Efendimle Dört Mevsim

Efendimle Dört Mevsim

4 ŞUBAT 2001 tarihinde, yerli ve milli duruşu nedeniyle AVUSTRALYA´da bir kaza süsü verilmiş suikast ile şehid edilen, ilim adamı Prof. Dr. Mahmud Esad COŞAN Hocaefendi, şehid edilişinin 18.sene-i devriyesinde rahmetle anılıyor.

Efendimle Dört Mevsim

Bir ikindi bahardı
Avlusunda şadırvan,
Orta yerinde şehrin,
Bir başka diyar vardı.
Pembe çiçekler giymiş,
Dingin, bilge bir ağaç,
Altında öbek öbek,
Çok şeylere erişmiş;
Kaç bahtiyar vardı.
Bir ikindi bahardı.

Bir ikindi pazardı.
Avlusu şadırvanlı aşk ocağında,
Tek gerçeğe götüren
Kutlu bir yoldaş vardı.
Sırların kucağında,
Nice bin sırdaş vardı.
Avlusu şadırvanlı aşk ocağında,
Yüzlerce, yol almış yüz arasında,
Bir yetim yüreğin kuytularında,
Tatlı bir telaş vardı.

Bir ikindi bahardı.
Avlusu şadırvanlı aşk ocağında,
Dudakları değdiğinde eline,
Bir yetimin gönlüne
Işıyan, bir mücevher taş vardı.
İç hicretin fecrinde,
Sevr mirası bir bakışla tutuşan,
Bir toy kalbi kuşatmış,
İnce bir ateş vardı.

Bir ikindi bahardı.
Anlatabilmek zordu.
Bir yetimin gönlüne,
Bir sultan otağ kurdu.
Zaman mekan hep nurdu.
Hay huyun hengamesi,
Dua dua duruldu.
Kervan menzile vardı.
Bir ikindi bahardı.

Güller açtı gönlüne.
Laleler ve sümbüller;
Şelaleler çağladı.
Bir buse temasıyla,
Kutlu bir sultan eli,
Bir yetim yüreğini,
Bin kemende bağladı.
Bir ikindi bahardı.


Günler hepten bahardı.
Duhalar, evvabinler,
Evratlar ve yasinler,
Hatmelerle taçlanan,
İşrak vakitleri vardı.
Otağlı kalp sıkılsa,
Safi sevda sızardı.
Günlerden hep bahardı.

*
Yıllar akıp gitmişti.
Giresun´da camide,
Hasret vuslata dönmüş,
Kürsüde sultan vardı.
Bir güz günü akşamdı.
Dışarda yağmur vardı.
Kalbi otağlı gencin,
Aşkında kusur vardı.
Günlerce yol gözlemiş,
Evi gülle bezemiş,
Herhal layık değil ki,
Sultan teşrif etmemiş.
Gönlünde güz rüzgarı,
Yağmur içine yağdı.
Bir güz vakit sabahtı
Sultan dudaklarından
Hece hece teselli,
Hece hece bal aktı,
?Üzmüşlerdi bu gece?
Tekrar geleceklerdi.
Teşrif edeceklerdi?
Kalbi otağlı gencin,
Yağmur yüzüne yağdı.

*
Bir kış günü pazardı.
Vakit işraka yakın,
Hava biraz ayazdı.
Binler kilometreden,
Bir kara haber sızdı.
Otağlı kalbi vuran,
Acı anlatılmazdı .
Haber doğru olamaz,
Haber inanılmazdı.
Her şey hercü merc oldu.
Her bir şey dura yazdı.
Milyon otağlı kalbin,
Gönüllerinde tipi,
Kar içlerine yağdı.
Milyon kalbi otağlı,
Kederden dona yazdı.
Bir kış pazar ayazdı.

Oysa düşler başkaydı;
Otağlı kalp bahardan
Sümbüller devşirecek,
Cennet kokan sohbetler,
Yıl be yıl sürecekti.,
Ve bir gün kutlu sultan,
Çıkıp geleceklerdi
Evde ondan yadigar,
Pırlanta hatıralar;
Deli divane, şaşkın,
Güz akşamı aşkına
Güle döneceklerdi.

Hiç olmazsa her yazda,
Mahşervârî bir tarzda,
Hemhal olup niyazda,
Özlemler dinecekti.
Beyazlara bürünmüş
Kalbi karalı biri,
Has kulların diyarı,
Haremin hürmetine,
Rahmet dilenecekti.
Geçip asude günler
Bir yudumluk vuslatla
Yurduna dönecekti.
**
Bir kış Pazar geceydi
Gelin demişti sultan;
Aşığa ölüm olmaz,
Ölüm göstermeceydi.
Yol uzak, bin bir engel,
Erişmek bilmeceydi.
Kavuşumu düşleyen,
Birkaç gönlü yanığa,
Vuslatın randevusu,
Çarşambaya Sydney´di
Bir kış Pazar geceydi.
**
Yedi Şubat Sydney´de
Gün Çarşamba ve yazdı.
Islak, boğuktu hava,
Hüzün yüklenmiş her yer;
İçlerini dökseler,
Su olsa kaldırımlar,
Kim ağlar bilinmezdi.
Sydney´de mevsim yazdı.
Çevre yeşil mi yeşil,
Bir kalbi otağlının
Yüreği bembeyazdı.
Dışarda tatlı meltem,
İçindeki ayazdı.
Tarifi zor mekanda,
Bir avuç naçar vardı.
Yanaklar billur damla,
Ruhlarda boran vardı.
Bilinmez hangisinde
Yel vurmuş sel götürmüş,
Hangi gülistan vardı.
O ilk mistik peronda,
Mermerden tahta binmiş,
Kar beyazlar giyinmiş,
Kutlu bir sultan vardı.
Dönülmez yolculukta,
Arkasında bendeler,
Arkasında yetimler,
Biçare bakakalmış.
Kimler kimler ufukta,
Kimlerle kanatlanmış...
Nurdan kaftan kuşanmış,
Gelmiş yenmiş ve gitmiş,
Sultana dünya dardı.
Bir yaz günü ayazdı.
**
Gün Çarşamba Sydney´de,
Bir yetim yüreğinde,
Mahzun bir otağ vardı.
Hasret hasret tutuşmuş,
Sönmez bir çerağ vardı.
Hep el öpmüş dudaklar,
Son gayretle davranıp,
Mübarek alna vardı.
Bir veda busesiyle;
Öteler ötesinde,
Bir cennet bahçesinde,
Bir güzün yarım kalmış,
Konukluk sözü aldı.
O mübarek alında;
Bir bahar busesiyle tutuşmuş bir sevdanın,
Dudaklarda yıllanmış, mührünün izi kaldı.
Sanki vakit ikindi;
Sanki mevsim bahardı.
Bahtiyar dudaklarda,
Yılların ve o anın,
Silinmez izi kaldı.
Sanki vakit ikindi;
Sanki mevsim bahardı.

                                   Mustafa Kösem



Anahtar Kelimeler: Efendimle Dört Mevsim