Tarih: 12.07.2022 19:36

AŞIK SEYRANİ SEMPOZYUMU

Facebook Twitter Linked-in

Develi Belediyesi’nin bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Uluslararası Develi-Aşık Seyrâni ve Türk Kültürü Kongresine, Kuzey Makedonya-Gostivar Uluslararası Vizyon Üniversitesi, Kıbrıs Batı Üniversitesi, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi ve Kayseri Olgunlaşma Enstitüsü ortaklık ettiler.5 farklı ülkeden (Azerbaycan, Afganistan, Macaristan, Kuzey Makedonya ve Irak) bilim insanları katılırken, Kayseri Valiliği, Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Erciyes Üniversitesi, Nuh Naci Yazgan Üniversitesi, Abdullah Gül Üniversitesi Kayseri Üniversitesi ve Develi Kaymakamlığı kongreye destek oldular. Yüzün üzerinde akademisyenin Develi, Aşık Seyrâni ve Türk Kültürü hakkında bilimsel tebliğler sunmuştur. Kongrenin açılış programına Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Develi Kaymakamı Sinan Aslan, Develi Belediye Başkanı Mehmet Cabbar, Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çalış, Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Abdullah Gül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cengiz Yılmaz, panelist akademisyenler ve Develililer de büyük katılım gösterdi. Araştırmacı Yazar Uzman Sinan DOĞAN Türk Kültüründe Tanrısal Evren Yolculuğu Ve Seyrâni’ye Yansımaları’’adlı tebliğ sunumunda bozulan devlet ve toplum hayatındaki bozukluklara karşı mücadele etmek için gözü yaşlı baş olmak gerekmektedir. Konuşmasına şöyle devam etti;

İslamiyet’ten önce Türk kültüründe Tanrı ve Tanrı karşı sorumluluk, yüksek otorite kabul edilmiş. Tanrı varlığının bazı vasıflarını kabul eden inanç yapısı oluşturulmuştur. Kutsallık, ilahi kudret, mutlu, tanrısal güç gibi anlamlarına gelen ‘’Kut’’kelimesi ile bu inanç yapısı isimlendirilmiştir. Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular döneminde Kut inancı, tekemmül evresi yaşamış ve kurumsal yapıya dönüşmüştür. Toplum ve devlet hayatını biçimlendirmeye devam etmiştir.

Kutadgu- Bilig’de; Kut’un tabiatı hizmet, şiarı adalettir. Kut İnancı, devlet ve toplum hayatını birleştirme ve yönlendirme görevini icra etmiştir. Kutadgu Bilig’e göre kendisine Kut verilen insan, insanların en seçkini, en yükseği ve en başıdır. Başka bir ifade ile Kut inancı, hak olmak, halk olmak, baş olmak, yeryüzünü gökyüzü ile birleştirmektir. Yeryüzünü gökyüzü ile birleştirme inancı, toplum ve devlet hayatını biçimlendirmiştir.

Sayılara, renklere, nesnelere, tabiat unsurlara, yönetim unsur ve araçlara yüceltme ve saygı gösterme şeklinde Tanrısal anlamlar yüklenmiştir. Tanrı ile ilişkilendirilen bayrak sembolleri kullanmışlardır. Göktürk Devleti’nin bayrağındaki mavi renk, Tanrı’nın mekânı ve kartal motifi, Tanrı ile insan arasında elçi olarak yay ise, gökyüzü sembolize edilmiştir. Dağlar, yürekli anne gibi gönülde ululanan, Tanrı duygusu olarak nitelendirilmiştir. Oğuz Kaan, İlk hatunu, gökten bir ışığın içinde inen kız ile göğe nispet edilmesine mukabil, ikinci hatunu bir ulu ağacın içinden çıkan kız ile yere nisbet edilmiştir. Oğuz Kaan ailesinde gökyüzü ve yeryüzü birleştirilmiştir. Satuk Buğra Han'ın dört kızından ikincisi Alanur'un, Cebrail vasıtasıyla ağzına akan bir damla ışıktan dünyaya gelen oğlu, Hz Ali gibi arslana benzetildiğinden Seyyid Ali Aslan Han adının verilmesi, yeryüzünü gökyüzü ile birleştirme idealinin yansımasından başka bir şey değildir.

Yunus Emre’nin ‘’Sevgilerin en büyüğü ise Tanrı 'da dağılmaktır.’’ Bilge Kağan’ın “Tengriteg Tengride bolmuş Türk’’ Seyrani’nin ‘’Sendeki seni ararken sensizlikte kaybolmaktır.’’ Her üç cümle, Tanrısal sevgi türüdür. Tanrı’nın varlığı ile bütünleşme ve Tanrı-evren- insan bütünleşme duygusunun tezahürüdür. Varlığında Tanrısallığa ulaşmasıdır. Her nesneye Tanrısal anlamlar yüklenmesidir. Görünen nesnelerin, Tanrı- insan arasındaki bir yol ve işbirlikçi işlevi görmesidir.

Seyrani,içindeki kavgayı,Tanrı’ya yönelerek aşmış ve bu kavgadan zaferle çıkmış.varlığında Tanrısallığa ulaşmıştır.Seyrani’nin varlığındaki bu oluşum, ‘’Sendeki seni ararken, sensizlikte kaybolmaktır’’ sözüne yansıtmıştır. Seyrani’ye göre kişinin ben ve bencillikten temizlenmesi, ruhunu arındırması ve insanlık sıfatıyla insana değer vermesiyle Tanrısal sevgiye ulaşılmaktadır. Nesnelerde ve yönlerde Tanrı’yı görmesidir.Nesneler, Tanrı-insan ilişkisinin,hakikat ve marifete açılan pencerelerdir. Bundan dolayı tabiat unsurları, Seyrani’nin varlığında özneye dönüşmüş, bir

öncekinden aldığı irfanla ve duyularla nesneleri tanımlaması,Seyrani’nin varlığında Anam yer-Atam gök inancının tecellli etmesidir.

Kötü eylemlerin kaynağı, Tanrısal sevgiden yoksunluktur diye düşünen Seyrâni, kötü huyları alışkanlıkları, karaktersizlikleri, sosyal ve kişisel hastalıklara karşı ecele bile minnet etmeyen beylik gururu ile sıfatıyla mücadele etmiştir.. İçinde yaşadığı toplumu, tahayyül ettiği topluma dönüştürmeye çalışmıştır. Seyrâni, hakikat ve ruhaniyet merkezlerine dönüşmüş‘’Cidde Mısır, Ḥaleb Urfā, Ḳudüs, İstanbul, Mersin, Adana, Ereğil, Akköprü, Bor, Niğde, Erciyes, Kayseri, Yozgat, Zile, Tokat, Sivas, Çamlıbel,Şām, Erżurum, Basra, Baġdād’, Ḳonya, Nevşehir, Aydın, v.b kutsal mekanları zikretmiş, Halkın kutsal toprakların ruhaniyetinden beslenmesini, aşağıdan yukarıya doğru bir hiyerarşi içinde gökyüzüne doğru yükselmelerini amaçlamıştır.

‘’Hâktan halk oldum’’ sözleri, Seyrâni’nin Mevlâ’’dan Leylâ’ya geçişini tanımlanır. Seyrani’de ‘’Leyla’’ bozulan devletin ve yozlaşan milletin yeniden inşa ederek, yeryüzü ile ve yeryüzünü tekrar birleştirilmesidir.Bozulan devletin ve yozlaşan milletin yeniden inşası için, gözü yaşlı cümle baş olmak gerekmektedir.Seyrâni, haksızlığa, zulme, rüşvete, ahlak bozukluklarına karşı manevi bir başkaldırarak toplumu marifete, ruhaniyete, hakikate çağırmayı kendileri için farz bilmiş, ecele bile minnet etmeyen beylik gururu ile sıfatıyla mücadele etmiştir..

Kut inancı, Türk kültüründe Tanrı’nın varlığını bazı vasıflarını kabul eden bir inanç yapısını temsil etmekteydi. Kut inancı, kozmik hiyerarşi ve ruhsal yönetici sistemidir. Tanrı’nın yarattığı nesnelerin zihinsel tasavvur oluşturulması, Tanrı-evren-insan ile birlikte olma ve bütünleşme yönelimi taşımaktadır. Aynı zamanda Türk kültür gelişiminin geçiş noktası ve taşıyıcısı rolünü oynamıştır. Tanrısal konuma yükselen Seyrâni, Hak olmuş, halk olmuş, baş olmuş. Kötü huylara alışkanlıklara, karaktersizliklere, sosyal ve kişisel hastalıklara karşı ecele bile minnet etmeyen beylik gururu ile sıfatıyla mücadele etmiştir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —