Ben küçüktüm. Ama bilirdim ve aklıma nakşederdim. SİVAS´ta Bezirci Mahallesi'nde yaşananları teyip gibi kafama yazıyor idim.Ben de bir hüner yok idi lakin Kudretli TANRIM bana keskin bir zeka bahşeylemişti.
BEZİRCİ MAHALLESİ´nde günler yaşanır idi. Tiyatro sahnesi gibi idi. Fakı Ramazan, Eşe Bibi, Hoçurun Kara Ali, Nakkaş ARTİN usta,Gögdinli Celep Murat,Muhtar Mıhtat, Zurnacı Sarı Kezim,Çerkez Hacı Sulüman!...
Kıtlık çoktu 1950 li seneler. Hereks kıt kaanat geçinirdi. Akşam olanda Değirmen ve Taş Duvar Ustası babam BEDROS USTA eve gelirdi.
Yorulurdu... Ayaklarının altı çatlar idi. TANRIM bilir ki bir serçe parmağım yarıklara girer idi. Ben baktıkça bakma "taban emeği" derdi.
ÇARŞIDAN "ajans" getirirdi. JANDARMA´nın emir namelerini söyler idi. ZARALI, Teyfik ALİ´nin bulduğu "gömüyü" Malatya üzerinden ADANA´ya kaçırdığını anlatırdı biz film gibi ağzı açık izler idik.
ANAMI hiç sormayın hemşerilerim. Çok çalışırdı. Gece olunca yorgun düşer idi. "DİZLERİNİ DÖVE DÖVE AĞLARDI NEDENSE" Anama ne vakit neden ağlıyon desem der idi ki. "Aya oğul şu sinemi bıçak ile yar bak ki ne dertler saklı".
O zaman bilirdim ben. Anamın yüreğinde yetimlik vardı. Anamın yüreğinde öksüzlük vardı. Anam hep geceleri ağlar idi.. Sicim gibi yaşlar akardı gözlerinden. Anam ağladıkça, anam gamlandıkça ben hınç ile dolar idim.
KIZILIRMAK´a hınç ederdim...
Fakirliğe hınç ederdim!..
Yoksulluğa hınç ederdim!..
Sen yok olasın çaresizlik e mi!..
Biz uyunca anam Kemahlı Manuşak Hatun, "sofaya" çıkar ağlardı. TANRIM şahit ki ben de yorganı kafama çeker ağlardım. TANRIMA geceleri niyaz ederdim ki "anamın yüreğini" hoş etsin diye. Geceleri ağlayan o kadın sabah işe koyulur "horantanın" eksik gediğini tedarik ederdi. Gece olup da el ayak çekilince, bizim eve bir hüzün inerdi.
Kudretli TANRIM bu hüzün ile bizi imtihan eyledi sanki. TANRIMA hep yakardım ki zengin olayım. TANRIM önümü öyle açtı ki zengin oldum.
Bedros Oğlu KİRKOR´un kolu her bir yana ulaştı. Bezirci Mahallesi´nde iki göz odada ayaklın başlı yatan KİRKOR, hayal edemediği şeylere ulaştı.
Amma neya yarar ki ANAM´ın sinesindeki acıyı alacak "paha" daha olmadı.
TANRI belki de önümü açtı amma, anamın acılarının sırrına vakıf olamadım. Bir vakit "ÇAYIRAĞZLI Gelin Bacı" bize gelmiş idi. Beş kaynın gelini olduğu için "GELİN BACI" diye ünler idi kayınları. Anama sarıldı öptü. Az lafladılar sonra gördüm ki ikisi de ağlamaya başlamış.
Bildim ki hemşerilerim, aha bu bizim SİVAS´ın mayası gözyaşı ile kavilli. GELİN BACI düğüne "okuntu" verdi. Anam, babam ve kardeşlerim "töremizi" aldık gittik.
Bayrak çekildi. Davul vurdukça "haydi bir ağlama başladı hanede". Şimdi bildim ki, BİZ SİVASLILAR mutlu olma ile hüzünlü olmayı harman edip, koymuşuz sinemize.
Olsun bizde böyle insanlarız işte hemşerilerim. "Bağrı yukayız". Amana boynumuz kıldan incedir. Aha şu hemşeriniz dünyada görmediği yer yoktur. Amma şu SİVAS kokan toprak gibi başka güzel toprak görmemiştir. İyi ki SİVASLIYIZ hemşerilerim.
(SİVASLI hemşerilerim Bedros Oğlu KİRKOR hemşeriniz, hepinize sevgi saygılar yolluyorum AMERİKA´dan. Küçüklerin gözlerinden öpüyorum, hanım evlatlarımın hatırlarını sual ediyorum.)