Nedenini bilediğimiz, olumsuz bir durum veya bir kaza başımıza geldiğinde, içine düştüğümüz bu ani şok açıklamak için?Cin Çarptı? deyimini çok kullanırız. Şu anda dünyanın başına geldiği gibi göremediğimiz bir varlık (virüs), aynı cin çarpması gibi herkesi çarptı ve çarpmaya devam ediyor. Cinlerden pek anlamam ama virüsün ortaya çıktığı yer itibariyle dünyayı resmen ?ÇİN ÇARPTI? diyebilirim.
Önce ki yıllarda bir kaç defa Çin´e gitme fırsatım oldu. Çinlilerin davranışlarını, yaşam şekillerinive kültürlerini bir hayli gözlemledim. Bana göre Çin,bu kalabalık nüfusu, bu yaşam tarzı ve yedikleri ile dünyanın başına daha çok belalar açar. Bir zamanlar açlıkla boğuşan Çinliler, hayatta kalmak için aklınıza gelen, gelmeyen her şeyi yemişler. Hem bunun etkisiyle hem de dini kaygıları veya yasakları olmadığı için fare, yılan, yarasa dâhil her şeyi yiyebiliyorlar. Bu durum zamanla, onlarınyemek kültürü haline gelmiş ve maalesef bilim insanlarına göre de doğal bir virüs kaynağı olabilmiştir.
Pekin´de bulunduğumuz bir gün, tercümanımız ile birlikteakşam yemeği için bir restorana gittik. Restorana girince, gözüm Çinli bir grubun masasına takıldı. Masanın yanında su dolu bir kova ve kovanın içinde su yılanları vardı. Masadakilerden biri kovadaki su yılanlarından birini eline aldı ve masadakilerin bağrışmaları (Çinliler sürekli bağıra çağıra konuşuyorlar) ve alkışları arasında yılanı bir kemer kayışı gibi yerden yere vurmaya başladı. Alkışlar eşliğinde öldürülen bu yılanlar, yalaka mutluluğu yüzüne yapışmış olan garson tarafından hemen mutfağa götürüldü. Bir süre sonra temizlenmiş, soyulmuş ve dilimlenmiş yılanlar, tepsi içinde masaya getirildi. Müşteriler kendin pişir, kendin ye formatında ki masada, ortaya konulmuş ve fokur fokur kaynayan su tenceresinin etrafında oturuyor, yılanları suda haşlıyor ve çubuklarla tutarak afiyetle yiyorlardı.
Elbette Çinlilerin bu kedi köpek, fare, yılan vs. yeme adetleri bize iğrenç geliyor. Günümüzde Çinliler bu kötü alışkanlıklarını terk edebilirler. Ancak Çin hakkında asıl vurgulamak istediğim konu daha başka?
Çin,komünist sistemin demir yumruğu ile kapitalizm sömürgeciliğinin iç içe geçtiği ve uyum içinde yaşatıldığı bir ülke. Adeta,kapitalizmin esir aldığı bir komünizm.
Çin, bir milyar dört yüz milyon nüfusu, karmaşık yönetim yapısı ve uyguladığı ekonomi politikalar sonucu bence dünyanın öyle ya da böyle başına bela olacaktır ve hatta olmaya başlamıştır. Bu ülkebu gün baskıile idare ediliyormuş gibi olsa da sorun şu ki, bu baskı daha ne kadar sürdürülebilir? Benim kanaatim bu ülkenin yakın bir zamanda,bölünmek ve küçülmek zorunda olduğudur.Ya kendi kendini küçültecek ve bölecek, ya da dünyanın ağa babaları ve hatta geri kalanı, Çin´i bölecek ve küçültecekler. Öylede olmak zorundadır.
Neden mi?
Aslında, Çin´e kapitalizmin virüsü çoktan bulaştırılmış. Bu komünist bünye bu kapitalist virüsü uzun süre taşıyamaz.Çin bu gün için dünyanın üretim üssü olsa da, yakın zamanda dünyanın en büyük tüketim toplumu olmaya da adaydır.En ünlü, en pahalı dünya markaları,McDonalds, KentucyChicken ve Coca Cola gibi uluslararası sömürücüler köşe başlarını çoktan tutmuşlar zaten.VeÇinliler zenginleştikçe, bir Amerikalı,bir Avrupalı kadargıda tüketmeye başladığında bir düşünün bakalım, ne olur? Bu gün kişi başı geliri 30-40 bin dolara ulaşmış 100-150 milyon Çinli varsa, yarın bu sayı milyara ulaştığında bunların tüketim talebini ne kendi ülkeleri, nede dünya karşılayabilir. Ayrıca Amerika ve Avrupa ekmeğini bu güne kadar yoksullarla paylaşmadığı gibi bundan sonra da paylaşmayacaktır. Bu olası sorunlar karşısındabir dünya savaşının çıkması ise kaçınılmazdır. Bu savaş zaten ticaret savaşı olarak başladı ama devamında konvansiyonel mi olur, nükleer mi olur yoksa mikrobiyolojik mi olur? Onu bilemem. Belki de bu günler o savaşın tatbikatlarıdır, kim bilir?
Çin´de cin şişeden çıkarılmıştır? Kimileri bu duruma, yenidünya düzeninin başlangıcı demektedir. Olaya bu açılardan bakınca, bence de dünya artık eski dünya olmayacaktır?
Tacettin KEPENEK