DARENDELİ HACI AZİZ BABA

DARENDELİ HACI AZİZ BABA

...

STHM ÖZEL HABER

Haber; Etem GÖLBAŞI

Kadim bir geçmişe ve büyük bir bilgeliğe sahip olan SİVAS, ilginç konuları da bağrında bulunduruyor. Bir zamanlar TAŞHAN´da yaşamış olan ve halk arasında AZİZ BABA olarak tanınan ve sevilen bir ismin torunlarına ulaşan SİVAS TİMES GAZETESİ, bu ilginç insanın SİVAS´ta da yaşayarak insanlara örnek bir yaşam sürdüğünü belgeledi.

 Hacı Aziz Baba Kimdir?

"Aziz Baba Darendeli olup¸ aslen Hulûsi Efendi Hazretleri´nin dünyayı teşrif ettikleri Hacılar Mahallesi´ndendir. Kendisi Sivas´a gitmiş¸ oraya yerleşerek ticaretle meşgul olmuştur. Hatırı sayılır bir ticarî hayatı olan Aziz Baba mütedeyyin bir kişidir.

Kendisini ticarete çok kaptırdığı bir gün Aziz Baba bir de bakar ki güneş batmak üzeredir. Oysa o daha ikindi namazını kılmamıştır. Hemen toparlanarak¸ bari ikindinin farzını olsun yetiştireyim düşüncesiyle¸ namaza durur. Selamını verdikten sonra karşısında meczup kılıklı bir kişinin kendisini izlemekte olduğunu görür. Hiçbir şey söylemez. Seccadesini toplamak üzereyken o kişi "Ya!" der¸ "Güya Aziz Baba da Allah yolunda çalışıyorum der¸ o da ikindinin sünnetini terk etti¸ sadece farzını kıldı." der ve ortadan kaybolur. O andan itibaren Aziz Baba´nın aklı başına gelir ve hemen ticarethanesine giderek dükkânının önünde¸ "Aziz Baba´nın malları yağma!" diye bağırır. Bunu duyan halk¸ Aziz Baba´nın dükkânına hücum eder ve ne var ne yok gerçekten yağmalamaya başlar. Hatta Aziz Baba´nın çocukları da bu sırada ne kadar mal alabildilerse kendilerine baba malı olarak o kalır.

Daha sonra Aziz Baba yine kendi köyüne¸ Darende Hacılar Mahallesi´ne gelerek münzevi bir hayat yaşamaya¸ bütün gününü ibadet ve taat ile geçirmeye başlar. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra Aziz Baba´nın evine bir seyyah misafir olur. Yemek vakti Aziz Baba¸ misafire ikram olarak¸ evde bulunan bir parça kuru ekmekle bir kap suyu getirir. Misafir¸ kuru ekmeği suya batırarak karnını doyurmaya çalışır. Daha sonra Aziz Baba´ya¸ "Bu hayat böyle bir parça kuru ekmek ve bir kap suyla geçmez baba. Ben simya ilmini çok iyi bilirim¸ sana da öğreteyim de biraz malın olsun." der. Ve cebinden çıkardığı bazı maddeleri birbirine usulüne uygun şekilde karıştırarak bir miktar altın elde eder. "Haydi¸ şimdi bunu kuyumcuya götürelim de evine birkaç parça bir şeyler alalım." der.

Seyyahla Aziz Baba¸ Darende´deki Yusuf Paşa Bedesteni´ne doğru yola çıkarlar. Hava yağmurludur¸ etraf da çamur olmuştur. Bedestene gelince kapıdan girerken Aziz Baba yere eğilir ve bir parça çamuru avucunun içinde sıkıştırır. Seyyah bunu görür fakat bir anlam veremez. Aziz Baba elini arkasına saklar ve kuyumcuya varırlar. Seyyah simya ilmiyle oluşturduğu altını uzatarak "Şunu mihenge vur bakalım." der. Kuyumcu altının on dört ayar bir altın olduğunu söyler. O sırada Aziz Baba da elinde sıkıştırdığı çamuru uzatarak¸ Hulûsi Efendi Hazretleri´nin ifadesiyle ?Hani köfte sıkarlar ya onun gibi parmaklarının izi üzerinde?´ "Oğul¸ bir de şunu mihenge vurur musun?" der. Kuyumcu¸ çamuru alarak mihenge vurur ve şaşırarak¸ "Yirmi dört ayar altın." der. O anda seyyahın şaşkınlığını gören Aziz Baba¸ "Oğul¸ biz nemiz varsa Allah (c.c.) yolunda sarf ettik¸ Cenab-ı Allah da bize bütün hazinelerin kapılarını açtı; fakat bizim bunlara ihtiyacımız yok." diye buyurur. Seyyah da yaptığına¸ söylediğine pişman olur.

