Ekonomik Darboğaza Çare Üretemiyorlar

Ekonomik Darboğaza Çare Üretemiyorlar

Sivas´ın ekonomi, ticaret ve yönetimi ellerinde olan Belediye Başkanı Sami AYDIN ve STSO Başkanı Osman YILDIRIM´ın her fırsatta, ?iş var çalışan yok? diye serzenişte bulunmaları tepki çekiyor. Açlık sınırının altında olan asgari ücretle insanların nasıl g

 

Ekonomik kalkınmaları gayet yerinde olan STSO Başkanı Osman YILDIRIM ile Belediye Başkanı Sami AYDIN´ın, her fırsatta çalışacak insan bulunmuyor diye açıklamalar yapmaları tepki çekiyor. Organize sanayi veya diğer alanlarda işçi ihtiyacı olduğunu belirten şehrin meşhur ikilisi, buralarda asgari ücretle insanların nasıl yaşama tutunmaları gerektiğini de açıklamaları bekleniyor.

Biri Oda Başkanı, diğer Belediye Başkanı olan şehrimiz yöneticilerinin, ev ve arsa fiyatlarını da iyi bildikleri biliniyor.

İnsanların asgari ücretle geçinebilmeleri için kendilerinin de ev fiyatlarını 150 ve 200 bine çekerek Sivas için fedakarlık yapmaları bekleniyor.

950 liraya çalışan bir işçinin nasıl ev alacağı hakkında bir malumatlarının olup olmadığı merak edilirken, 400 bin liraya ev satılan bir şehirde, nasıl yaşam kurulacağı sorgulanıyor.

Ucuz arsa üretip her kesimin ev sahibi olmasına fırsat ayarlaması gereken Belediye´nin, neden böyle bir çalışma yapmadığı ise şehirde merak edilen konuların başında geliyor.

Sivas´ta konuşulan bir diğer konu ise şaşkınlık oluşturacak mahiyette. Şehrin önde gelen pek çok insanının, inşaat işi ile uğraştığı ve ucuz arsa ve ucuz konut üretiminin onların işine gelmeyeceği iddia edilmekte.



1 Milyon diyor
22.07.2015 20:59:58
Sami Bey 1 Milyonada ev olmalı, isteyen almalı diyor. Ne diyelim alana hayırlı olsun.

Adem YAVUZ
22.07.2015 22:15:47
Eskiden putlar helvadan yapılırdı. O put kutsanırdı. Put´a kurbanlar verilirdi. Şimdiki putlar ise betondan imal edilen apartmanlar. Bu yapılar öylesine kutsanıp yüceltiliyor ki. Bu putlara verilen kurbanlar ise insanlar, insanların ömürleri. Her bir puta sahip olabilmenin bedeli neredeyse tam bir ömür. Bir İnsanın ömür boyu kazandıkları ancak bir put (apartman dairesi) ediyor lakin kimse farkında değil. Bu arada bu işte rantçılarda eski zamanların din tacirleri konumunda. Helvadan putlar bir süre sonra yenirdi. Sonra yenisi yapılırdı. Şimdi putların yenme zamanı.

Ahmet
23.07.2015 10:50:16
UCUZ ARSA ÜRETİP HERKESİN KONUT SAHİBİ OLMASINI SAĞLAMAK ÇOK DOĞRU.400.000´ede konut olson ancak 100.000´E YA DA DAHA UCUZA.ANCAK BU UCUZ ARSA OLUŞTURMAKLA OLUR.BUDA ELBETTE İŞİ MÜTEAHHİTLİK OLAN YÖNETİCİLERİN İŞİNE GELMİYOR HERALDE.BUNU DA SİVAS HALKI DÜŞÜNSÜN SEÇTİĞİ YÖNETİCİLERLE.ANLAŞILAN BU FİYATLARDAN ASGARİ ÜCRETLİLER MEMNUN.

Sefilix
23.07.2015 23:04:00
Vallahi hiç şikayet etmeyecek Sivaslı. Memnundu ki yeniden seçti. Sadece belediye otobüs işletmesinde ki yeteniksizlik bile yeniden seçilmemesini gerektirirken en çok oyu da bu çileyi çekenler verdi. Yapacak bir şey yok. Dünün mücahitleri bugünün müteahhidi oldu. İlber Ortaylı´nın güzel bir lafı var Türkiye de şehirlerde kasabalılık hakim diye. 2 farklı gazetede (Cumhuriyet ve Hürriyet) verdiği röportajlardan alıntı yapalım da okuyan belki anlayanlar olur. - Geçenlerde "Öyle her yerde üniversite kurulmaz" demiştiniz. Bu nedenle mi? Her yere fakülte kuruyorlar, here yere üniversite zaten kurulmaz. Çünkü Türkiye´de merkezin dışındaki kurumların kendi başına ne hükmü ne şahsiyeti ne de bir gelişme trendi vardır. Biz İngiltere´nin ya da Almanya´nın küçük kasabaları gibi değiliz. Bunlar bizde hakikaten merkezin çok dışındadırlar. Böyle yerde üniversite olmaz. Olunca zararlı oluyor, faydalı olmuyor. Çok önemli bir şey. Gençlerinizi iyi yerde yetiştirmiyorsunuz. Bu kasabada yetişen insanın zihniyeti de ona göre oluyor. Bu yırtılmaz mı; yırtılır, bunu değiştiren vardır. Ama kural umumiyetle maalesef böyledir. - Kasabalılıktan kastınız tam olarak nedir? Doğru düzgün tarım faaliyetlerinde bulunmayan, üretimi durmuş yer. Mesela Evliya Çelebi´nin tarif ettiği onlarca zanaat, usta, çırak, kalfa bulunmayan, bir üretim merkezi olmayan, çevresiyle bu anlamda üretim ilişkisini düzenleyemeyen yer demek. Boş yerde dedikodu da olur. Buranın insanı hiçbir biçimde üretimin içinde değildir. Mesela köylü yarın havanın nasıl olacağını bilir, iklimi tanır, çünkü öyle çalışır. Bunlar bu işleri bilmezler. - Siyasetteki kasabalılık nedir? O çevreden çıkan adamın politikacılığı da o kadar oluyor. Çevre endişesi yok mesela. Bak! (Eliyle sokağı işaret ediyor. Sol tarafı kaldırımda sağ tarafı yolda, trafiği kilitleyen sokaktaki kargo minibüsünü gösteriyor) Ufacık bir malzemeyi taşımak için koca minibüs, efendim trafik tıkanmış, sonra her yerde, kaldırımda minibüs...... - Eskiden Bu Topraklarda Kasabalar nasıldı? İlber Ortaylı: Evliya Çelebi Hazretleri´nin 17. asırda tarif ettiği muhteşem kasabalar vardır. karaman mesela... Safranbolu mesela... Küçük kasabalar... Oraları anlatır Evliya Çelebi... Çarşıda keçe dövücüleri olan, bedestenlerinde başka ürünler olan kasabalar. Falanca kasabada dövülen helvanın lezzetine doyum olmaz de mesela... Böyle renkli bir manzara... - Ne oldu Kasabalar? İlber Ortaylı: Maalesef üç asırdır Evliya Çelebi´nin anlattığı kasabalar yok. Göçlerle, dış kapital girişiyle, köylülüğün erimesi nedeniyle, iyi organizasyonun olmaması nedeniyle Türk kasabası geriledi. Bugün Türk kasabasının üretimi fevkalede düşüktür, yaratıcılığı azalmıştır. Memur olmayı düşünen bir kasabalı var. İyi nalbant olayım, iyi marangoz olayım diyen yok. Lise açıyorlar kasabaya, hatta fakülte açıyorlar ve memur olmak istiyorlar. Üretmeyen, üretimin olmadığı bu yerlerde siyasi partiler de cılız kalır, siyasi fikir ve retorik de düşük olur. Bu kaçınılmaz bir şeydir. Oysa yapılması gereken şudur: Kasabada işe yarar bir üretimin ortaya çıkması... Yetenekli çocukların da merkeze üniversitelere gönderilmesi... - Kasabalar bu hale geldi... Peki bu yeni kasabalar, bir kasabalılık halini de getirdi mi? İlber Ortalı: Tabii ki... Türkiye´de kasabalılık egemendir bugün... Bizde büyük şehirlerin varoşlarında köylülük var sanılıyor. hayır efendim... Büyük şehirlerin varoşlarında egemen olan kasabalılıktır. - Yani büyük şehirlerin varoşlarında köylülük değil kasabalılık hakim İlber Ortaylı: Evet... Üretmeyi unutmuş, endüstriyel merkezde de üretim kapasitesi düşmüş, özgün sanatları yerine getirimeyecek çoğunlukta insanlar bunlar. Dolayısıyla bizim büyüyen şehirlerimizde de kasabalılık durumu var. Elektriği, suyu, verimli, toprağı olan yerleri bırakıp şehirlere geliyorlar. - O zaman Türkiye köylüleşiyor demek yerine Türkiye kasabalılaşıyor demek gerekir. İlber Ortaylı: Evet... Çünkü köyde bir üretim kapasitesi vardır, bunlarda yok. Köyün tabiatla mücadele kapasitesi vardır, bunlarda yok. Siz sanıyor musunuz ki varoşları dolduran insanlar, köylüler gibi havayı, suyu, toprağı tanıyor?...... İşte budur yani şehrinizi kasabalı kültüre emenet ederseniz sonuç bu oluyor