Tarih: 30.10.2019 18:44

BOZKURTLARIN TANITIM GÜNLERİ...

Facebook Twitter Linked-in

 ABD eski başkanı Barack Obama, ?Amerika, her şeyden vazgeçebilir ama düşünce ve ifade özgürlüğünden asla vazgeçemez? mealinde bir ifadeyi sıkça kullanırdı. Bize göre basit gibi görünse de, aslında bu söylem Amerika´yı Amerika yapan değerlerin başında gelir.

 Ülkemizde ise toplumun büyük bir kısmı için artık özgürlüklerin ve özelde düşünce ve ifade özgürlüğünün fazla bir anlam ifade etmediğini gözlemliyorum. Öyle ki, iktidar erkinin görüşlerinin ve uygulamalarının hilafında, ne toplum içinde, ne de genel ve yerel medyada herhangi bir şey, yüksek sesle konuşulamaz oldu.

  Çünkü günümüzde, toplumun büyük bir kısmının demokrasiden beklediği, özgürlüklerden ziyade, ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin giderilmesidir. Toplumun bir kısmının, iktidar erki ile birlikte ve en kısa zamanda ekonomik ve sosyal alanlardan daha fazla pay alabilme gayreti, ifade özgürlüğü gibi özgürlüklerin doğal olarak geri plana atılmasına sebep oluyor. Bu düşünceye sahip insanlar için en kısa zamanda, en az emekle, en iyi muhitte oturmak, en lüks evi almak, en kaliteli arabaya binmek, en pahalı telefonu kullanmak, en üst makamlara kadar hoplamak, en paralı işlere konmak, kayrılmak, kayırmak ve ne pahasına olursa olsun bu hedeflere ulaşmak, bu dönemde özgürlüklerden daha elzem görünüyor.

  Bu düşüncenin dışında kalan yani, ekonomik ve sosyal durumları nispeten daha iyi olan eğitim düzeyi yüksek, iktidar erkinin nimetlerinden yeterince faydalanamayan ve iktidar erki ile aynı düşünmeyen toplum kesimleri, bir şeyler söylemeye çalışıyor ve belki de sadece onlar için düşünce ve ifade özgürlüğü bir önem arz ediyor.

  Oysa özgürlük ve eşitlik kavramlarının birlikte ve yeterince gelişemediği ülkelerde, demokratik bir devletten ve milletten ne kadar söz edilebilir ki? Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinden beklenen şey, özgürlükler alanının genişletilmesi, her alanda nitelikli ve eşit yurttaşlık, eşit nimet ve külfet paylaşımının sağlanmasıdır. Ancak bunun gerçekleşebilmesi de, toplumun talebi, devleti yönetenlerin istemesi ve eşgüdümü ile olabilir. Bunlarda yetmez, hukuka dayalı tam bağımsız bir adalet mekanizmasının tesisi gerekir. Olmayan özgürlüğün, olmayan eşitliğin düzenini sağlamak için adalet tesis edilmeye çalışılırsa, onun adı sadece adalet olur.

  Geçtiğimiz günlerde İstanbul da düzenlenen, Sivas Tanıtım (!) günlerinde yaşanan, kepazelik, kanaatimce toplumun bir kesiminin düşünce ve ifade özgürlüğüne, nasıl baktığını gösteren, önemli bir olaydır.

 Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu bir Sivaslı olarak, oraya gidiyor ve konuşma yapmak üzere sahneye çıkıyor. Eline mikrofonu alır almaz, bağrışmalar, hakaretler, Temel beyi konuşturmuyorlar. Sivas MHP milletvekili Ahmet Özyürek sahneye çıkarak çok sert bir tonda BOZKURTLAR, BOZKURTLAR, BOZKURTLAR? Diye bağırıyor ve kalabalığı sükûnete davet etmeye çalışıyordu. Sonuçta, Temel beyi konuşturmadan apar topar sahneden indirip, götürdüler.

  Bu kişi Sivas eski Belediye başkanı. Bu kişi rahmetli Erbakan hocanın Milli Görüş harekâtının önde gelen isimlerinden. Bu kişi bir siyasi partinin genel başkanı. Temel bey ve partisinin iktidara karşı söylemlerde bulunmasına tahammül edemeyen Sivaslı bozkurtların (!) çirkin bir şekilde, genel başkana bölücü muamelesi çekmesi, ne kadar acı bir olay. Bu kişinin yapacağı bir konuşmayı dahi, dinleme nezaketini gösteremeyen bu kitlenin, Sivas adına bunu yapmaları daha da utandırıcı.

  Bir yandan bu ülkede düşünce ve ifade özgürlüğü var derken, diğer yandan Sivas Tanıtım günlerinde dahi bir siyasi parti liderinin konuşturulmasına tahammül edilememesi ve reva görülen muamele, bu konularda nerede olduğumuzu açıkça göstermektedir.

 Ancak yine de bir gün bir gün, toplum olarak, ?düşünce ve ifade özgürlüğü, bizim için her şeyden önemli ? diyebilmeliyiz. Demokrasimizi geliştirmeliyiz. Çünkü hak, hukuk, adalet hepsinin yolu oradan geçiyor?

  Tacettin KEPENEK




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —