GÜZEL BİR SEMPOZYUM!

GÜZEL BİR SEMPOZYUM!

STHM HABER

GUBA’DAN GEREDE’YE UZANAN DOKUMA SANATININ KÜLTÜREL YÖNDEN TETTİKİ

Bolu’nun en büyük ilçesi olan Gerede’nin, tüm yönleriyle ele alındığı, renkli, zengin ve dopdolu içeriğiyle dikkat çeken sempozyum, 3-5 Kasım 2023 tarihlerinde,Bolu Valiliği, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğü, Gerede Kaymakamlığı, Gerede Belediyesi, Gerede Ticaret ve Sanayi Odası ile Gerede Kültür, Kalkınma ve Dayanışma Vakfı (GERKAV) desteğiyle düzenlenen Gerede Araştırmaları ve Halk Kültürü Sempozyumu, Melih Gökçek Kültür Merkezi’nde açılış programıyla başladı. BAMER Müdürü ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Azize Aktaş Yasa, doğal ve kültürel varlıkları bir arada korumanın önemini vurguladı. Sempozyumun içeriği hakkında bilgi veren Yasa, 119 bildiri ile ilim aleminin istifadesine sunulacak.” dedi. Gerede Belediye Başkanı Mustafa Allar ise Gerede’nin gelişimi için sanayi, turizm ve eğitim olmak üzere 3 hedef belirlediklerini kaydetti. olu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı, İlçelerdeki tüm meslek yüksekokullarımızı tematik hale getirdiklerini vurgulayıp, Sempozyumu’nun Gerede’mizin kalkınmasında, gelişmesinde rehber olacağını, kalkınmasına ışık tutacağını söyledi. Bolu Milletvekili Yüksel Coşkunyürek, basılacak sempozyum bildiri kitabı ile, gelecek nesiller,Türk ve Bolu kültürünü taşımış olacağız dedi. Bolu Valisi Erkan Kılıç ise, Gerede’nin tarihi, stratejik ve kültürel öneminden bahsetti. Araştırmacı-Yazar Uzman Sinan DOĞAN’’Guba’dan Gerede’ye Uzanan Dokuma Sanatının Kültürel Yönden Tetkiki adlı bildiri sunumunda; . Dokuma sanat ürünleri, kültürel köklerin ve varlıkların, kadının hayal gücü ve zekâsıyla birleşip, estetiğe dönüştüğü alanlar olduğunu söyledi. Konuşmasına şöyle devam etti:

Dokuma sanatı,ait olduğu dönemin sosyo ekonomisini, sosyal ve beşeri olanaklarını ve toplumun yaratım gücünü temsil eden önemli kültürel miras belgelerdir.Dokuma sanat ürünleri, fonksiyonel ve estetik niteliklere sahip olup,toplumun ilerlemesi düzeyine göre gelişme göstermiştir. Dokuma sanat ürünlerinde, kültür ve inanç sistemiyle beraber ruh ve zihin dünyasını desenlere yansıtılmak suretiyle ikonografik manalarla dolu mesajların aktarımı gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, dokuma sanatı; kendine özgü görsel“alt metinleri” ile gelişen toplumun kültürel ve psikolojik birikimleri, sanatsal, duygusal ve duyusal mesajlar aktarılmıştır. Dokuma sanatında, kolektif düşüncelerin, kültürel mirasın ve duyguların yaratıcılık düzeyde yorumlanmasıdır. İşte bu gizemli dili anlamak, dokuma sanatında şifrelerin çözülmesi ve kültürel inancın kodlarına ulaşılması demektir. Dokuma sanatında kullanılan renk ve desenler, toplumun kültürel izlerini taşıdığı için tarihi vesikadır.

Dokuma sanatında, kültür ve inanç sistemiyle beraber ruh ve zihin yapısının kullanılması, ikonografik manâlarla dolu motiflerin gelişmesini sağlamıştır. Tanrı’yı merkezine alan bir inanç sistemine sahip olan Türkler, tabiat unsurlar ve varlıklarla etkileşim ve iletişim kurmuş, bütün bu varlıklarla bütünleşmiştir. Bu bağlamda varlıkları anlamlandırmaya yönelik gelişen ortak düşüncelerini; geçmiş deneyim, derin hayal gücü ve estetik duygularla birleştirip, dokuma sanat ürünlerine yansıtmış, büyük bir medeniyet birikimi oluşturmuştur. Bu medeniyetin aslı unsurları kadınlar olduğu söylenebilir.

Duygu ve düşünce, yaşam tarzı ve değerlerin gizlendiği motifler, estetik sanat anlayışı birleşip, Türk dokuma sanatına yansıtılmıştı. Sembolik motifler, kültürel, sosyal, dini, felsefi ve mitolojik boyutlarıyla bir toplumun yaşantısının köklerini belgeler niteliktedir. Dokuma sanatında sembolik motiflerin, bütüncül çözülmesi Türk dokuma sanatının derinliği ve bütünlüğü içinde anlayabilmemizi sağlayacaktır. Türk dokuma sanatının derinliği ve bütünlüğü içinde anlaşılması, aynı zaman nasıl kadının bir medeniyet kurucusu olunduğunu anlamaktır. Dokuma sanat ürünleri, kültürel köklerin ve varlıkların, kadının hayal gücü ve zekâsıyla birleşip, estetiğe dönüştüğü alanlardır. Kadının, dokuma sanatında varlığa dönüştürülmesi, insan yaşantısının kabalık ve sıradanlıktan kurtulup, berraklık ve

güzelliğe yöneltmektir. Dokuma sanatının, felsefi ve estetik değerlerle zenginleştirilmesidir. Kadının, dokuma sanatını icra ederken, doğal ve içten gelen yönlenmelerin, toplumsal ve kültürel etkilerin gücüyle gerçekleştirmesi, sanatın güzel niteliğini belirleyen ölçüt ve beğenilerin oluşumunu doğurmuştur.

Türk dokuma sanatı, değişen zaman ve coğrafyalarda teknik ve estetik olarak zenginleşmiş, maddeden mânâya, zâhirden bâtına, somutan soyuta, kutsal olmayandan kutsala geçme devreleri ile tekemmül etmiştir. Türk dokuma sanatı,‘’sonsuzluk prensibi’’ üzerine evrildiği söylenebilir. Kutsala dair unsurlar, dokuma sanatında yaygın olarak motifler ile ifade edilmek suretiyle kullanılmıştır. Dokuma sanatında, hayatın muhteviyatına, sevgi değerine, âlemin renklerine, iç dünyaya ve imana çağıran dokunmalar, kültürel zeminde hayel gücüyle birleştirip, estetik olarak yansıtmıştır. Dokuma sanatı, kültür, estetik, geçmiş deneyim, zekâ, hayal gücü ve üretme yeteneğinden doğup, sağlam bir gelenek, desen ve yanış karakteri ile bu gelişmesini 19.Yüzyıla kadar sürdürmüştür.

Dünyaca ünlü ressamlar, bu bağlamda Türk halı kompozisyonlarını veya desenlerde figürleri, kendi eserlerinde yer vermiş. Hatta bunu kural haline getirmiştir. Bu durum, Türk dokum sanatının farklı yönleriyle dünyada tanınmıştır.XV. yüzyılın ikinci yarısında, İtalyan, Flaman, Alman bazı ressamların tablolarında Selçuklu ve Osmanlı halılarının desenlerini hatırlatan çalışmalar görülür. Avrupa’da, bir Türk halısına sahip olmak adeta soyluluk sembolü idi. İtalya’da Türk halısına sahip olamayan, kiralama yoluyla da olsa bu ayrıcalığı yaşardı. Avrupada,balkondan sarkıtılan bir Türk halısı, zenginliğin ve soyluluğun simgesiydi. Cenaze törenlerinde katafalkın üzerine Türk halısı örtmek de adet haline gelmişti. Macaristan’da Protestan, Lüteryan ve Kalvanist kiliselerinin boş olan duvarları, Türk halılarıyla süslenirdi. Kutsal sahnelerin, törenlerin konu olarak işlendiği tablolarda da hep Türk halısı tasviri vardır. Rönesans dönemi ressamlar, kendisinin üretemediği,Türk dokuma sanatındaki derin anlamı, tefekkürü, sevgiyi, olayları, inançları yansıtan yanışları kendi eserlerine taşıdığı söylenebilir.Bu durum, Türk dokuma sanatının gelişmişlik düzeyini ve dünyadaki etkilerini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak;

Geçmiş ile günümüz arasında kültürel köprünün kurulabilmesi ve geleceğe taşınabilmesi için dokuma sanatının korunması ve yaşatılması gerekmektedir.’’Nasıl kadın olunur’’ modele kaynak olabilir. Dokuma sanatına dair ağırlıklı müzeler kurulmalı, geleneksel ürünler sergilenmeli ve satışa sunulmalıdır. Yöre halkına eğitim verilerek dokuma sanatında üretmeye teşvik edilmeli, aile ekonomisine katkıda bulunmaları yerel yönetimlerce desteklenmelidir. Dokuma sanatında yer alan motifler, değerler; oymacılık, kabartmacılık sanatında yer verilmek suretiyle oluşturulacak anıtsal yapılardan meydana gelecek kültürel parklar oluşturulmalı.



Anahtar Kelimeler: GÜZEL SEMPOZYUM!