"Dast ıst gut"

Düşünürü, yazarı, aydını, filozofu olmayan bir şehre acımak lazım. YALNIZ VE YAZIK ŞEHRİM SİVAS için, HAYIRLI OLAN bu değildir...

OSMAN ÇELİK YAZDI

Marcus Aurelius´un"Hayatımız, düşüncelerimizin eseridir" sözü ile yazıyı temellendirmek galiba  en doğrusu. Roma İmparatoru Filozof  Marcus Aurelius´u belki de, kendi gerçeği ile ülkesinin gerçeğini bütünlemede gösterdiği başarıdan dolayı en iyi yöneticiler arasında sayabiliriz.

İhtişamlı imparatoru, yenilmez kılan ve başarılarının yegane unsurunu güçlü bir orduyla anlatmak, sanırım insafsızlık olur. Hatta, onun bilgeliğine de gölge düşürür. Çağının tanığı olan bir Devlet adamını filozof kılan ana kaynak, düşünceler silsilesi etrafında kurduğu gerçek yaşamlar birliğidir aslında.

Sevgili okurlar, "Ülkeleri liderler kurar yönetir, lakin orda yeni bir dünya kurmak sanatçılara düşer." Bu minvalde bir İMPARATORLUK gerçeğini hayata geçiren Marcus Aurelius´un, SENATO´nun yetkilerini direkt halktan almalarını sağlamanın yanı sıra, ülkesinin dört bir yanından getirerek oluşturduğu" bilgeler meclisinin" de başarısında büyük payı vardır.

Düşünürlerin, yazarların, kanaat insanlarının, sanatçıların bir devlet adamını besleyen, büyüten irfani akışına, ustaca devlet rengini katan Büyük İMPARATOR, öte yüzyıllarda onu karşılayan bizlere de örnek oluşturmaktadır...

Belki de kadim medeniyetler, gerek Doğu da olsun gerek Batı da olsun, aynı damar üzerinde ortak ahlak kaygılarıyla öne çıkmışlardır. Bir varoluş mantığı rüknü olan teslimiyet bilgeliği, bağnazlığa sapmadan, sığ açmazları da bertaraf ederek kendi yolunu açmıştır. 

***

Bu tarafa doğru biraz yaklaştığımızda ise, Büyük Roma İmparatoru´nun özdeki varlığının bir benzerini, Doğu Medeniyetindeki izdüşümlerini de görebiliriz. ARABİ´nin veya GAZALİ´nin perdeleri aralayan  bilim ve medeniyet birlikteliğini, günümüz algısı ne kadar tartabilir o bilinmez ama, Batıya etkilerini zamanla daha iyi anlamaktayız.

Hatta Doğudan yükselen o ruhu, içselleştirmede bizden iyi gayret gösteren Batı, gelişim evrelerini bir bir kat ederken, kaynağın farkında olmayanların ise tekrara düşe düşe, kendini yenileme evresinin kıyısına bile yaklaşamamaları düşündürücüdür.

Immanuel Kant´ı  hala unutulmaz kılan özgünlük, gerek çağının gerekse daha önceki zamanların medeniyet haritasında yol alarak, kendi öz mayasına renkler katmasıdır.

Ahlakın ve erdemin bir birini bütünleyen derinliğinin sırrına varmanın da ötesinde, eleştirel felsefeyi geliştiren temel duruşunu da yabana atmamak lazım.

İşte burada, skolastik açmazlara hapsolmadan, doğu olsun batı olsun ortak ideallerin temelinde, özgün düşüncelerin harmanlanması yatmaktadır?

***

Tarih süzgeci bize nice kırıntılar aktarırken, bu kırıntıları yeniden inşa etme uğraşını da müntesiplerine bir görev olarak vermektedir.

Bu süzgeçten geçen nice varlık mantığına, SİVAS´ı da dahil etmeyi çok isterdim.

Bu şehrin, yorumlamasını yapmaya kalktığımızda, ALTI DEVLET KURAN bir irfani derinliğin varlığı ile karşılaşırız.

Bütün varlar içindeki bu düşünceyi imar eden, ANADOLU´nun mayasını oluşturan yazarlar, düşünürler ve sanatçılardır.

Onların, var olan ruhunu kavi kılan ufukları ile nice medeniyet inşa edilmiş ve çok önemli devlet adamları da, bu medeniyetlere devlet rengini katarak, öte başarıları halklarına yaşatmışlardır.

Düşünürü, yazarı, aydını, filozofu olmayan bir şehre acımak lazım.  Düşünür, aydın, yazar, filozof yetişmesini engelleyen zihniyet tortusunu, kollama sığlıklarına acımak lazım! 

Sevgili okurlar,YALNIZ VE YAZIK ŞEHRİM SİVAS için, HAYIRLI OLAN bu değildir...

Bu şehir için doğru olan, kendini yetiştirmiş, kendini geliştirmiş insanların, yarınlara yönelik düşsel fikirlerinin, gelecek yüz yılı gören ufuklarının devlet rengine bürünmesidir.

Kim bilir, belki de bir gün biz de SİVAS´ta, Immanuel Kant´ın "Dast ıst gut? (Hayırlısı Budur)"son sözünün varlığının felsefesini hayata geçirebiliriz! 

Kim bilir!..



Anahtar Kelimeler: Dast