İnsanlar çok zor be abi. Hele eline bıçak geçmemesi sebebiyle “katil değilim” diye kabara kabara dolaşan sınanmamış insanlar çok daha zor. Eline bıçak geçse önce seni ya da beni öldürecek halbuki. İmkanı kendi hakkı ve sonsuz zannediyor çünkü. Ve eline geçirdiği her imkanı bizatihi eliyle, tırnağıyla, kanıyla, canıyla ele geçirdiğini zannediyor. Allah yok çünkü onun için. Ne kalbinde var ne zihninde. Belaya sabretmeyi “başına kötü bir şey geldiğinde susmak ve beklemek” zannediyor o emeklemeyi bile öğrenememiş zihniyle. An gelir abi, lütfa, inayete, bahşedilene, her türlü imkana da sabreder insan halbuki. Keşke bunu ona anlatmanın bir yolu olsa.
İnsanlar çok zor be abi. Hele hırslarını yönetmeyip yüzleri kıpkırmızı, kapkara kesilene kadar hırsın peşinde köpek olan insanlar çok daha zor. “Hedefe giden her yol mubahtır”la başlayıp “düşmanınım düşmanı düşmanımdır”a kadar ilerlediklerini görüyoruz her gün. Hırstan uykuları kaçıyor, yatağa küsüyorlar. Hırs tek başına dolaşmıyor çünkü insanın ruhunda. Yanına haseti alıyor, büyüklenmeyi alıyor, kibri alıyor. Kol kola girip uykuyu haram ediyorlar ruhunu ele geçirdikleri insana. Sürekli “yarın” diyorlar, “bugün olmadı ama mutlaka yarın olacak.” Bilmiyor ki abi, bugüne şükretmeyi beceremeyenin yarınının berbat olacağını. İnsan, arzu ettiğini yönetmeye başlayamazsa arzu ettiği onu yönetmeye başlar halbuki. Keşke bunu ona anlatmanın bir yolu olsa.
İnsanlar çok zor be abi. Hele biyografisini düşüncesi zannetmeye başlayan insanlar çok daha zor. Başına geleni hayat tarzı haline getiriyor ve düşünsene, bunu hayatın kendisi zannediyor. Delirirsin be abi. “Boşanıp Allah’ı inkar edenini gördü bu gözler” diyeyim de gül bana. Karısını ne zannettiyse artık. Bilmem hangi semtte yaşayabilmek, o semtte oturanlardan onay alabilmek için kırk yılda biriktirdiği her düşünceyi rahatlıkla inkar edeni gördü bu gözler. “Gidecek yer arayışıymış onunki, düşünmek değilmiş ki” diyeceksin belki de bana. Eh, doğru tabii. Ama düşünsene abi, geride bıraktığın, hazmettiğini düşündüğün on binlerce sayfayı inkar etmeye dünyanın hangi aşağılık nimeti değer? Keşke bunu ona anlatmanın bir yolu olsa.
İnsanlar çok zor be abi. Hele aşksızlıktan çatlayan, ruhlarına huzur bulamamış zavallı insanlar çok daha zor. Geçtik bir insana aşık olmayı. Geçtik kainat denen olağanüstü mucizeye meftun olmayı. Geçtik bir davaya ömrünü adamayı. Pul biriktirmeyi sevmeyi başaramayan insan var abi. Bir kadına, bir mürşide, bir hayvancağıza, bir sanat eserine, bir ırmağa, bir dağa aşık olmayı beceremeyen, aşksızlıktan çöle dönen… Anlasana be abi, bir kez bile sarhoş olmamış, mest olmamış, deli olmamış, divane olmamış, mecnun olmamış. Bir kez bile devre dışı bırakamamış olmaz olası bilincini. “Aşk gelicek cümle eksikler biter” dizesine bile vurulmamış ve yaşamak zannediyor her gün nefes alıp vermeyi. Keşke bunu ona anlatmanın bir yolu olsa.
İnsanlar çok zor be abi. Hele ilişkilerini sadece alacak-verecek meselesi gibi gören dangalak insanlar çok daha zor. Hayatı boyunca bir kez bile hesapsız-kitapsız açamamış gönlünü kimseye. Selam veriyorsa menfaatini düşünen, selam alıyorsa alacak hanesine yazan adamın kalbini ne, nasıl onarabilir ki? Her şeyi hesaplayarak ilişkilerini “matematik bir kesinlik” içerisine hapsederek kendine bir hücre kurduğunun farkına da varamıyor üstelik. Oysa matematik kesinlik, kesintisiz bir pişmanlıktır. Çünkü buz tutmuş bir göl birden çatırdayabilir ve birden içine düşebilirsin buzların. Matematik burada olduğu gibi orada da yetişmez imdadına. Hatırlasana abi, bir konuştuyduk. Kuşları benzersiz yapan şey uçmak hakkında düşünmeleri değil uçmalarıdır. Keşke bunu ona anlatmanın bir yolu olsa.
İnsanlar çok zor be abi. Hele hakikatin tek sahibinin kendisi olduğunu düşünen şuursuz insanlar çok daha zor. İnandığı her doğrunun dünyadaki tek doğru olduğunu düşünerek nasıl yaşayabiliyor insan? Başkasının asla doğruyu temsil edemeyeceğini, doğrunun hakkını teslim edemeyeceğini hesaba katarak nasıl ilerliyor yolunda? Söylesene abi, insanın tüm hakikati elinde bulundurduğunu iddia etmesi düpedüz delilik değilse nedir ki? Keşke bunu ona anlatmanın bir yolu olsa.
Hasılı benim güzel abim, işte bu satırları böylece yazıyorum ki sana insana dair umudumuzu taze tutabilelim. Aşkla yanana yancı, tevazu ile gezene yoldaş, kalbini karşılıksız açana haldaş olalım.
Diyeceksin ki “zor değil mi lan?”
Diyeceğim ki “evet, hem de çok zor. Ama insandan umudu kesenin kendinden de umudu kesmesi yakındır. O yüzden işte tam da burada ve bu günde insana doğru gidecek, insandan doğru döneceğiz. İnsanı insandan seçeceğiz elbet, ama insanı kaybetmemek için yapacağız bunu. Aksi halde dünyada kalabilmenin bir yolunu bulamayız diye korkuyorum.”
İsmail KILIÇARSLAN/YENİ ŞAFAK