Bir Siyah Sancaktır Gece

Bir Siyah Sancaktır Gece

Emsali Karaduman Yazdı...

      BİR SİYAH SANCAKTIR GECE?

    Gündüzün ışıltısına aldanma, gündüz parlak yaldızıyla insanı oyalayan, onu aldatan gerçekleri süsüyle örten bir hokkabazdır. Gecenin kati doğruluğuna yasla sırtını. Gecenin izbe sükûnetinde ver kararlarını. Baş yastığa gelince bir ışık huzmesi gibi zihne damlayan düşünceler en yalın gerçeklerdir. Sakın o doğruların peşini bırakma. Gece karanlığı en aydınlık gerçekleri sunar aslında bize. Acı gerçekleri yüzüne haykıran vefalı bir dost gibi?

            Gündüzün büyülü atmosferinde türlü yanılgılara düşeriz. Gece bu yanılgılarımızın muhakemesinin yapıldığı tek zaman dilimidir. Gecenin sessizliğinde kendimizle baş başa kalmışlığın yalnızlığında en sade gerçeklerin parlak fikirleri yansır beynimize.

Gece, kavi sorguların ve asil kararların yüce mahkemesi?

 Özgür düşüncelerin ayyuka çıktığı, kafalarda isabetli kararların şahlandığı kara bayraklı hür bir ülkedir gece. Süresiz dalgalanan kara bayrağı, zamanın en özgür ülkesinin remzidir.

Gece, yalnızların annesi?

Gece, kimsesizlerin kalesi?

Gece, kendiyle dost olanların ocağı?

Gündüz, çirkin yüzünü türlü boyalarla makyajlayıp süsleyen bir kadından başka nedir. Her yönüyle aldatıcı bir sihirbazdır gündüz. Türlü oyun ve hilelerle aldatır bizi, sürükler ardı sıra herkesi.

            Güneş yaldızlı ışıklarını saldığı zaman eşyanın üzerine, her şey olduğundan güzel görünür. Bütün çirkinlikler bu parlak enerjinin altına saklanır. Tıpkı beyaz gelinliğinin altına saklanmış çirkin bir gelin gibi?

             Gerçeğin bütün çıplaklığıyla kendini gösterdiği sade bir zamandır gece. Gündüzün süsünden soyunduğu aşikâr bir an... Gündüzün dost sandıklarımızın terkini görüp, nefsimizle baş başa kalmışlığın hazin musikisini çalar kulaklarımıza. Çok sağlam sandığımız hal ve davranışlarımızın gece muhakemesinde büyük yanılgılar olduğunu görürüz. Gündüzün yaldızlı pırlantasıyla allayıp pulladığı acı gerçekler, gecenin karanlığında ortaya çıkar. Ve sorguların amansız sağanağı başlar. Yaptığımız hatalar bir bir dizilir zihin koridorumuza.

             Yeni bir sabaha başlamadan gece karanlığın izbe sükûnetinde sağlam sözler ve kuvvetli yeminler ederiz bozmamak üzere. Fakat gündüzün süslü hokkabazı türlü göz yanıltmalarıyla yeniden kandırır bizi. Yeniden taze vaatlerle çıkar karşımıza hilekâr politikacılar gibi. Yüzüne cilalar sürdüğü bitpazarı mallarını defalarca satar gündüz bize. Gece karanlığının tek renge boyadığı eşya, gündüzün yaldızlı aydınlığıyla yedi renkli ebemkuşağına dönüşür bir anda. Altından geçip her şeyi tersine döndürmek için koşar da koşarız ardı sıra. Hayatı tüm aldatıcılığıyla kuşatan yedi renkli hokkabaz, gerçeğin önünde durur tül tül.

Nafile çabalarımızın yanılgısından batan güneşin gerçeğiyle irkiliriz. Renklerin aldatıcı gerçekliğine yüce dağların ardına saklanarak son noktayı koyar Güneş. İbrahimi denemelerin bize öğrettiği gibi, bu parlak gece kandillerinin geçici dostluğuna şahit oluruz. Hiçbir batanın bize yoldaş olamayacağını kavrarız yeniden. Yok olanların gerçek olamayacağını anlarız. Göz alıcı renklerin aldatıcı çeşitliliği insanın yüzüne sahte gülücükler saçarak onu yeniden ayartır, yeniden geceyle olan kavlini bozar insan. Unutur bir anda samimi dostunun candan öğütlerini. Aldanır güneşin ışıklarının eşyayı kuşattığı renk cümbüşüne.

            İzbe sükûnetinin bilge tavrıyla gece, ne derin hayallere daldırır insanı. Ne büyük hikmetler taşır karanlığında. Ne yüce kelimeler indirir yüreğimize. Cesur cümleler devşirir derin yalnızlığından. Sonra soy şiirler hediye eder karşılıksız, çam sakızı çoban armağanı. Duygularımızla baş başa kalmışlığın en yüce bestelerini sarar dilimizin ucuna. Dilimize dolanan efkârlı türkülerin de fitilini ateşler. Coşkulu destanların yürekleri titreten kudretli sözleri çağlayanlar gibi indirir soylu dudaklara.

            Gece, karşılıksız öğütlerin babası?

            Gece, sevgiye muhtaç yetimlerin esmer tenli dadısı?

Ateş böceklerinin yalnız parıltısı, gecenin koynunda görülür ancak. Gece, derinlerden çağıldayan gür bir ırmağın bin bir bestesini çalar kulaklarımıza. Gecenin sessiz uğultusu, gündüzün avaz nakaratını keser bir bıçak gibi. Işıkla kuşatılmak benim yalnızlığımdır diyor Neitshce.

Gece ki? Uyandırır nice soylu sevdaların türkülerini. Karanlığından ne parlak fikirler doğurur.  Miskin ve atıl yüreklere bir karabasan gibi çöker. 

            Bir siyah sancaktır gece, hakikat ordusuna yol gösteren.

Ey karanlık, ey kara yüzlü hakikat! Adın kötülüklerle anıldı hep. Her kötülükte dillere dolandın. Kötü ve karamsar günlere adın takıldı karanlıklar diye. Oysa nahoş aydınlıkların sarhoş parıltılarıydı seni gizleyen. Gündüzün yüzü boyalı soytarılıklarıydı seni heveslendiren. Oysa gece çöktüğünde tüm haşmet ve vakarıyla dağların üzerine, asi gerçekler takar zincirini koluna insanı, sürükler ta alaca sabahların efsunlu parıltılarına kadar.

İnsanın türlü ayıplarını örten bir perdesin sen. Sen ki günahtan ziftleşen kara yüzleri saklarsın. Ey gece, ey yüzüne siyah mühür vurulmuş hakikat! Ey vefasız gündüzlerin ardından yardıma koşan dost? Utanmaz yüzlere peçesin sen. Soylu şiirlere ibretli nakarat, büyük sözlere hecesin sen. Yanıltıcı gündüzlerin üzerine basan kara bahtlı gecesin sen.

Ey yüreği ak, bahtı kara gece!.. Ey engin vadilerin vefakâr dostu? Ey kaypak parıltıların üzerini örten gerçek!.. Ey yalnızlık şarkısının tek bestekârı? Ey kutlu öğütlerin vefakar dostu!.. Ey kadri bilinmeyen bilge!.. Ey tenha toprakların gizli cevheri!.. Ey gizli günahların ve kavi tövbelerin şahidi. Hep sana atfedildi kötülükler. Karamsar günlerle anılır oldu adın. Tarihin meşakkat ve zulüm dilimlerine de senin adın takıldı karanlık devirler diye. İnsanın garaz ve kötülüğüydü aslında zamanı kokutan ve karartan. İnsanın kararan kalbiydi zamanı karalayan da.  İnsanın isyanıydı berrak zamanın ak yüzünde siyah bayrak açan.  Kendi inşa ettiği kötülük şatolarının karanlıklarına seni yafta yapan insana beyaz hakikatlerinin berrak duygularını fısılda. Kara çehrenin altındaki ak gerçekleri haykır. Beyaz yalanların üstünü ört bir peçe gibi. Gelmesin artık gündüz denilen aydınlık yalan.                                                                  

                                                  Emsali KARADUMAN



Anahtar Kelimeler: Siyah Sancaktır Gece