Dünya modern üretim tarzında şekillenip yol alırken,SİVAS gerisin geriye doğru zihinsel zindana sürükleniyor. Köylerden şehre taşınanların ya belli mahallelerde, ya da bir dernek etrafında toparlandıkları görülürken, zihniyet olarak da hala köyü yaşamaları şiddetle eleştiriliyor.
ŞEHİR merkezinde kurulan köy derneklerinde, dedikodu, çekememezlik çamurunda boğulan nice insanın, üstüne üstlük bir de ?yörecilik? zavallılığı ve cehaletinden kurtulamamaları ibretle takip ediliyor.
Duyarlı insanlar, herkesin elbette bir köyü ve kasabasının olmasının doğal olduğu, lakin bunu her şeyin önüne getirme cehaletlinin artık son bulması gerektiği görüşlerini dile getiriyorlar.
Şehir yönetimi ve işleyişinde yörecilik sığlığı yerine, ehliyet ve liyakat üzre bir anlayışı geliştirmediğimiz sürece, köy düşüncesinin daha nice yıllar süreceği öngörülüyor.