ÇAP MESELESİ
Önce lafa bakarım laf mı diye, sonra adama bakarım adam mı diye. Bakarım da göremem. Görmememin nedeni benim körlüğüm değil, cesareti olmadığı için gerçek ismiyle yazamayan şahsı münhasır çapsızlara, diyecek elbette birkaç kelamımız olacak.
Dün ki yazımda, yakında görevi sona erecek olan bir belediye başkanı ile ilgili kaleme aldığım bir yazı üzerine yan profilde karanlık bir siluetten gelen yazıya cevaptır bu yazım aslında..
Eleştiriye saygı duyarım ama hakarete asla. Ben güzelleme yapacak olsam, görevi devralacak olan arkadaşıma yazarım, kendisiyle hukukum, yol arkadaşlığım vardır.
Benim bu şehre hakaret ettiğimi ifade edebilecek kadar çapsız birisine cevap vermek de ar olsa gerek, ama ?arlı susarsa arından, arsız bağırırsa hırından? derler.
Laflarımı sapıtarak kendine malzeme çıkartmaya yeltenen bu amatör yazarımızla aynı köşelerde yazıyor olmayı da zul kabul etmiyorum.
Okuyacak öğrenecek çok şeyi olacak daha. Kendisi henüz yolun başında. Kendisini dev aynasında görmüş olmalı ki, bana ?beğenmiyorsan bu şehirden defol git!? diyebilecek kadar tavuk yüreği yemiş. O söz senin boyunu aşar, aşar da ?
Ben sadece bu şehrin ekmeğini yemedim. Ben bu ülkenin, bu vatanın ekmeğini yedim. Allah´a şükür boğazımızdan haram lokma bilerek, isteyerek, geçirmedik.
Yazdığım cümle aynen şu şekilde ?Dar, vizyonsuz ve dedikodu´dan başka bir meziyeti olmayan bu kirli şehri? neresi yalan neresi uydurma? Çok değil, bundan 4-5 yıl önce STSO Sivas´ın bütün bilbordlarını, döşetmedi mi ? Bu şehir için yapacağınız en iyi iş dedikodu yapmamaktır? diye? Bu şehrin dedikodu ile boğuştuğunun şahidi bir tek ben değilim.
Vizyonsuz değil miyiz? Hala tarım, ticaret- sanayi, kültür sanat eşiğinden hangisinde duracağını hala bilemeyen bir şehrin neresi vizyon sahibi? Şehri 3-5 para baronuna teslim eden bir şehir vizyon sahibi olabilir mi?
Dar değil miyiz? Her geçen sene nüfusu daha da azalan, başka şehirlere göç etmeye zorlanan. Bunlar kirlilik değil de, alnımızın akı mı?
Evet yazım bir manifesto´dur. Ama sende çap sorunu olduğu için anlayamamanı normal karşılamalı. Bu şehrin artık ayağa kalkması gerektiğinin bir manifestodur.
FETO´den bahsetmişsin, Sami Aydın Sivas Postası yazarları hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Senden daha iyi bilirim o konuyu. Çünkü sen, gerçek isminle yazmaya cesaret edemeyecek kadar tırstığın için, ifade vermeye gidenlerin içinde sen yoktun öyle değil mi? Vardın da benim mi haberim olmadı Mehmet Boşkonuşan?. Senin yerine ifadeye Murat Kalender, Osman Hocam gitmiş olmasın? Onlardaki yüreğin onda biri sende olsaydı, çıkıp erkekçe ?Ben yazdım arkasındayım!? derdin. ?Bizler o karambolde belki de hala içerideydik? diyorsun ya, orası boş, nasıl olsa müstear yazıyorsun, kıvırman kolay olurdu.
Bak, ben 2 defa gittim ifade vermeye, ikisinde de yazdıklarımın arkasında olduğumu, bilgisiz ve belgesiz yazmadığımı bağıra çağıra söyledim. Delikanlılık ve mertlik budur işte!.
Senin yapman gereken müstear isimle oradan buradan yazmak değil, gidip aslan gibi Cumhuriyet Savcılarına ifade vermek, suç duyurusunda bulunmak.
Benim, bizzat ismimle Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğum ayan beyandır, sen yeni olduğun için bilmezsin de, sorsan, o akıl danelerin söylerlerdi.
Sami Aydın´ın hataları olabilir, olmak da zorunda, hata yoksa en büyük hata orada vardır zaten. Ben yazımda ?yiğidin hakkı yiğide verilmeli? derken, onu ifade ettim. Bir öğrenci 2 soruya yanlış yanıt verdi diye, sınıfta mı bırakıyorlar?. Bir çocuk komşu evin camını kırdı diye, evlatlıktan mı reddediyorlar?.
Sen bu gazetede yeni yazmaya başladın, belki bilmezsin. Ben bu gazetede, Ayrıntı´da, Sivas İzci´de, Sivas Times´da, ve cennet mekan olsun, merhum Hidayet ağabeyimizin gazetesi Yeni ülke´de 20 yılı aşkın bir süredir yazarım.
Yazdığım yazılar Milliyet Sanat Eki´nde, Sabah´ta geçmişte de yayınlanmıştır. İletişim Fakültesi mezunuyum, Basın ahlak ve ilkeleri, Basın Kanunu, Meslek Etiği benim iyi not ettiğim derslerdir. O yüzden bende aşağılık kompleksi olmaz.
Sivas Postası da hakaret içermeyen her kalem sahibine açıktır. Tıpkı senin ve benim yazdığım gibi.
?Seni adam yerine koyup tv programı yaptırıyorlar? demişsin ya, ona çok güldüm. Daha iyisini ben yaparım diyorsan, o koltuğu canlı yayında sana devretmeyen namerttir. Yerel kanalların ayakta kalma mücadelesine de saygı duyarım. Ekonomik yetersizlikler, reklam sorunu vb. O yüzden ne bugün, ne yarın ne de daha sonra hiçbir ekonomik beklentim ve talebim olmamıştır. Kanalın sahibi de, kimi zaman görüşlerimiz çatışıyor olsa da, son derece mümtaz ve değerlidir. Eleştiri alsa da, her görüşe, her fikir sahibine değer verir.
Ben o kanalda 2010 yılından bu yana çoğu zaman canlı yayın yaparım. Konuklarımda, farklı görüş ve misyonlardan Sivas için en değerli olduğunu düşündüğüm insanlardır. Siyasi olarak farklı dünyaların insanları da olsak, hepsi benim için son derece değerli ve kıymetlidir. Entelektüel bilgi sahibi, vizyonlu, özeleştiri yapabilen ve hoşgörülü. Ayrıca Türkçeyi de son derece düzgün konuşurlar. Mümkün olduğunca da dikkat ederim. Çünkü beklentileri, menfaat düşkünlükleri yoktur. İnandıkları gibi konuşurlar. Sami Aydın´ı da eleştiririz, kimi zaman hükümeti de, muhalefeti de. Ama diyorsan ki basın eleştirmeli. Ben eleştirinin kralını yapıyorum. Niye mi?
