Bir ANALİZ...

Bir ANALİZ...

. İslamcıların özgün üretimlerinin olmayışı temel birincil yanıttı.

?İslamcılar, özellikle iktidarda olmanın ağırlığı nedeniyle siyasal İslamcılar niye kültürel açıdan kısırdı? Bu soruya tüm kanaat sahibi kesimlerde net yanıt aranıyor ama bir türlü bulunamıyor. Bazen kimi sanat ürünlerine ve sanatçılara karşı tahammülsüzlük, bazen sanatın içine tükürme güdüsünün hangi psikolojiden kaynaklandığı ya tam olarak bilinemiyor ya da bilindiği halde itiraf edilemiyor herhalde.

Siyasal iktidara yakın çevrelerce ve medyadaki İslamcılar tarafından seslendirilen en büyük gerçek, ?Vesayet dönemi? adı verdikleri ve Atatürk´ün muasırlaşma/ uygarlaşma anlayışına dayanan, Köy Enstitülerinin de içinde bulunduğu Cumhuriyet´in ilk dönem fedakâr neslinden beslenen modern kültürün alt edilemeyişidir. Daha doğrusu, Atatürk´ün üstün zekâ, kabiliyet ve uygarlık çizgisine dayanan kültür zenginliğinin yerine, İslamcı bir alternatif kültür yapısının oluşturulamaması ve kültürel hamlenin tezahür etmemesidir. Aslında son yıllarda moda yapılmaya çalışılan ve ?Yeni Türkiye? patenti ile sergilenmeye çalışılan ?Yeni Osmanlıcılık? sloganı işte bu kompleks sonucu ortaya çıkmıştır. Nedenine gelince, Türklerin tarihsel hamurunda atalarını inkâr yoktur ama atalarının üzerinde durduğu yanlışlıkları kendi dönemlerine transfer edip monte etme geleneği de yoktur.

İslamcıları kültürel yoksunluğa sürükleyen sebepleri her yönüyle düşündüm. İslamcıların özgün üretimlerinin olmayışı temel birincil yanıttı. Sözgelimi, Türkiye´de belediyeciliği Bedreddin Dalan´ın başlattığı noktadan miras alan bugünkü İslamcı iktidar, tek başına cesaretsiz ve yeteneksizdi. AKP´li belediyelerin başlattıkları ?Yaz Kampları? projesi bile sosyal demokrat gençlikten intihal ile alınma idi. İslamcıların en önemli gıdası, dindar olmayan modern insandı. Modern insansız bir yaşam İslamcıları hiçbir şekilde motive edemez ve renksiz dünyası tamamen karanlıklar içinde kalırdı. İşin gerçeği, onlar da bunun farkındaydı. Sloganla yaşamanın, keyifsiz ve sıkıcı bir model olduğunu onlar da gayet iyi biliyorlardı. İslamcılar eğlence noktalarında modern insana ayak uydurmak zorundaydı. İstedikleri kadar dindarlık duruşu göstermeye çalışsınlar, yine de eğlence merkezlerine çıkıp dolaşmak zorundaydılar, çünkü zevk alabilecekleri başka bir alternatifleri yoktu. Said Nursi´nin bile İstanbul´a geldiğinde Beyoğlu´nun yaşamına özlemini itiraf ettiğini vurgulamıştım.

Futbol sahalarında Hristiyan futbolcuların istavroz hareketinden kompleks duyan dindar futbolculardan bazılarının yerlere yatıp secde ederek güya dinî varlığını ispat etmeye çalışmaları bile özgünlükteki öksüzlüğü gösteriyordu. Zaten Müslümanlardan mucit çıkmaz tezi de İslamcı siyasetçilere aitti.?

                                                 NAZİF AY

 



Anahtar Kelimeler: ANALİZ