"Görünmeyen Üniversite" Anılıyor

Manevi dünyamızın mimarlarından Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri, ölümünün seney-i devriyesinde dualarla anılıyor.

Manevi dünyamızın mimarlarından M.Zahit KOTKU dualarla anılıyor. Pek çok devlet adamı, yazar, entelektüel yetiştiren ve onları ülkelerine hizmete yönlendiren Mutasavvıf Mehmet Zahit Kotku hazretleri yurdun dört bir yanında dualarla anılıyor.

Adeta bir "görünmeyen üniversite" işlevi gören ve devamlı insanları iyiye güzele yönlendiren Büyük Alim Mehmed Zahid KOTKU (Rh.A.),hala yolu takip edilen bir gönül ışığı olarak sevilmeye devam ediyor.

 

Arkamdan Ağlama

Öldüğüm gün tabutum yürüyünce

Bende bu dünya derdi var sanma.

Bana ağlama, ?yazık, yazık!?, ?vah, vah!? deme

Şeytanın tuzağına düşersen ?vah vah?ın sırası o zamandır.

Yazık yazık asıl o zaman denir.

Cenazemi gördüğün zaman ?elfirak, elfirak!? deme,

Benim buluşmam asıl o zamandır.

Beni mezara koyunca ?elvedâ? demeye kalkışma!

Mezar cennet topluluğunun perdesidir.

Mezar hapis görünür amma,

Aslında canın hapisten kurtuluşudur.

Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret

Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir ki?

Sana batma görünür amma

Aslında o doğmadır, parlamadır.

Yere hangi tohum ekildi de yetişmedi?

Neden insan tohumu için

Bitmeyecek, yetişmeyecek zannına düşüyorsun?

Hangi kova suya salındı da dolu olarak çekilmedi?

Can Yusuf´un kuyuya düşünce niye ağlarsın?

Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç!

Çünkü artık hay-huy´un,

Mekânsızlık âleminin boşluğundadır.

 

MEHMED ZAHİD KOTKU KİMDİR?

Ailesi

Baba ve annesi Kafkasya´dan 1297´de göç eden müslümanlardandır. Dedeleri Kafkasya´da Şirvan´a bağlı eski bir hanlık merkezi olan Nuha´dandır ki burası dağ eteğinde, ipekçilikle meşhur, ahalisi müslüman, hâlen Azerî Türkçesi konuşulan bir yerdir.

Babası İbrahim Efendi Bursa´ya 16 yaşlarında iken gelmiş, Hamzabey Medresesi´nde tahsil görmüş, muhtelif yerlerde imamlık yapmış, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sülalesinden bir Seyyid´dir. 1929´larda 76 yaşlarında iken Bursa ovasındaki İzvat köyünde vefat etmiş ve oraya defnolunmuş, ehl-i tarîk bir kimsedir.

Annesi Sabire Hanım, Mehmed Zahid Efendi üç yaşlarında iken vefat etmiş, Pınarbaşı kabristanına gömülmüştür.

Bu anne ve babadan doğma ağabeyi Ahmed Şakir (1308-1335) subaylık yapmış, Kudüs´te Çanakkale´de bulunmuş, siperlerde hastalanmış ve 28 yaşlarında iken vefat edip Söğütlüçeşme´ye defnolunmuştur. Aynı anneden bir küçük kardeşi daha olmuşsa da çok yaşamamış birkaç aylık iken vefat etmiştir.

Babasının ikinci evliliği yine Dağıstan muhacirlerinden, Fatma Hanım´la olmuştur. Ondan doğma üç kız kardeşi vardır. Bunlardan Pakize Hanım´ın efendisi de, Bursa Ulu Camii imamlarından ve İsmail Hakkı Tekkesi şeyhlerinden merhum Ahmed Efendi kuddise sırruh´dur.

