Ben Ay Sultanım

Ben Ay Sultanım

Ben Ay Sultanım, bakmayın alemden aleme salıverdiğime ışıklarımı? Bin yıldız kondurulan yüreğim ile soluklarım hayatı? Bin yıldız kondurulan yüreğim ile yaşarım kendi içimde, zamanın seyri alemini?

 

Göğün emsalsiz şiirini zaman ve mekan aşan duygularla, yaşayan benim? Benim, onulmaz dertlerle yüreğini sıgaya çeken? Ben Ay Sultanım, dağların yamacında açan çiçeklerin elimi kolumu bağladığını bilirim? Bilirim arşı aladan bana uzanan sözler sözünü?

**

Göğün bütün yarenleri, özge bir candır canımın içinde. Samanyolunun sonsuz yıldız tanecikleri ile ara ara yıkarım narin bedenimi. Ay aydınlık gelecekler temenni edemesem de, gecenin en ari vaktinde, dolanır dururum âlemden âleme?

**

Söz anlamını yitirmeden, tan vakti bağrıma inen Süreyya Yıldızları gelmişti bir zaman. Yedi kandilli Süreyyalar söylediler, sırlar içindeki en güzel sırları.

?Ay Sultanım, Yıldız Dağında bir ahlat bekler yıllardır sarımtırak huzmelerini? diye uzun uzadıya bir destanı fısıldadılar, bark bark eden suretime?

**

Bir gece vakti, yağmur daha seyri suluk etmeden canlı cansız bütün bedenlere, uzattım naif başımı Yıldız Dağı´nın yamaçlarına? Kıraç bağrının en kıraç kenarcığına yaslanmış, sukut üzre duran bir ahlat ağacı ilişti gözlerime? Yağmurdan ıslanmış bedenine aldırmadan, görünce canlanıverdi birden bire?

**

?Asırlar var ki seni beklerim Ay Sultanım? dedi. Asırlar var ki, kök salıp naif bedenimde yaralar daha açılmadan, seni beklerim dedi. Gökle söyleşen ışıklarınla her daim bedenimi yıkasam da, senin bulutlar ardındaki salınmanın meftunuyum dedi?

**

Asırlar var ki yemişlerim, bir çocuğun yumuk yumuk ellerine düşmese de, yanı başımda can hıraş bir aşkla kanat çırpan serçelere emanettir. Mini mini gagaları ile tadarlar ahlatlarımı?

?Ama illa da seni beklerim asırlardır Ay Sultanım? dedi.? Şu koca Yıldız Dağı şahittir ki, şu gök, şu Samanyolu, şu Ülger, şu Yedi Kandilli Süreyya şahittir ki seni beklerim asırlar var ki? dedi.

**

?Gelin başı bulutlarla söyleşir, gecenin en öte vaktinde, Yıldız Dağı´nın omuzlarına başımı kor ve yıllar varki seni beklerim? dedi.

Sustum bir zaman. Dolandım gökler içindeki gök katlarını. Salıverdim ışıklarımı ovalara, bayırlara, yağmurun sesine karışmış kadife seslere?

Döndüm durdum ve yine yöneldim, bana hayatın sırrını ifşa etmeye çalışan Ahlat Ağacı´nın yanına?

**

Söyle ahlat ağacı dedim. Ben Ay Sultanım, candan içre can, gönülde yıkanıp yunulan abı hayatım dedim. Kök salmış bedenini, bilgeliğe yönelmiş dallarını, olgunlaşıp, minnacık serçelerin gagalarıyla oynaştığı yemişlerin aşkına söyle bana dedim?

**

Çözüldü gizemler içindeki gizem cümleleri. Ben Yıldız Dağı´nda yalnız bir ahlatım dedi. Asırlar var ki, yalnızlığın bedenimi yakmışlığına rağmen, sere serpe yılları yudumlayan benim dedi. ?Daha kök salmaya başlayalı beş altı yıl olmuşluğum var ki, Ay Sultanın ziyasıyla yıkarım bedenimi? dedi.

**

?Şu Koca Yıldız Dağı, Ülger, Çoban Yıldızı, Samanyolu, Yedi Kandilli Süreyya şahittir ki, zaman ve mekan aşan sırlar içindeki en naif sır ile imtihanlıdır bedenim? dedi.

Sen umarsız göklerde, ışıklarını salarken yücelerden yücelere, ben bedenimin oyuk oyuk olmuşluğuna aldırmadan, senin bulutlar ardındaki salınmanı beklerim dedi.

Bir söz, bir sır, bir nida, bir adanmışlık üzre zaman ve mekan aşan bir bekleyişim vardır dedi.

?Ay Sultanım, asırlar var ki söyleyeceklerim, imbik imbik salındı bağrımdan? dedi.

Ahlat agacı konuştukça sustu bütün isimsiz dağlar. Ahlat ağacı konuştukça Yıldız Dağı sustu, Tecer Dağı sustu, Kösedağ sustu,Ay Sultan sustu,Mor menekşeler sustu...Börtü böceğe bağrını açmış bütün ovalar, dereler, vadiler susup dinlediler ahlat ağacının nidasını:

?Ben Yıldız Dağı´nda ahlat

Bildiğin üzere

Bakar dururum açık göklere.

**

Bazen gelin saçı bulutlardan

Bir umut sarkar üzerime,

Sonra komaz ki kör olası rüzgar

Sürer götürür ötelere.

**

Yıllar yılı hep böyle.

Ökse emdi, karga oydu.

Tırtıl yedi bitmedim?

Ne yeşerdim meyve doldum

Ne kurudum odun oldum.

**

Yaz der, sonbahar der

Yel alır yaprağımı götürür

Sel alır toprağımı;

Kanım donar kara kışta

Damar damar?

**

Ben yıldız dağında ahlat

Bildiğin üzere

Bakar dururum açık göklere??

 Sözler içinde bir söz söyledi ahlat ağacı. Bin yıldız kondururcasına yüreğime, sözler içinde çok söz söyledi ahlat ağacı. Olmazlar içindeki nice olmazı, isimsiz dağların yamaçlarında açmış narin çiçekleri de hesaba katarak, sözler içinde bir söz söyledi ahlat ağacı?

**

Ben Ay Sultanım? Gelin başı bulutların ardında, gecenin yağmur vaktini onaran, sırlar içindeki sırların tek şahidiyim? İğri iğri inen yağmurları, sarımtırak suretlerde bütünleyen benim? Bakmayın dolanıp durduğuma âlemden âleme? Zaman ve mekân aşan, sırlar içindeki sır benim? Benim, hayatın suretinde sakladıklarıyla avunan? Ben Ay Sultanım, bütün isimsiz dağların, bütün naif çiçeklerin, bütün yağmurun libasını giyinmiş zamanların, bütün zarafet sırların, gökle söyleşen turnaların, geceyi bölen kadife nidaların tek sahibiyim?

Ben Ay Sultanım, bakmayın alemden aleme salıverdiğime ışıklarımı? Bin yıldız kondurulan yüreğim ile soluklarım hayatı? Bin yıldız kondurulan yüreğim ile yaşarım kendi içimde, zamanın seyri âlemini?

                                                            OSMAN ÇELİK



Anahtar Kelimeler: Sultanım