Bir gün, diğer bir günün tekrarı gibi görünse de içimizdeki depremleri oluşturan kayıplar içinde onca kayıp, git gide daha bir çoğalıyor gibi.
Hasretine tutunduğumuz her şey, meftunu olduğumuz anlar, hayali gerçekle bütünlediğimiz düşsel zamanlar, farkına varamadığımız bir eksilme ile bizi karşılıyor yeniden?
Arayışları sonlandıran adımlar, hayalleri törpüleyen gerçekler, belki bir hiçliği içinde barındıra barındıra yol almaya devam ediyor.
Hergün biraz daha eksiliyoruz aslında?
İçimizde yığınla sökün eden heyecanlar, ulaşılmaz idealler, gerçeği çepe çevre saran hülyalar ile birlikte her gün biraz daha eksiliyoruz göz göre göre?
Hangi sır içindeki sır, başka bir sırra gebedir? Hangi ulvi heyecan ve ideal, yüreği rehin alan bir adanmışlığın adanmışlığıdır?
Hangi derin ruh, aymazlar içindeki aymazı sorgularken, tenhaya rucu eden benlik ile ne kadar tanışıktır?
Nedir amacı, hayatın?.. Nedir bizi böyle içine alan hengâmenin sırrı?
Hergün biraz daha eksiliyoruz aslında?
Kalabalıkların, yığınların, dev aynalardaki suretlerini kutsamalarına inat, kalın ellerini üzerimizden eksik etmemek için kıyıda bekleyen toprak, hangi öğüt ile sırlar içindeki sırrı fısıldamaktadır.
Hangi adım, bir diğerinin gölgesini sekitmeden, hayatın varlık içindeki yokluğuna taliptir? Yok içindeki hiçlik, onca koşuşturma içinde yerini alabilmekte midir?
Bunca var içinde, ruhsal sarsıntının zavallılığına yenilen insan, yoklar içindeki yok ile huzuru bulması gerekirken, onu aymazlığın kölesi yapmaya iten duygu nedir?
Ya içimizde bizi kemiren sorular sukuneti? Her saniye ellerini, yüreğimiz üzerindeki gölgelere sere serpe uzatan o tebessüm nedir? İçimize ve dışımıza hakim olan dünya barbarlığını, silip atmaya bizi mecalsiz bırakan kim?
Hangi saltanat, hangi düş, kendi kendimizi gölgelemekte? Hangi cezaya uğramış suç, cezalar içinden bir cezayı berhava etmekte?
Ya dışımızda sökün eden onca varlar. Hangi kolu, hangi kanadı ile kendisine ram olmamız için allı pullu libası ile beklemektedir? Hangi barbar iştah, hangi akıl almaz varlık, bir hiç ile kendini mukayese sınavına sokamaya meyillidir?
Hayat her gün biraz daha eksiliyor. Bir yanımız gibi? Diğer yanımız gibi? Diğer yanımızın yarısı gibi.
Çoğalmaya yüz tuttuğunda bir yanımız, hüzünbaz bir nida ile yine eksiltir. Biz çoğalttıkça o eksiltir, biz artırdıkça o azaltır?
İlla da, kendi kavlince sürdürür devran içindeki devranını?