Tarih: 01.06.2025 19:34

GAZ LAMBASI

Facebook Twitter Linked-in

GAZ LAMBASI

Altınyayla Başören köyünde bir hayat öyküsü

ilkokulda öğrenciydim yaz tatilini büyük bir sevinçle kuzu çobanlığına devam ettim. Tüm dünyam kuzularımda.ufkum;köyüm,birkaç komşu köy ve gökyüzüyle sınırlıydı. Kümes hayvanları, atlar,inekler,kuşlar,otlar,böcekler, kelebekler, köpekler, ağaçlar,ekinler ve kuzuların dilinden çok iyi anladım. Çünkü başka bir şey bilmiyordum . O yaz dayımlara gittim dayımın oğlu ortaokula başlayacakmış. Bunu duyunca bende okuma hevesi oluştu. Şehrin yaşantıları başka köylerden gelecek olan çocukları merak ediyordum . o sıra da Almanya da yaşayan amcam aziz çetinden mektup geldi yiğenim seni Almanya ya getireceğim çok sevindim dünyalar benim oldu bitaraftan çobanlığını yaptım kuzular bi taraftan Avrupa hayatı bitaraftan okul kafam iyice karışmıştı en nihayetinde Avrupa’ya gitme hayalim ağır bastı. Köyde gaz lambasının ışığında yüzüstü yere uzanıp Sarı yapraklı deftere ödevlerimi yapmaya çalışan ben, en çok da akşamları sadece bir düğmeye basarak yanan ampulün ışığında çalışmanın nasıl olacağını merak ediyordum.zeki amcam köyde ilk televizyonu olan kişi idi amcalamlara gidip televizyon seyretmek ihtimalimizin olduğunu duyunca "Ben okumak istiyorum" diye tutturdum. "Bir tarafta da kuzuları güdecek kimse kalmıyor " diye merak ettim . Babam Süleyman çetin her zamanki gibi "Bakarız" dedi . En çok anam zekiye çetin çok sevindi . Ömrü cefa ile geçmiş anam çok talihsiz bir kadındı. Çünkü kaynanaların zalim olduğu bir dönemde gelin olmuş. Şimdi gelinlerin zalim olduğu dönemde de kaynana olan anam ilkokul üç'e kadar okumuş .on altı yaşında alıp babama vermişler. Sekiz kardeşin 4'cüsü olan babamla evlenince büyüklere hizmet etmiş hiç sesini çıkarmadan gelen ezmiş giden emir etmiş annem de kuzu gibi itaat etmiş.

-Şehri çok merak ediyordum .

Altıncı sınıfa başladığım ilk günü hiç unutmuyorum dizleri ve arkası yamalı pantolonum çamur bulaşmış ayakkabılarım, kırışık gömleklerim ve inek kokan ceketimle sıraya geçtim sıradakiler gülmeye başlayınca bende güldüm. Tam o sırada bir öğretmen azarlayıcı bir sesle "uzat oğlum kolları..!" Dedi . Korktum.

-"ahır mı lan burası? Geç sıraya! " diye bağırınca çok şaşırdım. Çünkü ben gerçekten. Köydeki ahırı temizleyip gelmiştim. "aaa nerden anladı ya ? " diye hayretle baktım

-sıradaki arkadaşlarımın neden güldüklerini o gün anlamamıştım. Sonradan bir arkadaşım söyledi bana gülüyorlarmış; lastik ayakkabılarım, yamalı pantolonuma , ahır kokan ceketime...

-bir kere daha çok utanmıştım .

-o zamanlar hocalarımızdan korkardık.çünkü öğretmenlerimiz "biz hocaları görünce sokağımızı değiştirir, onlardan kaçırdık. Neden diye sorarsanız saygıdan." Derlerdi . Şimdi düşünüyorum da korkudan kaçıyorlardı her halde .

-Bir gün bir öğretmenim beni tahtaya kaldırdı bir soru sordu . Bilemedim . Yanıma geldi.kulaklarımı. parmaklarıyla büküp başımı sağa-sola çevirdi. Alaycı bir bakışla güldü. Bir de şaplak attı ve tahtanın önünde tek ayaküstünde dikti!

Arkadaşlarımın acıyan bakışları karşısında bir kere daha utandım

-Bazı öğretmenlerimiz bir kişiye kızıp tüm sınıfı sıra dayağından geçirirlerdi .

-işte biz böyle şartlarda eğitim gördük…

-Okuyorsanız aydınlıkta ,okumuyorsanız zifir karanlıktasınız !

Kültür ve Tabiat Varlıkları Ar-Ge Yazar Gültekin ÇETİN




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —