Tarih: 16.04.2020 18:49

"DEVLETİN DİNİ ADALETTİR"

Facebook Twitter Linked-in

Sivas Meydanı ve civarında yani bir kilometrekarelik bir alanda, tarihi veya yeni yapılmışen az on adet cami mevcut olsa da, birileri bu bölgeye yeni bir cami daha yapmayı kafaya takmış durumda. Öyle görünüyor ki, kim ne derse desin, bu camiyi yapacaklar. Bu uğurda, Numune hastanesini bile gözlerini kırpmadan yıktılar.

Ve sonunda yıkılan halk eğitim merkezi ve Kızılırmak İlkokulunun yerine yeni bircami inşaatına başlanıldı.Daha beş yıl önce yapılan imar revizyon planında,bu bölgede yeni bir camiye ihtiyaç ön görülmemişken, konjonktür tuhaf bir şekilde değişti ve demek ki aniden cami ihtiyacı hasıl oldu!

Bu mesele, bence ihtiyaç mı, değil mi sorusunun ötesinde bir mesele. Özellikle son on yılda hükümetin ısrarla desteklediği, kent meydanlarına veya tepelere görkemli camiler inşa etme akımının bir sonucu olabilir.Tabii ki Sivas´ta, bu akımdan uzak kalamazdı.

Sivas´ta yapımına başlanan cami ile ilgili olarak ciddi yanlışlar yapıldığı kanaatindeyim. Birincisi inşaata başlamasında ki zamanlama hatası, ikincisi Mimarlar Odası dâhil eleştirilerin dikkate alınmaması ve kamuoyunda yeterince istişare edilmeden projenin uygulamaya sokulması ve üçüncüsü de devletin neredeyse doğrudan cami yapımının içinde olması.

Memleket virüs salgınından, ölüm korkusundan, işsizlikten, parasızlıktan kırılırken, sanki bu durum birilerinin umurunda değilmiş gibibir hava oluştu. Elinizi vicdanınıza koyun, hakikaten zamanı mı?

?Mühür kimde ise Süleyman odur?  ya da  ?Ben yaptım oldu? anlayışı ile bir yere gitmek mümkün değil. Yıllardır ülke kaynaklarını taşa toprağa betona gömüp duruyoruz. O camiye birkaç yıl içinde en az 40- 50 milyon lira para harcanacak. Diyoruz ki hem zamanlama yanlış, hem de illa yapacaksanız Kale cami büyüklüğünde güzel bir cami yapın ve kaynakları üretime yönlendirin. Ya da bu zor günlerde vatandaşın bir ihtiyacını karşılayın.

Sivas Mimarlar Odası temsilciliği geçtiğimiz hafta bu konu ile ilgili olarak, oldukça teferruatlı bir değerlendirme raporu yayınladı. Özetle caminin konumunu ve özellikle büyüklüğünü eleştirerek şehir planı açısından yaratacağı olumsuzlukları ifade ettiler ve ayrıca meydandan bakıldığında oluşturacağı görüntüyü de raporlarına eklediler. Raporlarında, camiye karşı olmadıklarını, ancak bu kadar büyük bir caminin uygun olmadığını üstüne basa basa vurguladılar. Bende, o raporun içeriğine aynen katılıyorum.

Ancak karşılarında bir muhatap veya cevap verecek bir merci yok. Ya da var ama ses vermiyorlar. Böyle bir konuda,  elbette herkes düşüncesini ifade edebilir ama mimarların düşünceleri ve görüşleri dikkate alınmayacaksa, vay halimize?Bu aşamadan sonra, mimarlar odasının yapabileceği tek şey mahkemeye gitmekve ne pahasına olursa olsun, tarihe bir not düşmektir.

Mimarlar odasının bu çıkışı karşısında, ?ne yani, kilise mi yapsaydık?. Veya ?sen Müslüman değil misin?? Veya ?size rağmen İslam´ın bayrağını dikeceğiz? diyenler bile ortaya çıkabilmektedir. Kardeşim ne mimarlar odası, ne de bu satırların yazarı kesinlikle camiye karşı falan değil. Konuyu asıl mecrasından çıkarıp, farklı yerlere çekmenin bir anlamı yok. Ne var yani? Hiç kimse medenice fikrini ifade edemeyecek mi?

Ayrıca, şehrimizin Sayın Valisinin, cumhur ittifakının Sayın Milletvekillerinin, Sayın Belediye başkanının, sayın esnaf odaları başkanının ve diyanet vakfının buişin içinde olması ne kadar doğrudur? Yüzyıllardır olduğu gibi bu ülkede, zamanı geldiğinde ve ihtiyaç olduğunda zaten cami yapılır.

Devlet yönetiminin emanet edildiği insanların dini, inancı elbette olabilir ama kendi din anlayışları ile devletin anayasal yapısının birbirine karıştırılması da doğru değildir.

Çünkü ?DEVLETİN DİNİ ADALETTİR, HUKUKTUR.?

Tacettin KEPENEK




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —