ABD’nin düzenlediği Demokrasi Zirvesi 2021’e davet edilmedik.
Üstelik de bizim Başkan’la, onların Başkan'ı arasındaki görüşme çok da başarılı ve iyi geçmişken, tam 80 dakika sürmüşken.
Nedense kimse üzerinde de pek durmadı.
Sanki normal ve sıradan bir durummuş gibi.
Bakın bizim çağrılmadığımız zirveye kimler davetli, birkaç örnek vereyim.
Angola, Botsvana, Liberya, Nijerya, Malezya, Moğolistan, Nauru, Palau, Timor Leste, Tongo, Pakistan, Belize, Kolombiya, St. Kits and Nevis falan.
Avrupa’dan biz yokuz, bir de Macaristan ve Rusya haliyle.
Davet edilmememizden daha garip olan, memlekette buna bir tepki olmaması.
Kimse umursamadı bile bu durumu.
Ya da herkes kabullenmiş bir demokrasi olmadığımızı.
Doğru, şahane bir demokrasi değiliz.
Hukuk devleti de sayılmayız pek.
Gidişatımızın iyiye doğru olmadığını da kabul ederim.
Eksiklerimizin fazlalarımızdan fazla olduğunu, giderek eksiklerimizin artığını da biliyorum.
Belli ki bu yüzden dışlanıyoruz.Onu da görüyorum, görüyoruz.Ama yine de bu durumu bu kadar rahat, bu kadar kolay, bu kadar içtenlikle kabul ediyor olmamız ağırıma gidiyor.
Kimsenin umuru değil belli ki!
“Yanılıyorsunuz, biz bir demokrasiyiz” çabası, itirazı falan da yok.Sanki ikrardan gelen bir sükut içindeyiz. Durumun vahametini algılamaktan uzak.ABD Başkanı ile yapılmış sonuçsuz bir görüşmeye sayfalar ayıranlar bu konuya satır değinmemeyi tercih ediyorlar.
Oysa çok net görünüyor ki, artık Batı dünyası ile ilişkimiz sadece askeri düzeyde.
O da NATO üyeliği üzerinden.
Vallahi Türkiye’yi o NATO’ya sokan o monşerlere teşekkür etmek lazım.
Galiba Lozan’dan sonraki önemli hamlelerden birini yapmışlar bu ülke için.
Düşünsenize bugün NATO üyeliğimiz olmasa, Irak, Suriye, İran gibi göreceklerdi bizi.
Cumhuriyet diplomasisinde, Atatürk’ten başlayan ve İnönü, Menderes, Demirel, Ecevit, Özal devamlılığı olmasa bugün halimiz ne olurdu acaba diye soruyor insan kendi kendine.
Şunu sorun ya da kendinize, “Bugün olsa NATO’ya, Avrupa Konseyi’ne girebilir miydik?”
Yanıtı bana vermeniz gerekmiyor.
Kendinize verin.
Ya da vermeyin.
Boşuna üzülmeyin.
FATİH ALTAYLI/HABERTÜRK