 

Tahsili, Askerliği

Mehmed Zahid Efendi rahmetullâhi aleyh ilk mektebi Oruç Bey İbtidâîsi´nde okudu. Maksem´deki idâdîye devam etti. Sonra Bursa Sanat Mektebi´ne girdi. Bu esnada Birinci Cihan Harbi dolayısıyla 18 yaşlarında askere celb olundu. 14 Nisan 1332´de asker oldu, senelerce askerlik yaptı, çok tehlikeli günler geçirdi, hastalıklar atlattı. Ordunun Suriye´den çekilmesinden sonra, binbir güçlükle İstanbul´a döndü.

10 Temmuz 1335´de Cuma gününden itibaren de 25 K. 30 şubede yazıcı olarak vazifeye devam etti. Kendi hatıra defteri kayıtlarından 1338 Martlarında henüz bu vazifede olduğu görülüyor.

 

Tasavvufî Yetişmesi ve Dinî Hizmetleri

İstanbul´da bulunduğu esnada çeşitli dinî toplantılara, derslere, camilerdeki vaazlara devam etti. Bilhassa Seydişehirli Abdullah Feyzi Efendi´yi çok sevdiği anlaşılıyor. Bu arada 16 Temmuz 1336 Cuma günü, namazı Ayasofya Camii´nde edadan sonra Vilayet önünde bulunan Fatma Sultan Camii yanındaki Gümüşhâneli Tekkesi´ne giderek Şeyh Ömer Ziyâeddin Efendi´ye intisap eyledi. Günden güne ahvalini terakki ettirdi.

Bu zât-ı şerîfin, 18 Kasım 1337 Cuma günü vefatından sonra postnişîn-i irşâd olan Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi´nin yanında tahsîl-i kemâlâta devam etmiş, müteaddit defalar halvete girmiş, 27 yaşlarında hilâfetnâmeyi aldıktan sonra ondan Râmuzü´l-ehâdîs, Hizb-i A´zam ve Delâilü´l-hayrât icâzetnâmelerini de almış, Bayezit, Fatih ve Ayasofya camii ve medreselerinde derslere devam etmiş, bu esnada hafızlığını da tamamlamıştır. Bu aralarda hocasının işareti üzere muhtelif kasaba ve köylerde dinî hizmet îfâ etmiştir.

Tekkelerin kapatılmasından sonra Bursa´ya dönmüş, evlenmiş, 1929´da vefat eden babasının yerine Bursa ovasındaki İzvat Köyü´nde 15-16 sene kadar imamlık ettikten sonra Üftade Cami-i şerîfi´nin imam-hatipliğine tayin edilerek şehirde hisar içindeki baba evine yerleşti. Burada 1945-46´dan 1952´ye kadar hizmet eyledi.

1952 Aralığında Gümüşhaneli Dergâhı postnişini ve eski tekke arkadaşı Kazanlı Abdülaziz Bekkine´nin vefatı üzerine, İstanbul´a naklolarak Fatih´te bulvara nazır Ümmügülsüm Mescidi´nde vazife gördü.

1.10.1958 tarihinde Fatih İskenderpaşa Cami-i şerîfi´ne nakloldu ve vefatına kadar bu vazifede kaldı.

Vefatı

Mehmed Zahid Efendi rahmetullâhi aleyh, ömrünün son yıllarında rahatsız idi; ayakta gezmesine rağmen şiddetli ağrılarından muzdaripti.

13 Kasım 1980´de (5 Muharrem 1401), Perşembe günü öğleye yakın, dualar, Yâsînler, tesbih ve gözyaşları ile uyur gibi bir halde iken âhirete irtihal eyledi.

Cenaze namazı 14 Kasım 1980 Cuma günü İstanbul Süleymaniye Camii´nde muhteşem, mahzun, vakur ve edepli bir cemm-i gafîr tarafından kılınarak, mübarek vücudu, Kânûnî Süleyman Türbesi arkasında, kendisinden feyz aldığı hocaları ve üstatlarının yanındaki istirahatgâhına defnolundu.



aslan coşkun
15.11.2015 12:43:47
SİVAS POSTASI GAZETESİ, Pek çok haberinizi eleştiririm ama şu bir hakikat ki,Allah için doğruları yazıyorsunuz.M.ZAHİD KOTKU hocamıza da,yer verdiğiniz içün teşekkürler ederim.SİZLER SİVASIN "cesur yüreğisiniz".,.