Hikâye bu ya, Sami Aydın ve Burhanettin Kuru bir gün Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde başrolü paylaşır?
Yok yok bu değil..!
Sami Aydın ve Burhanettin Kuru bir gün el ele tutuşup, Felix Baumgartner gibi uzaydan Dünya?ya birlikte atlar?
Yok yok bu hiç olamaz?!
Sami Aydın ve Burhanettin Kuru bir gün aynı uçakta gidiyorlarmış?
Yok yok bu da değil..!
Ben yeni, farklı bir şey istiyorum.
Ben insanlar mutlu olsun istiyorum. Sivas 1453? Sizin de böyle bir ormanınız olsun istemez misiz?!
Pardon bu da Ali Ağaoğlu?nun repliğiydi?
Sami Aydın ve Burhanettin Kuru bir gün SİVAS adasına düşer?
Evet, işte bu olsun..!
Düştükleri adada in cin top oynuyordu. Vahşi hayvanların olduğunu gösteren bir belirti bile yoktu. Ne yiyecek bir şeyleri ne de başlarını sokacak evleri vardı. O gece derme çatma bir barınak yapıp uyurlar.
Sabah olmuştu. Geceden aç uyudukları için, sabah uyandıklarında karınları çok acıkmıştı. Gün boyu etrafı keşfetmeye çalışırlar. Akşama doğru Burhanettin denizden balık yakalar, getirir. Sami ateşi yakar. Yemeklerini yerler ve erkenden uyurlar.
Ertesi sabah Sami erken kalkmıştır. Adanın derinlerini keşfetmek istiyordur. Beş dakika sonra da Burhanettin uyanır. İlk aklına gelen soru: ??Acaba bugün ne yiyeceğiz??? olur. Sami de erken kalkıp gitmiştir. O da biran önce ormana gidip yiyecek bulmalıdır. Ayrıca, kendisine doğru düzgün barınacağı bir yer yapmalıdır. O da, adanın derinliklerine doğru yürümeye başlar.
Burhanettin, Sami?den önce döner, kaldıkları yere. Tam bu sırada adaya korsanlar ayak basmıştır. Burhanettin?i yakalayıp gemilerine götürürler. Korsanlar, Burhanettin?i kaçırmaktayken, Sami çalılıkların arkasından korka korka onları seyreder. Artık, yalnız kalmıştır adada?
Sami artık Sivas Adası?nda yalnız kalmıştır.
Sami, adadaki ormanın uzak bir köşesine kaçar. Ve kendisine orada bir barınak yapar. Çevresindeki ağaçları budar. Meyve veren ağaçların yerini bulur. Daha sonra ormandan topladığı yiyeceklerin tohumundan ekinler ekmeye başlar. Yaşamak için ihtiyacı olan her şeyi yaptığını fark eder. Yanından geçen küçük akarsuyun kenarına set yapar. Ona ??Aksu?? ismini verir.
Sami yeni hayatını devam ettirirken diğer taraftan korsanlar Burhanettin?e, gemilerinde her türlü işkenceyi yapmaktadır. Zincire vurur, gemide zorla çalıştırırlar. Bir tutsağa yapılabilecek her türlü işkenceyi yaparlar. Burhanettin nihayetinde, korsanların boş bir anını bularak kaçar. Ve gemiden kaçırdığı kayıkla adaya Sami?nin yanına geri döner.
Adaya geri döndüğünde Sami?nin kendi yaşam alanını kurduğunu görünce o da kendisine ait bir yer yapmak ister. Burhanettin, adaya geldiği günden beri Sami?nin kurduğu düzene şaşıp kalmaktadır. Oda, kendi medeniyetini kurmak için Sami?nin evinin bulunduğu yerin arkasındaki ağacın kavuğuna ev yapar, buraya da ?dönen ev? adını verir. Tutsak kalmanın verdiği psikolojiyle ne yaptığını bilmeden toprakları kazmaya başlar, ağaçları yerlerinden söküp yerine yeni ağaçlar dikmeye çalışır. Anlamsız eylemler sonucunda, kendi kendisini tatmin etmek için övünüp durur. Bunun için yapmadığı şeyleri bile yapmışcasına sahil kenarındaki kumlara bunları sembolize eden çizgiler çizer çizer durur.