Diyorum ki; Sokağa tükürüyorsanız, çöp atıyorsanız, bu şehrin temizliğine laf edemezsiniz, devletten vergi kaçırıyorsanız, ekonomide adil gelir dağılımından bahsedemezsiniz, rakibiniz olan firmayı kötülüyorsanız dürüstlükten bahsedemezsiniz, ihtiyacınız olmadığı halde yardım alıyorsanız, adaletten bahsedemezsiniz, altınızda 500 bin tl´lik otomobil olduğu halde vergi levhanızda zarar yazıyorsa vatanseverlikten bahsedemezsiniz, kaldırıma, yolun ortasına park edip trafiği tıkıyorsanız, adamlıktan bahsedemezsiniz, ekmeğin gramından çalıp, faizle borç verip dindarlıktan bahsedemezsiniz, temsilcisi olduğunuz STK´ları sadece kendi menfaat ortaklarınızın makam mevki ihale pastasından pay kapmasına alet ediyorsanız bu şehri sevmekten bahsedemezsiniz. Boyun kadar sakalın varken, ihale avantası alıyorsanız şereften bahsedemezsiniz, Milletin ırzına namusuna göz dikip, delikanlılıktan asla ve asla bahsedemezsiniz. Ekmediğin tarlanın mazot gübre desteğini alıyorsan, terazine hile katıyorsan, müşteri döndüğünde tezgahın arka tarafından dolduruyorsan, Ramazan geldi diye etiket üstüne etiket yapıştırıyorsan, 15 günlük balığa ?Taze Hamsi? diye bağırıyorsan, arlanıp utanmadan, yanında aile varmış yokmuş görmeden sokakta bağıra çağıra ana avrat sinkaf gidiyorsan, sapına kadar gübre attığın patatesi, gübresiz ve organik diye pazarlıyorsan; bahsedemezsin?
FETÖ´yle devlet avantalarını kapatıp, 15 Temmuzda meydanlara, elinde bayrakla benden önce gidiyorsan, masum olamazsın.
Var mı yazmayı unuttuğum? O kadar çok ki yazılacak!..
Mehmet Boşkonuşan; Allah aşkına bana hangi şehirden bahsediyorsun, sen mutlu musun böyle bir şehirde yaşamaktan. Ben, böyle bir şehir istemiyorum ve bu şehri daha yaşanabilir kılmak istiyorum.
İnandığım da, Sami Aydın´ın bu şehri, geçmişe göre daha yaşanabilir kıldığı, yanlışlarına ve eksikliklerine rağmen.
Çabam sadece bu!..
Etrafına bak, hep bunları göreceksin, yada ben körümde sadece bunları mı görebiliyorum. Varsa temiz kalanlar, onları da ben bulup çıkartmaya çalışıyorum.
Doğruyu yada inandığımız doğruyu söylemenin erdem olduğunu bilmiyorsan ne yapalım?
Basının görevi her şeyi yerden yere vurmak mıdır? Yapılan hiç mi iyi bir şey olmamıştır. Yada yapılan her şey kötü müdür?
Sami Aydın´ın projelerinden bir kaçını saymışsın, yapamadıklarını da. Güzel ya işte!. Bak yaptıkları da varmış. Ha söyleyeyim; Yahu bu adamın evi kurşunlanmadı mı? Bu adamla ilgili belden aşağı, aile masumiyetini ve aile saadetini bozacak kadar, alçakça olmadık iftiralar atılmadı mı? Hızlı tren macerasına bile rant kavgası diyerek malzeme yapmadık mı? Kaldırım çalışmalarında ?Kardeşlerinin taş fabrikasını (O fabrikayı herhalde bir tek ben bilmiyorum olacağım) koşturuyor? diyerek dedikodusunu yapmadık mı? Ağzımızda maskelerde dolaştığımız 2000´li yıllardan sonra doğalgaz çalışmaları gelince adını çukur Sami koymadık mı? Bugün sadece bu konu için bile bir teşekkürü hak etmiyor mu?
Neyi biliyorsun da konuyorsun, Mehmet Boşkonuşan. Bak ben sana söyleyeyim neyi bildiğini ?Sadece boş konuşmak? Senin yaşın benden büyükte, çapın oldukça küçük.
Kusuruma bakma, haklısın belki yanlış yazmışım, düzeltiyorum Sami Aydın ve onun gibiler; yukarıda saydığım zevatın olduğu bir şehre 3-4 beden değil, 10 beden fazla.
Hadi sende sağlıcakla kal..