Tarih: 23.09.2023 21:59

Atatürk’e Suikast Girişimi...

Facebook Twitter Linked-in

Atatürk’e Suikast Girişimine Katıldığı İçin İdam Edilen Sivas Milletvekili

“Türkçü aydınlar, gençlerle birlikte milli bir teşkilatı “Türk Ocağı”nı inşa etmiştir. Ocak, 25 Mart 1912 günü resmen kurulmuştur. Kurucuları arasında o yıllarda Mülkiye Mektebi talebesi olan Halis Turgut Bey umumi katip olarak yer almıştır.

(…) Halis Turgut Bey’in İstanbul’daki öğrencilik yıllarında siyasetle ilgilendiği, Türkçü düşünce ve kişilerle yakınlık kurduğu, buradaki faaliyetlerinden anlaşılmaktadır.(…) Birinci Dünya Harbi’nde askerlik hizmetine katılır. Şarkışla-Mercan  hattı Menzil müfettişliği emrinde Teşkilat-ı Mahsusa müdürlüğünde bulunur.

(…) 14 Eylül 1918'de yayınlanan kararname ile Batum Vilayeti teşkil edilir. Nahçıvan idari teşkilatta bu vilayetin kazası olur. Nahcıvan Hükümeti Mülkiyesini teşkile memur olarak görevlendirilir.

(…) Rıza Nur, Yusuf Ziya (Tengirşek) ile birlikte Rusya’ya  seyahat ederken Sivas'tan geçer. Belediye binasında misafir edilir. Halis Turgut Bey, misafirleri evine götürerek ağırlar. Rıza Nur yeni tanıştığı bu kişi hakkında şu kaydı tutar: “Belki mektepte okumuş ilk Türkçülerden birisi. Sivas eşrafından ailesi eski bir aile, evleri büyük bir konak halinde. Eski evlerden içi güzel ve orijinal. Halis Turgut Mülki harekete hizmet etmiş, sonra II. Millet Meclisine mebus olmuş” ( Fatih Dervişoğlu, “Halis Turgut Örneğinde Milli Mücadele ve İttihatçılar”, Hayat Ağacı, S. 37, Sivas, 2019, s.29-35).

“Her ne kadar askeri önlemlere başvurulmuşsa da Ali Galip’in Sivas’ı basacak olması M. Kemal ve arkadaşları arasında tedirginlik yaratmış, yerel göçleri her ihtimale karşı hazır bulundurma ihtiyacına sürüklemişti. Bu amaçla silahlı ve atlı güçleri olan Sivaslı Halis Turgut Bey’den faydalanılmak istendi. Halis Turgut Bey İttihatçı olduğu için ‘tehcir meselesinden’ çekindiğinden veya tedbirli davranmak amacıyla Sivas’tan dağa çıkmıştı. Kendisini çağırttılar. Kongre binasına gelen Halis Turgut Bey’i -muhtemelen- Mustafa Kemal’in misafirlerini kabul ettiği odada karşıladılar. Oturdu ve ilk söz olarak: “Ben evvela İttihatçıyım sonra da Türkçüyüm. Bunu bir kere bilin de ondan sonra ne arzu ederseniz söyleyin” dedi. Rauf Bey söylenerek: “Şimdi İttihatçılık, Türkçülük meselesi yok, bir dâva vardır.” demesi üzerine, Halis Bey: "Yok bilin de bir kere ondan sonra..." cevabını verdi” (Ahmet Necip Günaydın, Milli Mücadelede Sivas 108 Gün (2 Eylül -18 Aralık 1919),  s.178.).

Halis Turgut (Tarıkahya)

“(1886-13/14 Temmuz 1926) Sivas’ın Kethüdaoğlu ailesine mensup olup Sivas tacirlerinden İbrahim Edhem Efendi’nin oğludur. Sivas’ta İptidaî ve Rüşdiye tahsilini yaptıktan sonra, İstanbul Mercan İdadisini (1907) iki yıl aradan sonra girdiği Mülkiye Mektebini bitirdi (1912). Türk Ocaklarının resmî kuruluşu 25 Mart 1912 günü, mesul murahhas Kahya Emin Ağaoğlu Halis Turgut’un imzasıyla Tanin gazetesinde ilan edildi. Türk Ocakları Umumi Katipliğini (Genel Sekreterlik) yaptı. 1912 Eylül ayında Sivas Vilayeti Maiyet Memurluğuna atandı. Şarkışla ve Divriği’de Kaymakam Vekilliği, Sivas Vilayet Matbaası Müdürlüğü (1913), Sivas Belediyesi Reis Muavinliğine (1914) getirildi. Birinci Dünya Savaşı’nda yedek subay olan Halis Turgut, Kafkas cephesinde savaşa katıldı. Rus ordusunun Kars Ardahan ve Nahcıvan’dan çekilmesi üzerine, Nahcıvan yönetimini oluşturmak üzere Ekim 1917’de Nahcıvan Mutasarrıf Vekilliğine atandı. Kasım 1918’de bu görevden ayrılarak Sivas’a döndü. Ermeni tehcirine katıldığı gerekçesiyle Damat Ferit Hükümetince tutuklanma girişimi üzerine, bir milis kuvveti oluşturarak dağa çıktı. 1920-1922 arasında Sivas Ziraat Odası Başkanlığı ve İl Genel Meclisi üyeliğinde bulunurken kısa bir süre İrade-i Milliye gazetesi yönetimini üslendi. Halis Turgut Bey’in hanımı Natife Hanım, Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin aktif üyelerinden olmuştur. Halis Turgut, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurucuları arasındaydı. TCF’nin Sivas Şubesi’ni kurarak ülkede ilk teşkilatlanan il yaptı. II. Dönem TBMM’ye Sivas mebusu seçildi (5 Temmuz 1923). Muhalif kişiliği ile tanınmıştır. Atatürk’e karşı hazırlanan 1926 İzmir Suikastı davasından yargılanmış, önce on yıl mahkûmiyet cezasına çarptırılmıştır. Haksızlığa uğradığına inanan Halis Bey, tekrar mahkeme huzuruna çıkmak ve suçsuzluğunu kabul ettirmek istemiştir. Ali Fuat Cebesoy’un “Siyasi mahkûmiyetler zamanla halledilir. Acele karar verip hemen harekete geçmeyiniz.” uyarısına rağmen itirazında ısrarcı oldu. Mahkeme bu defa idamına hükmetti ve 14 Temmuz 1926 günü İzmir’de idam edildi. Oğlu Orhan’a yazdığı notta siyasetle uğraşmamasını öğütlemiştir. İdamı öncesi son sözü: “Ben ölüyorum ama fikrim ölmez. Yaşasın Türklük!” olmuştur. İdamı nedeniyle boşalan Sivas mebusluğuna Mehmet Şemsettin (Günaltay) seçildi” (Ahmet Necip Günaydın, Milli Mücadelenin 108 Günü ( 2 Eylül – 1919), s. 178).

Halis Turgut Bey İle İlgili Söylentiler ve Gerçekler

Halis Turgut Bey ile ilgili olarak Sivas'ta tarihi gerçeklere uymayan, sık sık tekrarlanan  ve “şehir efsanesi” haline getirilmiş söylentiler söz konusudur. Güya "Atatürk, Halis Beyin çok sayıda silahlı, atlı adamı olduğu için devlet içinde böyle bir gücün olamayacağı gerekçesi ile kendisini idam ettirmiştir." 

    4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas’ta toplanan  kongre esnasında, Ali Galib’in  Kongreyi basma tehlikesine karşı silahlı adamlarıyla ilde tedbirler alarak bu tehdidin etkisizleştirilmesine katkıda bulunur. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin Sivas Şubesini kurarak başkanı olur, yöredeki isyanların bastırılmasına katkıda bulunur. TBMM’ne, Halk Fırkasından (Partisinden)  ikinci dönem  Sivas Milletvekili  olarak girer (5 Temmuz 1923).

 İttihatçı-Saltanatçı-Hilafetçi bir politik çizgisi olan Halis Turgut’un, Hilafet taraftarı olduğu ve daha Heyet-i Temsiliye günlerinden beri Mustafa Kemal Paşa’nın politik çizgisine yakın durmadığı söylenebilir. Halis Turgut, aynı zamanda, mensup olduğu İttihat ve Terakki Partisi içerisinde Türkçü kanatta yer alır ve bir ara Türk Ocakları Genel Sekreterliği de yapar.

   Rauf Orbay’ın Cumhuriyetin ilanından bir gün sonra İstanbul basınına verdiği ve  Cumhuriyet sistemine geçilirken izlenen  yöntemi eleştiren demeci, Halk Fırkası (Partisi) içindeki bölünmeyi ve yol ayrımını gösterir. Bu bölünme, 10 Kasım 1924 tarihinde Halk Fırkasından  11 milletvekilinin istifasıyla iyice gün yüzüne çıkar ve somutlaşır. İstifalar giderek çoğalır ve 22 Kasımda istifa edenlerin sayısı 32’ye ulaşır. Bunlardan 28 milletvekili Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’na dahil olur, 4 milletvekili de bağımsız kalmayı tercih eder.

   Halk Fırkası içerisindeki bu bölünme, Fırka içerisindeki Saltanatçı/Cumhuriyetçi fikir akımları arasındaki çatışmayı gösteriyordu aynı zamanda aslında. Halk Fırkasından istifa eden saltanat ve Hilafet taraftarı milletvekilleri, 17 Kasım 1924’te Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk örgütlü muhalefet hareketi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını (İlerici Cumhuriyet Partisi) kurarlar. İlk Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Merkezi idare heyeti şu isimlerden oluşur: Başkan: Kazım Karabekir Paşa, başkan vekilleri: Dr. Adnan (Adıvar) ve Hüseyin Rauf(Orbay) Beyler, genel sekreter: Ali Fuad (Cebesoy) Paşa, üyeler Rüşdü Paşa, İsmail Canbolat Bey, Sabit (Sağıroğlu) Bey, Ahmet Şükrü Bey, Ahmet Muhtar (Çilli) Bey, Necati (Kurtuluş) Bey, Faik (Günday) Bey ve Sivas Milletvekili Halis Turgut Bey.

Haziran 1926’da, Mustafa Kemal Paşa’yı hedef alan ve Terakkiperver Cumhuriyet Partisi milletvekillerinin de içinde bulunduğundan kuşkulanılan bir suikast girişimi ortaya çıkar. Suikast girişimi,  Giritli Şevki adlı şahsın, İzmir Emniyeti Siyasi Şube Müdürü Mehmet Ali Konyar’a olayı ihbar etmesiyle deşifre olur. 

Yapılan suikast planına göre; Mustafa Kemal Atatürk Haziran 1926 tarihinde gerçekleştirilecek İzmir ziyareti esnasında, Kemeraltı Karakolu önünde ateş edilerek öldürülecek, suikast gerçekleştirenler çıkan kargaşadan yararlanarak Yemiş Çarşısında kendilerini bekleyen bir arabayla Giritli Şevki’nin  rıhtımda bekleyen motoruna ulaşacaklar ve oradan Sakız Adasına kaçacaklardı. 

Fakat, Mustafa Kemal Atatürk’ün Mudanya’daki gezisini bir süre uzatmasından dolayı suikast planı suya düşer ve olay, suikasti  gerçekleştirecek örgütlenmenin üyelerinden Giritli Şevki’nin ihbarıyla ortaya çıkar. Olayın direkt failleri: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Lazistan Mebusu Ziya Hurşit, İttihat ve Terakki fedaisi emekli jandarma yüzbaşısı Sarı  Efe Edip, Çopur Hilmi, Gürcü Yusuf ve Laz İsmail adlı şahıslardı.

Ziya Hurşit’in itirafları üzerine İstanbul’da Bristol Oteli’nde yakalanan Sarı Efe Edip, İstanbul Polis Müdürü Ekrem Bey tarafından sorgulanır ve Efe’den suikastin “Terakkiperver Fırkası umumi heyeti tarafından kararlaştırıldığı” yolunda bir itiraf alınır.

Karabekir Paşa, Cafer Tayyar Paşa, Refet Paşa, Ali Fuat Paşa, Mersinli Cemal Paşa, Albay Çolak Selahattin’i tutuklatan ve Paşaları darağacı eşiğinden döndüren ifade de Sarı Efe Edib’in işte bu sözleriydi.

İtiraflar sonrasında İzmir İstiklal Mahkemesince tutuklananlar arasında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Sivas milletvekili Halis Turgut’da bulunuyordu. İzmir İstiklal Mahkemesindeki yargılaması esnasında Sivas milletvekili Halis Turgut, suikast ile hiçbir ilgisinin olmadığını söyleyince Ziya Hurşit ile yüzleştirilecek; Ziya Hurşit, yüzleştirmede şunları söyleyecekti:

“(…) Ondan sonra da Erzurum milletvekili Rüştü Paşa ve Sivas Milletvekili Halis Turgut Bey ile görüştüm. Tabii, bütün bu görüşmeler suikast işi üzerineydi. Şükrü Bey, <> demişti. Halis Turgut ile beraber kaldığımız zaman kendisine <> dedimse de bir türlü vermedi. Bulamadığını söyledi.(…) Benim bildiğim, gördüğüm: Halis Turgut Bey ile suikast işini görüştük, tabanca vaat etti. Sonra istediğim halde vermedi” ( Uğur Mumcu, Gazi Paşa’ya Suikast, Tekin Yayınevi, İstanbul,1995, s.68).

Halis Turgut Bey, İstiklal Mahkemesinde önce on yıla mahkum olacak: bu karara itiraz edilmesi üzerine mahkeme kararını değiştirecek ve yeni kararını “idam!!!” olarak açıklanacaktır.

Sanıklar, 12 Temmuz 1926 tarihinde savunmalarını yapacaklar, mahkeme ertesi gün kararını açıklayacaktır:

Terakkiperver İzmit Milletvekili Şükrü Bey, Saruhan milletvekili Abidin Bey, Eskişehir milletvekili Albay Arif Bey, Sivas milletvekili Halis Turgut Bey, İstanbul milletvekili İsmail Canbulat, Erzurum milletvekili Rüştü Paşa, eski Lazistan milletvekili Ziya Hurşit, eski Trabzon milletvekili Hafız Mehmet, Laz İsmail, Gürcü Yusuf, Sarı Efe edip, Çopur Hilmi ve emekli veteriner Albay Rasim Bey,  İzmir İstiklal Mahkemesi tarafından idam  cezalarına çarptırılırlar.

14 Temmuz 1926’da on dört kişinin cezalarının infaz edilir:

 “(İsmail) Canbulat’tan sonra Sivas mebusu Halis Turgut Bey getirildi (hapishane) müdür odasına. Karar yüzüne okundu… “ Bir diyeceğiniz var mı? Vasiyette bulunacak mısınız ?” diye sordular. Şunları söyledi:

<<Çocuklarıma söyleyiniz. Politika ile katiyen uğraşmasınlar. Okusun, çalışınlar, fikir adamı olsunlar… Yaşasın ülkem… Payidar olsun Türklük… Bir Türk, Türklüğe nasıl ihanette bulunur?>>

<< (İzmir) Hükümet meydanının denize yakın tramvay durağı önünde, üç ayaklı başka bir darağacı da kurbanını bekliyordu. Sivas mebusu Halis Turgut Bey, otomobilden indirilince bu sehpanın önüne getirildi. Sehpayı görünce irkildiği fark ediliyordu…Halis Turgut, bir müddet, Hey Allahım!. Hey Allahım!. Diye söylendikten sonra, kendini cellad Kara Ali’ye teslim ediverdi. Son mesajı, boğazına düğümlenen boğuk bir ölüm çığlığıdır.<Atatürk’e Kurulan Pusu İzmir Suikastinin İçyüzü, Temel Yayınları, İstanbul, 2005, s.466-471).




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —