"ETİYOPYA KRALININ Gözleri"

...

“ETİYOPYA Kralının Gözleri”

“Etiyopya Kralının Gözleri´ni okurken Dostoyevski´nin bir sözü geldi aklıma: “Hepimiz Gogol´un Palto´sundan çıktık”.

Beni böyle birden bire ünlü Rus yazarının “Palto” adlı eserine götüren ne oldu biliyor musunuz? Mustafa BALEL´in “Etiyopya Kralının Gözleri” isimli kitabında, ilmek ilmek işlediği sıradan insanların iç dünyaları.

Gogol “Palto”sunda dişinden tırnağından ayırarak biriktirdiği paralarla aldığı paltosu çalınan Akaki AKAKİYEVİÇ´i işlemişti. Bin bir umutla yardım istediği bir devlet adamından da azar işitince, büyük bir düş kırıklığı yaşayan adamcağız, üzüntüsünden dert sahibi olarak olaydan kısa bir süre sonraki ölümüyle, nasıl ki insanın yüreğine buzdan bir kılıç gibi saplanıyorsa “Etiyopya Kralının Gözleri”nde de aynı duyarlılığı yaşamamak elde değil.

**

Her öyküde Akaki AKAKİYEVİÇ´ler dikiliveriyor karşınıza. Kitaba adını veren öyküde damarına basılan küçük bir çocuğun isyanı ile koca bir kralın gümbür gümbür yıkılışının anlatıldığı “Etiyopya Kralının Gözleri” işte oluşturduğu bu etkileyici yanı beni bu yazıyı kaleme almaya itti.

Bir edebiyat devi Gogol ile bizden bir yazar olan Mustafa BALEL arasında bir köprü kurmadan edemedim.

Aynı insan sıcaklığı, aynı duyarlılık, bireyden hareketle toplumu çözümlemedeki aynı başarı.

Sıradan insanların yaşamından kesitlerle, bitmez tükenmez bir serüven lezzeti sunan Mustafa BALEL´in “Etiyopya Kralının Gözleri´nde”, bir konakta geçen belki de sıradan, ancak kendi hayatlarının başrolünde sufle almadan oynayan insanların, kare kare alınlarının çentiklerinde okunan hikâyelerini görmekteyiz.

Var olan ötenin, kendi hayal hanelerinde Zümrüdüanka misali ulaşılmaz olan bir yarını arama amacıyla, kendi yaşamının başrolünü oynayan kahramanlar, iç içe geçmiş karakter çözümlemeleri ile, aslında bir birinin aynası niteliğinde.

Yazarın bu aynayı okuyucuya ustaca tutarken, nice hayal kırıklığından kırılan aynanın, yeni bir umutla onarılması konusunda da, üstün bir yetenek sergilediği görülmektedir.

Mustafa BALEL, Sivaslı bir yazar. Eserleri beğeni toplayan, ünü ülke sınırlarını aşmış velut bir aydın.Öykünün söz bayrağı adeta.

“Etiyopya Kralının Gözleri” isimli kitabı, yüreğe dokunan insan sıcaklığı ile hemhal bir motifler serisi adeta. Bahçe içindeki bir Sivas konağında, unutulmuş değerleri anlatıyor bize. Bir Kurban Bayramı arifesinde, ellerine kına yakan çocukların, sabahleyin bayramı karşılamak için yaşadıkları heyecanı, bir fotoğraf karesi benzeri donduruyor adeta.

Ve Sivas´ta yaşamının geçtiği en renkli mahalleler: Kaleardı, Gökmedrese, Nalbantlarbaşı, Sularbaşı,Güdükminare, Çayırağazı…

Zamanla içi boşalan şehrin, geçmiş zaman bulmacalarını kitapta ustaca görmek mümkün.

Çevremizde hatta evlerimizdeki Etiyopya krallarının yanı sıra, kışın kuzine sobalarında patlatılan kestanelerin, közlenen patateslerin, ayvaların bir şehre yaşam veren anılarını da “Etiyopya Kralının Gözleri´nde” olanca çıplaklığı ile görmek mümkün.

**

Bir yazarın kendi söz varlığımızın, en kıymetli hazinesi olduğu gerçeğini yabana atmaması ne kadar da önemli. Hele bunu da her ortamda dillendirmesi. Sanırım Mustafa BALEL´i evrensel kılan da bu işte. Geçmişin güzelliklerini, çağın geldiği gelişmelerle harmanlayarak okuru kendi yüreğine çağırıyor BALEL.

Yüreğe dönmeyi unuttuğumuz, bunun sonucu olarak da, bir birimize yabancılaştığımız şu günlerde, buna o kadar çok ihtiyacımız var ki!

Sahi, yüreğe dönmeyi öğütleyen kaç yazar kaldı ki günümüzde?



Anahtar Kelimeler: "ETİYOPYA KRALININ Gözleri"