Tarih: 21.03.2020 19:01

"BİR DİRENİŞTİR YAŞAMAK"

Facebook Twitter Linked-in

?BİR DİRENİŞTİR YAŞAMAK??

 Toplum olarak Covid-19 virüs salgınının ciddiyetini yeni yeni algılamaya başlıyoruz. Salgın İran da patlayınca ?şüphe?, İtalya, Fransa ve Almanya gibi sağlıklı, zengin ve uzun yaşayanlarındünyasında yayılıncaiçimizde ?korku? başladı.  Şu gerçeği sakince kabul edelim ki, boğazımıza kadar bizde bu işe batmış durumdayız. Ağlamanın, zırlamanın, hava atmanın, birilerini suçlamanın, şu anda hiçbir bir anlamı yok.

 Bu dönemde,alınan fiziki önlemler ne kadar önemli ise psikolojimizi sağlam tutmakta bir o kadar önemlidir.Bu ülkede her altı kişiden birinin,klinik seviyede psikolojik tedaviye ihtiyacı olduğunu ve yılda bir milyon iki yüz bin  kutu reçeteli depresyon ilacının kullanıldığını düşünürsek, birbirimize daha çok destek vermek zorunda olduğumuz açıkça ortaya çıkar.Devletten beklediğimiz çok şey var ama bunlar, bu günün tartışma konusu değil, onun için devlet tarafından tavsiye edilen önlemler alınmalı ve evden dışarı çıkılmamalıdır. Bu işin başka bir yolu da yoktur.Çin ve Güney Kore virüs salgınının etkilerini nasıl yavaşlattı ve başardı isebizde başarabiliriz.

 Salgının Çin de ortaya çıktığı ilk günlerde, bir kitap okumaya başlamıştım.JoséSaramago´nun?Körlük? isimli romanı. 1998 Nobel edebiyat ödülünü almış, sürükleyici bir kitap. Avrupa´nın bir ülkesinde, adamın biri, aracı ile kırmızı ışıkta beklerken aniden kör olurve ülkede ani bir şekildekörlük salgını başlar. 

 Sağlık bakanlığı anlam verilemeyen bu bulaşıcı salgın karşısında hemen karantina kararı alır.  Körlük bulaşaninsanlar evlerinden tek tek toplanarak, kullanılmayaneski bir akıl hastanesinde karantina altına alınır. Birkaç gün sonra karantina binasında yer kalmaz, bina tıka basa dolmuştur.Karantina binasının içine silahı ile giren birkör,  kendi çetesini kurarak, içeride iktidarını ilan eder.Bina içine giremeyen devletin askerleriisehastalar kaçmasın diye,dışarıda nöbet tutmaktadır

 Çete,devletin verdiği yemeklere el koyar ve buyemekleri altın, gümüş, yüzük, saat, değerli nevarsa onun karşılığında karantinada ki körlere satmaya başlar. Ancak bir süre sonrakörlerde verecek değerli bir şey kalmaz ve sıra karantinadabulunan kadınlara gelir.Kör kadınlar açlıktan ölmeme pahasına kocalarının ve çocuklarının  ?kör? gözlerinin önünde tecavüze uğrar.

Ya açlıktan öleceklerdir, yada çetenin her türlü isteğine boyun eğeceklerdir. Elbette bu durum fazla uzun sürmez ve isyan çıkar, bina ateşe verilir ve esaretten kurtulurlar. Ancak dışarı çıktıklarında binayı bekleyen askerlerinyerinde olmadıklarını anlarlar, yani devlet kaybolmuştur.

 Geçen kısa süre içinde salgınülkenin her yanını sarmış, durum çok korkunç bir hale gelmiş, her yer yağmalanmış ve sokaklar çöp dağlarına dönmüştür. İnsanlar küçük gruplar halinde şuursuz ve çaresizbir şekilde sokaklardadolaşmakta,yiyecek aramaktadır. Köpekler ise sürü halinde gezmekte ve sokak ortasında ölmüş insanları yemektedir.

 Yazar, romanında sebebi bilinmeyen körlük salgını sonucunda, otoritenin kaybolmasını ve kör insanların hayatta kalma mücadelesinianlatmaktadır.Bir salgının nasıl kontrolden çıkabileceğini ve bu tür olaylardaörgütlülüğün ne kadar önemli olduğunu vurgulamak ister. Yaşanan kaos için?bedenimiz örgütlü bir sistemdir, örgütlü kaldığı sürece hayatta kalır, ölüm ise örgütsüzlüğün sonucundan başka bir şey değildir?sonucuna varır.

 Bu kitabı okuyunca, Covid-19 salgınının,böyle bir körlük salgınyanında çerez bile olamayacağını anlıyorsunuz?

 Ancak herhangi birtoplumun başına, herhangi bir zamanda akla hayale gelmeyecek türde salgınlar, felaketler gelebilir ve gelecektir de. Böyle zamanlarda en ihtiyaç duyulan şeydevletin, toplumun ve toplumu oluşturan bütün bireylerin, bu süreçleri yönetebilecek birörgütlenme kabiliyetine sahip olmasıdır.Onun için ?örgütlenmek bir bakıma görmeyebaşlamaktır.?

 Biliyoruz ki hayatın tek bir gerçeği var, oda ölüm. Bütün insanlar öleceğini bilir ama ne zaman ve ne sebeple öleceğini bilemez. Zamanını bilemez ama kıytırık bir virüsten dolayı ölmeyi de hiç kimse istemez. Onun için bu salgınla çok ciddi bir şekilde mücadele etmeliyiz ve Nazım Hikmet´in dizelerinde söylediği gibi direnmeliyiz.

 ? Yoköyle, umutları yitirip,  karanlıklara savrulmak.?

? Unutma! Aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak??

 Bu vesile ile bütün insanlara sağlıklı, umutlu ve mutlu yarınlar dilerim?

Tacettin KEPENEK




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —