“Ben işim bitince o barakaya doğru yöneldim. Kapıyı vurdum ”kaçak işçiler çekinerek açtılar" buyur ettiler.
Yedi kişi idiler. Tuhaf tuhaf sıfatıma baktılar. FOTER ŞAPKAMI, KIYAFETİMİ SÜZDÜLER…
Dedim onlara “benden size zarar gelmez bir bardak çay içmeye geldim Tanrı misafiriyim” dedim.
Dedim “TÜRKİYE´den gelmişsiniz hangi memlekettensiniz” dedim.
Öğle zamanı o ekmeği öpüp alnına koyan ortaca yaşı olanı dedi ki SİVASLIYIZ!..
Şöyle sandalyeye çöktüm ve dedim ki ben de SİVASLIYIM…
Hepsinin gözleri dolu dolu oldu.
Baktım ki o yedi kişi ve ben ağlamaktayım.
Yine baktım ki hemşerilerim hepimiz GÖZ YAŞLARIMIZI AVUÇLARIMIZIN İÇİ İLE SİLMEKTEYİZ.
Bir müddet sonra ayıktık çay tuttular içtik. YEDİ SİVASLI da kaçak gelmişler FRANSAYA!..
Film gibi olaylar gelmiş başlarına… Anlattılar anlattılar, anlattılar.
Adı hala hatrımda ki birinin ismi HUBUYAR idi.
Dedi ki FRANSAYA geldikten birkaç ay sonra Sivas'tan haber aldım ki “ANAM ÖLMÜŞ”…
Kendimi dağlara taşlara vurdum, kuzular gibi ANA ANA ANA diye mer mer meledim, dedi?… Hepimizi gene tuttu bir ağlama?
Kirkor DEĞİRMENCİYAN /SİVAS MİLLETİ (SİVAS TİMES GAZETESİ)