’şer TL zam yapıldı!” diyen spikerin lafını keser gibi devam etti, “Dış güçler yüzünden, Allah’tan korkmuyorlar gardaşım, akaryakıt uçtu, elhamdülillah beni etkilemiyor ama dedik ya bazı nimetlerin de bir bedeli olmalı. Şeeerde yaşıyorsan şeeerde yaşama bedelini ödemek zorundasın! Hem 2 TL daha zam yapılmış ya, sakız parası gardaş, sakız parası bile değil!” diye söylendi…
Eliyle biraz önce ağacının dalından koparttığı elmasını aldı, kocaman bir ısırık alarak “Güz elması derler buna, elhamdülillah ne de güzel olmuş!” dedi ve haberlere kulak misafiri olmaya devam etti. Son dakika haberi geçti, işte beklediği haber buydu, “Sayın seyirciler, imar affı sunulan teklifle Meclise geliyor!” Gayri ihtiyari ayağa fırladı, önündeki tabak ve tabaktaki elmalar yerde yuvarlandı, coşmuştu, “Rabbim, şükürler olsun sana! Gözümün nuru, evim, ikinci evim kurtulmak üzere” dedi… Çok sevinmişti, dostların Allah çokluğunu versin diye düşündü, elmaları topladı, tabak çatlamıştı, nihayetinde bir toprak parçası değil mi, bir bakıma o da bir faniydi. Bu coşkuyla tabağa üzülmedi bile, çöpe attı, elmaları başka bir tabağa koydu…
“Muhalefet partisi çalışmalarını artırdı, ilk genel seçimde iktidara hazırlanıyoruz dediler” diyen spiker sanki duyacakmış gibi kızdı. “Hele hele vatan hainlerine bak! Ülkemizi yine yok edecekler, pahalılığı, liyakatsızlığı, torpili, kuyrukları beraberinde getirecekler. Ülkenin her karış toprağını talan edecekler!” dedi…
Sonra “Allahım onları da affet!” dedi. “Bilseler yanlış yolda olduklarını böyle yanlışlıklar yapmazlar, muhalefetlik etmezler, affını isterler!” dedi…
Af istedi Allah’tan onlar için de, Allah’ın affı her kula yetecek kadar çoktu nihayetinde…