Buraya kadar ufak bir hikâye anlattım, şimdi gelelim gerçek hayata?
*-*
Geçenlerde, tamda avucumun içi kaşınırken, birisi bizim evin önüne kitapçık gibi bir broşür (!) bırakıvermiş. Nasıl böyle bir cesareti (!) bulabilmiş anlamış değilken, cinlerim tepemde bir dizi safsatayla karşılaştım, bu broşürde?
Broşürün başlığı 12 Haziran 2011?den bugüne Sivas (!!)?
Gören, duyan da Sivas?a deniz getirtilmiş sanacak.
Emin olun, süreci bizzat, bi-z-zarure, bilahare yaşamamış olsam belki de, siz şimdi bu satırları okurken, ben çok uzaklarda olacağım derdim!
Herkesi, bu broşürü incelemeye davet ediyorum. Utanmasalar: Bakın! 2011 seçimleriyle sokak lambalarına lamba taktık, direkleri de boyadık, biz yaptık biz! Diye övünüp onu da broşüre basacaklar (Yol çizgilerini, kaldırımları boyamalarına bile razıyım artık inanın). Bir siyaset, ancak bu kadar ?Kuru? yapılır. Ayrıca, bazılarının burada, kendisini belediye başkanı gibi göstermeye çalıştığını anlamıyor değiliz!
Sivas?a yerel seçimler mi teğet geçiyor, genel seçimler mi kiriş geçiyor, ben anlamıyorum ki!
Anladığım bir şey var: Sivas?ta belediyeciliğin B?si yok!!! (Bu B çok anlamlı! )
Aylardır kişisel, kendin çal kendin söyle -karaoke- tadında reklam ilanları izlerken aramızda ne kadar alay ettik; bunun verdiği tadı size anlatamam, yani hiç zahmet edemem, zira aynı şeyleri sizde yapmışsınızdır gibime geliyor. Başka illerden buraya beni ziyarete gelen arkadaşlarıma beni ne kadar rezil ettiyseniz; biliniz ki sandıkta bir o kadar bunun bedelini ödeyeceksiniz!
Ankara-İstanbul-Bursa çıkıyor aya, Sivas kalıyor yaya! Örneğin, Bursa?da metrobüsler test sürüşüne başlamış. Adını ?İpek böceği? koymuşlar.
Peki, bizde metrobüs olsa adını ne koyardık dersiniz? ?Kangal Köpeği mi ???
O halde şunu diyorum ben: Bir Kangal Köpeğimiz bile yok !!!
Yaklaşık 5 yıldır Sivas?tan gitgide nefret edip göçe zorlanan! İnsanların vebalini de öbür tarafta verirsiniz artık. Tekrar belirtiyorum, hele şu otobüs seferleri, şoförleri rezaleti yok mu! Tabii, seçim bitince Audi?lerden inmediğiniz için geçmişinizi unutuyorsunuz. Gariban halkı, öğrenciyi sürünmeye mahkum ediyorsunuz ya! Onların adına konuşuyorum: ??Alayımızın hakkı haram olsun!?? (Dip Not: Burada bilakis Doğan Ürgüp? e çemkiriş vardır.)
Önümüzde Sivas için çook !!! Ciddi bir yerel seçim var. Sivas adına koskoca 5 yıllık bir kayıptan sonra sabredecek 1 ayımız bile kalmadı, artık şu seçimler olsun da Sivas için önceden çalışıp kendisini ispatlamış kişi/kişilere oyumuzu verelim istiyoruz. Eğer, yook !! Kaderinize mahkûm ederiz sizi diyorsanız, günah bizden gider.
Siz bilirsiniz, bu sefer genel seçimlerdeki sandıkta hesaplaşırız artık !!