GÖKPINAR´a Doğru Ağır Zaman

GÖKPINAR´a Doğru Ağır Zaman

Deliler, anormaller, sıra dışı olanlar, aşkı ve ideali koyunlarında emzirenler, hiç var olmayacak bir dünya için savaşanlar, şehrin yapay maskeli suretinden usananlar, başı boş kalabalıkların, çıkar ilişkilerinden bıkanlar, yüreklerinde aya bulanmış zaraf

 

GÖKPINAR´a DOĞRU AĞIR ZAMAN

Ağır bir zaman? Hayatın çentikli anı, kayda değer bir zamanı dillendirmeye namzet bir huzur ile, içine doğru kıvrılan bir nehir gibi ilerliyor yavaş yavaş? Öte dağlar ve öte diyarların, kendi kendileri ile söyleşmeleri belki de çoğu şeyi anlamlı kılan? Kayda değer bir zaman, ağır ağır ilerliyor Gökpınar´a doğru?

 

Ulaş TECER DAĞI

30 Ağustos 2015 Pazar

Sivas´tan sonra ilk göze çarpan güzellikler abidesi. Ulaş´ın hemen yanı başında, başını mağrur bir kartal gibi gökle bütünleyen Tecer Dağı,   beni tarifsiz sükûnetler girdabına atıyor. Tecer Dağı, karşısında kendisi gibi arzı endam eden Kulmaç Dağları ile asırlardır söyleşiyor adeta.

Göllerinde turnaların konakladığı, tenha yamaçlarında ahlat ağaçların bir biri peşine kök saldığı Tecer Dağı...

Dağların en asudesi Tecer Dağı. Kerem´in Aslı Hanı´ aramak için gelip bir müddet Tecer Değirmenlerinde çalıştığı rivayet edilen Tecer Dağı. Kerem´in Aslı´yı sorup, ondan Aslı´nın sırrını öğrendiği Tecer Dağı?

Tecer´i görünce, yıllara yayılan ve eskimeyen yanık, kekremsi bir ezgi aniden takılıyor dimağıma. Kerem´in Aslı Han´ı arayıp sorduğu türkü:

 

?Hey ağalar hangi derde yanayım

Yitirdim aslımı gören olmadı

Pervaneler gibi yandım tutuştum

Yandım ateşine soran olmadı

 

Atıldım atıldım atılamadım

Kırıldı kantarım tartılamadım

Azrail elinden kurtulamadım

Perişan halimden bilen olmadı

 

Kerem der ben bu elden giderim

Cananın cemalini seyran ederim

Haktan emir geldi buna ne derim

Aslıhan gibi de yanan olmadı?

 

Arabamız ilerliyor ötelere doğru. Öyle bakakalıyor insan koca Tecer Dağı´na. Gölüyle, hikayeleriyle, ahlat ağaçları ile öylece bırakıp Yağdonduran´a doğru ilerliyor ağır zaman içindeki en ağır zaman?

 

YAĞDONDURAN

30 Ağustos 2015 Pazar

Asi rüzgârlarların otağı Yağdonduran.  Buz gibi suyu ve keskin esen rüzgârı ile karşılıyor bizi. Zamana meydan okuyan bir durak. Gelenin geçenin serin sularından içtiği, bir müddet ip gibi dizili Kulmaç Dağlarına baktığı Yağdonduran. Ötelere uzayan Kulmaç Dağları, birden Şarkışla´ya doğru uzatıyor, hayaller içindeki hayallerimi?

Gökle hemhal dağlar, uçsuz bucaksız ovalar vadiler?Sesi sükuneti bölen dağ kuşları..

 

Halep Köprüsü

30 Ağustos 2015 Pazar

Ötelerde serpilmiş köyler, ıssız bir bozkır şiirini anımsatıyorlar insana. Ip ıssız bir şiir. Ağız dil vermeyen yarenlikler sanki? Kerpiç evler, tek tük insanlar, kışa hazır tarlalar?

Dağlarda tepelerde hayatın kaviliğini anımsatan inek sürüleri?

