Türkiye coğrafyasını incelerken dikkatimi çeken halk ozanlarının Türkiye genelindeki yeri bölgesi oldu. İç Anadolu ve güneydoğu bölgesi dikkat çekiyor. Bu bölgelerin tarihi çok eskilere dayanıyor. Tarih kokan eski medeniyetlerin izlerini bu gölgelerde görürüz. Bağrı yanık halk ozanlarımızın dertli aşk hikâyeleri buralarda filizlenmiştir.
Halk edebiyatımızın temel taşlarını halk türkülerini ve ezgilerini buralarda görürüz. ozanlarımız halk edebiyatımızda layık oldukları yerlerini almışlar ve bu faniden göçmüşler. Eserleri yaşamaktadır ,yaşayacaktır.
Sivas iç Anadolu bölgesinde olduğu için bir çok halk ozanlarının yetişmesinde öncülük etmiş geçmişteki kültürümüzü günümüze kadar getirmişler. Yanık türkülerini içten duygusal ezgilerini Aşk serenatları kültürümüze çok katkı sağlamış Sivas akla gelince veya konumuz Sivas olunca mutlak ilk akla gelen "Sivas tan çok ozan çıkar" halk şairi çıkar sözü dilimizden dökülür.
Sivas kendi yetiştirdiği şairlerin dışında farklı bölgelerden gelen halk ozanlarımıza da ev sahipliği yapmıştır. Onları ağırlamış bağrına basmış kendi sevecen ruh ve misafir perverliklerini onlara aşılamış dertlerini dinlemiş onlarla dert ortağı olmuş.
Erzurumlu Âşık Emrah ta işte onlarda biridir. Anadoluyu karış karış gezerek kendi özelliklerine uygun bir mekan yeri arar.
Her gittiği yerde "Buranın güzeli gönül eğlemez ...Gönül eğleyecek yere gidelim " sözünden yola çıkarak her gittiği yerde güzel arar. Sevecen insanlar gönül bağlayacak güzeller arar Zaman sonrasında yolu Sivas´a düşer.
Sivas ta birkaç gün kaldıktan sonra buranın halkına ısınır. iltifat rağbet , yakınlık görür burada kalmaya karar verir. Bura da da gönlüne göre bir güzel arayacaktır. Aşıkın gönlü bir deryadır her güzele yeri mekanı vardır. O yıllardaki yüz yaşına basan öğretmen Abdi kalfanın Emrahla içki arkadaşlığı etmiş ihtiyarlardan vaktiyle işitip anlattığına göre Aşık Emrah postunu bengilerde Saatcıoğlu nun hanesine serip sazını da şehrin merkezinde bulunan Havuzlu Kahvesine asıyor. Burada başlıyor çalıp söylemeye Sivaslılar tarafından sevilip sayılıyor. Halk başına toplanıp duygu dolu ezgilerini dınliyor. Aşıkın türküleri dilden dile gezip dolaşıyor. Havuzlu kahvenin müşterisi de dolup taşıyor. Aşıkın türküleri Sivas ta bir sevgi seli oluyor.
Aşık Sivas ı karış karış gezerken bir gün Aliağa Caminın önünden geçerken tesadüfi gönlünü bir güzele kaptırıyor. "Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca? sözünden yola çıkarak Mahi adında dul bir kadın aşıkın kalbinde derin yaralar açıyor. Aşığı bir dert alıyor Ateş bacayı sarıyor. Aşık bu kadınla evlenmek ister. Fakat Mahinin gönlünde eski kocası yatmaktadır. Kadın evlenmek istemez. Aşığın aşkı alevleniyor sabrı taşıyor. Kimi aracı koydu ise olmuyor.
Aşıklar her güzelden bir gül koparmak isterler onların gönlü bir derya dır. Her güzele gönlünde bir taht kurarlar. "Her güzele gönül verme ...ya sevilir ya sevilmez". ..
Böyle alevli bir aşk Sivas ta duyulur ve dillere destan olur bu olay Sivas ın saygın sözü geçen ,ailelerinden Hacıali beylere intikal edilir. Hacı Ali beyin tavassutu ve araya girmesiyle Aşık Emrah muradına erer Mahi ile evlendirilir. Dünyalar onun olur huzurlu ve mutlu bir yaşamdan sonra buradan da ayrılarak terki diyar eder Tokat a gelir burada da kalmayarak Niksar´a gelir yaşlı bir kadınla evlenir ....1271 ..(1860) Hayatı burada son bulur.
Kaynakca : Erzurumlu Aşık Emrah Türk ansk cılt 15 .s 182