Anlamlı Bir SEMPOZYUM!

Anlamlı Bir SEMPOZYUM!

KARABÜK Üniversitesinde güzel bir sempozyum yapıldı.

Karabük Üniversitesi tarafından 11.10.2019-12.10.2019 tarihleri arasında ?´Uluslararası Geçmişten Günümüze Karabük Ve Çevresinde Dini, İlmi ve Kültür Sempozyum´´ düzenlenmektedir. Hemşerimiz Uzman Sinan DOĞAN ?´Tarihte İnsan-Mekan Etkileşiminin Safranbolu Kentleşme Kültürüne Etkisi´adlı tebliğ sunumunda; artık mekânları inşa ederken tabiattan kopmayarak, hatta tabiatı ve insanı yücelten ve yükselten bir anlayışı, imar hizmetlerinde odak noktası haline gelmeli ki´´her mekan, kendi malikânem benim ülkemdir´´diyebilmelidir sözü ile uluslararası bilimsel çalışmalarda fark yaratmaya devam ediyor. İdeal yerleşme düzenini enstrümanları olan hareket, denge, ritm, renk, ton,benzeri tasarım ve estetik değerleri imar kültürümüzde yeniden canlandırılarak ?diyalektik´´ bir düşünceye ulaşılmalıdır dedi..

Mekân, insanı biçimlendiren ve onun tarafından biçimlendirilen toplumsal bir boyuttur. İnsanoğlu kendisine ve çevresine mekân (kent) inşa ederken aynı zamanda medeniyeti de inşa etmiştir. Medeniyet maddi göstergelerini, mekân üzerinden insanlığa sunar. Bu bağlamda bir kentte; bu kentin bileşenleri olan ev, mabet, çarşı gibi yerlerde insana ait bir davranış kalıplarını, bir medeniyetin izdüşümleri olarak okunabilir. Bir milletin geçmişini, kültürünü, ekonomisini, yaşama biçimini ve teknolojisini yansıtan en önemli unsur inşa edilen mekânlardır. İnsan-kültür-çevre-tabiat arasındaki etkileşimin sonucunda ortaya çıkan uyumun ve estetik güzelliğin yansıtılmasıyla sağlıklı mekânlar ortaya çıkar. Hareket, denge, ritm, renk, ton ve benzeri estetik değerleri içinde barındıracak bu mekânlar, ideal bir yerleşme düzeni anlatır. Kültürün özel yaşamını, barınma gereksinimini, doğa ile iç içe yaşayıp gitme bilgeliğini sergileyecek.

Maddeden ruha doğru bir yolculuk yapan insanda oluşan mükemmelleşme duygusu; içlerinde derin bir inkılâp geçirerek, hayatın içinde yeniden doğarlar. Kendi içinde saklı olan

defineye ulaşan İnsan, yeni varlık âlemindeki yerini, ?´Hak-halk-tabiat´´ ile olan ilişkileriyle anlamlandırmaya çalışırken; estetik ve tasarım ruhunla, maddeye esir olmadan ?´mekânı düzene kavuşturulması sorumluluğunu, ahlaki bir boyut içersinde gerçekleştirmeye çalışır. Böylece mekân; fiziksel olarak yorumlanarak, hissedilerek, algılanarak, hikâyelendirilerek kısaca yaşanarak inşa edilmektedir. ?´Evim kendi malikânem benim ülkemdir´´anlayışı ile mekânları inşa ederken tabiattan kopmayarak, hatta tabiatı ve insanı yücelten ve yükselten bir anlayışla bunu gerçekleştirir. Doğal biçimlerden yola çıkarak iç ve dış mekânın bütünleşmesini temel alan bir anlayışla; parçaların bütüne, bütünün parçalara uyumu olacak şekilde ve insanı, doğayı, malzemeyi imar kültürünün içine katarak gerçekleştirirken, kişilerin fiziksel ve ruhsal olarak gelişmesini sağlamış olacaktır.

. Sonuç olarak; Türk milletinin yaşadığı coğrafya ile kendi kültür birikiminin ve ruh kökünün kaynaşması sonucunda oluşan mekânları, bugün yeşil mimarlık ya da ekolojik mimarlık olarak düşünülebilir. Yeşil mimarlık yapıların ardında kuşaktan kuşağa aktarılan bir kadim bilgi, deneyim, beceri ve ustalık yatmaktadır. Yeşil mimarlığın kazandığı kültürel kimlik ve özgün dil, insanların bulundukları ortamlarda fiziksel hem de manevi bir uyum içinde yaşama fırsatını vermektedir. Gelecekte insan merkezli ve sürdürülebilir mekânlar inşa edebilmek için geçmişin yapılaşma stratejileri incelenmesi, bugünün koşullarına uygun yeni çözümlerle uygulamaya konulması gerekmektedir.



Anahtar Kelimeler: Anlamlı SEMPOZYUM