Aziz Baba¸ rahmet-i Rahman´a kavuştuktan sonra Darende´deki Orta Mezarlık denilen mevkie defnedilmiştir. Kabri hâlen oradadır.?

Sivas’taki Zelzele

Aradan yıllar geçmişti… Bir gün Sivas’a gitti. Hanın içine bağladığı atını geri döndüğünde yerinde bulmadı. Aradı taradı ama bir sonuç elde edemedi. Hz. Ömer adâletini hissettirecek bir arayış içerinde olmasından dolayı ancak kayıp hayvanını Vali’nin bulacağına kanaat getirdi. Doğru vali konağına gitti. Kapıdan girerken derviş kılığındaki Aziz Baba’yı valiyle görüştürmek istemediler. Kapıcılar usûlen derdini dinleyip, dışarı çıkardılar. Bir müddet bakleyen Aziz Baba baktı ki müşkülü giderilmeyecek, kayıp hayvanı bulunmayacak o da cezbe ve aşk haliyle vali konağının taş direğine yapışarak. Zilzal sûresini okumaya başladı

Bismillahirrahmânirrahîm

“1,2,3. Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,
4- İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır.
5- Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.
6- O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır.
7- Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir.
8- Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezâsını görecektir.”

Bu mânevî okuyuşun tesirinden Vali konağı zelzele olurcasına sallanmaya başladı. Vali ve diğer erkân canlarını kurtarmak için kendilerini zor dışarı attılar. Kapıdaki dervişi görünce kim olduğun sordu vali. Kapıcılar da, “Efendim Darendeli bir derviş. Bineği kaybolmuş, bulamayınca Vali bulsun diye size gelmişti. Biz de meşgulsünüz diye görüştürmedik. O da bunun üzerine konağın direğine yapışıp Zilzal sûresini okuyunca yer yerinden oynadı.” Dediler. Bunun üzerine Vali, “Tez kayıp hayvan buluna ve sahibine teslim edile. Allah’ın sevgili kulları vardır. Onlar ile Allah arasında perde yoktur. Allah’ın gören gözü, işiten kulağı ve tutan eli olurlar. Böyle gönlü saf ve temiz insanları incitmeye gelmez. İsteği yerine getirile.” dedi. Aradan çok zaman geçmeden Aziz Baba’nın bineği bulundu, kendisine teslim edildi. O da yavaş yavaş Darende’ye doğru yola koyuldu.

Birkaç gün meşakkatli bir yolculuktan sonra evine geldi. Ömür hitamına ermişti. Geceyi ibâdetle geçirdi. Duvara tesbihini astı. Tefekküre daldı. Oturduğu yerde rahmet tecellîsi içerisinde rûhunu teslim etti…

Kabrini Zâviye mahallesindeki Sivas yolu üzerindeki kabristana defnettiler. Başına kitâbesini yazıp, bir taş diktiler.

Aradan yıllar geçti. Bir gün Sivaslı İhramcızâde İsmail Toprak Efendi Darende’yi teşrif etti. Onu karşılayanlar içerisinde es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi de vardı. Aziz Baba’nın kabrinin yanındaki yoldan geçerken İhramcızâde yanındakilerle durup Aziz Baba ve orda yatanlara Fâtiha okudular. İhramcızâde, “Aziz Baba’nın kabri buradadır.” dedi. Hakkındaki menkıbelerden sordu. Osman Hulûsi Efendi’de bir bir anlattı.



Anahtar Kelimeler: DARENDELİ