HABERİM YOK
Ziraat Bankasının önündeki direklerden birinde dosya dalında bir ilan. Kültür merkezinde şu gün şu tarihten itibaren klasik Türk Sanat müziği ile ud ve kanun yapım kursu açılacaktır. Heveslenenler fotoğraf ve nüfus cüzdanı tıpkıbasımı ile başvuruda bulunabilirler.
Kanıma giriyor bu ilanı buraya asan, benimle bir derdi var da yüzüme karşı dillendiremiyor olmalı. Kimmiş bakayım bu babayiğit dedim içimden.
Çoğu kez üç ölçer bir biçerim. Şimdi hiç ölçmeden biçtim. Y.S.E de çalışan Y.Tekniker Samet Hakeri Ağabeyimi arayıp, kursa katılması konusunda ısrarcı oldum. Saygım şu kadarcık ( sağ baş parmağım ile işaret parmağımda kısacık bir yeri gösterdiğimi hayalleyin) eksik olsa Samet ağabeyime karşı, silah çekeceğim neredeyse.
Tamam "hafız" , madem bu kadar ısrarcısın, çok büyük aksilik olmazsa kurstayım dedi.
Öznur Bakır'a telefon açtım, kursa katılmanı istiyorum dedim. Epeyce sızlandıysa da, sonunda kıramadı beni, tamam dedi.
Sonra da
ve
Naci Süha 'yı arayıp dileğimi ilettim. Sen istiyorsan hemen, cevapları böyle oldu.
Ayrıca, Sabri Ürgüp ve Nurettin Özkan arkadaşlarımı da kursa kattık.
Akşam eve gidince çocuklarımızın fotoğrafları ve nüfus cüzdanlarını aldım. Yarın müzik kursuna kayıt yaptıracağım dedim eşime.
Ertesi gün ilk işim kayıt yaptırmak oldu. Akşama kadar hepimiz kayıt yaptırmıştık.
Samet ağabeyim idolümdü. Yüksek teknikerdi. Sonradan Cumhuriyet Üniversitesi'nin açtığı lisans tamamlama eğitimini tamamlamış, inşaat mühendisi diploması almıştı. Aradan birkaç yıl geçmiş, bir arkadaşımın işi dolayısı ile makamında görüşmek nasip olmuştu. İşleri yoğundu. Kısa bir çay içimlik görüşmemizde, isimliğinde Y.Tekniker yazıyordu. Samet ağabey, sen mühendis olmadın mı, neden masadaki isimliğine inşaat mühendisi yazmadın ünvan olarak diye sordum. Hafız, inşaat mühendisi kadar yüksek matematik bilmiyorum, kendimi mühendislik bilgisi ile donatılmış hissetmiyorum, o düzeyde görmüyorum kendimi demişti. Verdiği bu cevabı ile saygımı bir kat daha artırmıştı. İdollüğünü perçinlemişti. Kendini tanıyordu. Başkalarını da tanıma hakkına sahipti o zaman. Allah rahmetini esirgemesin Samet ağabeyimden, üzerimde hakkı çoktur. Mekanı cennet olsun. Annesinin rahatsızlığı dolayısı ile ud yapım kursundan erken ayrılmak zorunda kaldı. Çok istekliydi. Gerçek bir mobilya ustasıydı. Tüm el aletlerini tertemiz, keskin, bu gün alınmış gibi saklardı. Teknik resmi olmayan işe başlamazdı. Önce resim. Ne yapılacak ise, resmi, taslağı perspektifi olmalıydı elinde. Resime göre de yapacağı iş ve işlem sırasını kurgular, resmin boş kalan yerlerine önemli gördüğü safhaları not ederdi. Resim biterse iş de biterdi onun için. Tarif ile iş yapmayı reddederdi. Derdini resim ile tarifleyemiyorsan, demek ki daha tasarımın bitmemiştir derdi, idolümdü uzun lafın kısası.
Ud yapım kursumuzun ilk günü tanışma ile geçti. Ud ustamız Reşat İdikut'un hayat hikayesini dinledik önce. Merak ediyorduk, nereden akıl etmişti. Kimdi, kimlerdendi, ne yer ne içerdi? Anlattı, sorularımızı yanıtladı. Bir ara, Abdullah ağabey, bahçelerinde taşlardan oyarak yaptığı halteri ile çalışırken ben de Dumlupınar İlkokulun'nun üst katından izler, halterci olacağım derdim. Oldum da. Pek çok madalyam var. Bıraktım sonra.
Başımdan kaynar sular döküldü. Demek ki, yanlış birşeyler yapmış olsam, beni gören çocuklar beni örnek alacaklar. Demek ki, sadece kendi bildiğim gibi yaşayamayacağım. Daha dikkatli hareket etmeliyim. Kendi kendimi esir aldım. Bilseydim ki bunlar başıma gelecek, katılmazdım ki kursa.
Sonra nasıl oldu bilmiyorum, ud yapmak geçti içimden. Önce birkaç tane saz yaptım. Sonra da ud yapmaya başladım diye sürdürdü Reşat usta konuşmasını.
Tanıştık, kaynaştık. Auto- cad programı ile udun teknik resmini çizdim. Tüm parçaların bire bir şablonluk resimlerini hazırladım. Reşat usta teknik resimden habersiz yapıyormuş, ona da teknik resim öğrettik. Kursiyerleri mimar ve mühendis olunca, ustamızı eğitmek de bizlere düştü.
Kültür Bakanlığı'ndan gelen müfettiş benim hazırladığım soruları sordu imtihanda. Yazılı kağıtlarımızı götürdü. Bir ay sonra ud yapım yetki belgelerimiz geldi Kültür Bakanlığından.
Usta olmuşuz.