Yolumuz Gürün´e dönüş olan Halep Köprüsü´ne varıyor nihayetinde. Tarihi bir durak. Altınyayla´ya kadar uzanan bir eski yol. Eski zaman seyyahlarının doru atlara binip gitmeden az evvel, revan oldukları güzergâh? İyi insanların, doru atlarla ötelere sökün ettikleri masalsı zamanlar mekânı?

 

GÜRÜN

30 Ağustos 2015 Pazar

Yüz koyun iniyor aracımız. Kıraç dağların ortasında, gümrah ırmakların insanoğluna bahşettiği güzel bir ilçe. Kayısının, elmanın, cevizin ve dutun ana vatanı. Bağın bahçenin içinde sakin insanlar diyarı. Ekmeği gurbette bulan ve yazdan yaza sılanın çekip getirdiği diyarlar. Tohma´nın sükûneti, hışmı, cömertliği, şiirselliği?

Akıp giden dereler, çeşmeler, bahçeler, bağlar? Duttan şiirlerin dizildiği, aylı geceleri kuş seslerinin ördüğü Gürün?

Gürün´ün ılıman iklimi kendini gösteriyor an be an. Sivas´tan ziyade, daha çok DARENDE ile içli dışlı bir ilçe?

 

GÖKPINAR

30 Ağustos 2015 Pazar

Aracımız ilerliyor tepeleri çıkarak. Kıraç tepeler, sonsuz gökyüzü. Sonsuz gökyüzü kıraç tepeler? Yüzü koyun bir serinlik eşliğinde, tepelerin tam ortasında sükunete aşık bir göl karşılıyor bizi. Gökten almış bir renk ile asude bir aşkı dillendiriyor sanki. İnsanoğluna sunulmuş bir Cennet burası. Masmavi berrak bir göl, cömertçe kaynayıp coşarak, etrafına serin bir huzur yayıyor. Rengi olmayan suyun rengini, burada görüyor insan. Gökle söyleşen bir göl burası. Nasıl Tecer Dağı gelin başlı bulutlara aşıksa, bu gölde göğün o asude rengine aşık.

Akıp giden bir bereket şiiri. İnsanın burasını, ölmeden bir görmesi lazım. Serin sularından içip, dünyanın hay huyunu bir kenara bırakarak, sade bir yaşamın gizlerini burada araması lazım.

GÖKPINAR´ı görüp, o mısmıl sularını soluklayan birinin kötülüğü içinden silip atması an meselesi. O gök renkli suya bakıp da, hayattan haz almamak mümkün mü?

 

Suyun Gök Şiiri GÖKPINAR

Fuzuli´nin su kasidesi takılıyor aklıma GÖKPINAR´a bakarken. O muhteşem şiirler şiiri. Belki de diyorum içimden, FUZULİ Gökpınar´ı görse o şiirine daha bir lezzet katardı. Belki bu göl kenarında yazsa idi o eşsiz abideyi, asırlık bir su bilgeliği olan Gökpınar, daha bir güç katardı dizelerine? Fuzuli ve su kasidesi. Su kasidesi ve Gökpınar?

 ?Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su?

 Gölde yüzen ördekler, etrafa sakin bir rayiha salan serin sular, göğün aşağıya sarkıttığı gelin başı bulutlar? İnsan bakmayla doyamıyor GÖKPINAR´a? Belki şairler şiirlerini yazmadan önce buraya bir uğramalılar. Yazarlar öykülerini demlemeden, buranın suyundan bir yudum içmeliler. Ressamlar, hangi rengi kullanayım diye az biraz düşünerek GÖKPINAR´ın rengine demirlemeliler.

Deliler, anormaller, sıra dışı olanlar, aşkı ve ideali koyunlarında emzirenler, hiç var olmayacak bir dünya için savaşanlar, şehrin yapay maskeli suretinden bıkıp usananlar, başı boş kalabalıkların, çıkar ilişkilerinden bıkanlar, yüreklerinde aya bulanmış zarafeti taşıyanlar, mor menekşelerin asudeliğine meftun olanlar, gelip ara ara söyleşmeliler Gökpınar ile?

Belki bir sır verecek sırlar içinde, belki hayatın gizini fısıldayacak, belki ay ile söyleşen iğri iğri yağmurlardan şiirler sunacak anlayana.

                                           Osman ÇELİK



Anahtar Kelimeler: GÖKPINAR Doğru Ağır Zaman