İlk Yerli Uçağımızı 87 Yıl Önce Üreten Sivas’lı
Türkiye, bundan tam 87 yıl önce kendi imkanlarını ve teknik elemanlarını kullanarak yerli üretim uçaklar yapmaya başlamıştı. Bunun gerçekleştirilmesine önayak olan ve öncülük yapan kişi, 1886 Divriği/Sivas doğumlu bir girişimci, Nuri Demirağ’dı.
Nuri Demirağ, yaşamı boyunca pek çok önemli ilklere ve yeniliklere imza atmış parlak bir girişimciydi: İlk yerli sigara kağıdı, ilk yerli uçak, ilk yerli paraşüt üretimini gerçekleştiren, İstanbul Boğazı’na San Francisco’daki Golden Gate Köprüsü benzeri bir köprü inşa edilmesi için proje geliştirilmesine önayak olan, Keban’a büyük bir baraj yapılması düşüncesini ilk kez dillendiren, Ankara'nın doğusuna ilk demiryolu inşasını gerçekleştiren, Bursa'da Sümerbank'ın Merinos fabrikası, Karabük'te demir ve çelik, İzmit'te selüloz fabrikası, Sivas'ta çimento fabrikalarını kuran, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisi’nin kurucusu olan kişiydi Divriği’li Mühürzade Mehmet Nuri Bey.
1886 Yılında Divriği’de dünyaya gelen Mehmet Nuri Bey’in babası Mühürzade Ömer Bey, annesi ise Ayşe Hanım’dır. Henüz üç yaşındayken babasını kaybeden Mehmet Nuri Bey, annesi tarafından büyütülür. Ortaöğretimini Divriği’de tamamladıktan sonra, 1910 yılında Maliye Bakanlığı’nın açtığı sınavı kazanarak, İstanbul Beyoğlu Gelirler Müdürlüğü’nde maliye memuru olarak çalışmaya başlar. Bu sıralarda Maliye Mektebi Ali’sinde gece derslerine devam ederek yüksek öğrenimini tamamlar ve 1918’de Maliye müfettişi olur.
İşgal altındaki İstanbul’da müfettiş olarak görev yaparken, I.Dünya savaşı’ndan yenik çıkmış bir devletin memuru olarak bazı hakaretleri içine sindiremediğinden, “Milli haysiyet ve şerefi üç buçuk palikaryanın ayakları altında çiğnenen bir hükümete memurluk edemem” diyerek devlet memuriyetinden istifa eder.
Maliye müfettişliği görevini bıraktıktan kısa bir süre sonra, Eminönü’nde küçük bir dükkanda ilk yerli sigara kağıdı üretimini gerçekleştiren Nuri Demirağ, ürettiği sigara kağıdına “Türk Zaferi” adını verir.”Türk Zaferi” sigara kağıtları, o sıralarda “ölüm-kalım mücadelesi” vermekte olan Türk halkı tarafından büyük ilgi görür. Mehmet Nuri Bey, Milli Mücadele sırasında İstanbul’da sigara kağıdı üretimi ve ticaret işleriyle uğraşırken, bir yandan da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Maçka şubesini yönetir.
Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanmasının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti, ülkenin ulaşım sorununu tüm yurttaki demiryolu ağını geliştirerek çözmek istiyordu.1926 yılında Samsun-Sivas demiryolu yapımını üstlenen Fransız şirketi işi bırakınca, ilk etapta yapılacak yedi kilometrelik kısım için açılan ihaleye giren Mehmet Nuri Bey, çok düşük bir teklif vererek ihaleyi alır. İşin kalan kısmı da deneme kabilinden kendisine verilir. Memuriyetten istifa eden kardeşi Abdurrahman Naci Bey ile birlikte çalışarak, Samsun-Erzurum, Sivas-Erzurum ve Afyon-Dinar hattının 1012 kilometrelik kısmını bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlarlar. Gösterdikleri bu başarılardan dolayı, 1934 yılında Atatürk tarafından kendisine “Demirağ” soyadı verilir.
1930’lı yılların Türkiye’sinde ekonomik sıkıntı had safhaya ulaşmıştı.Bu yüzden ordunun değişik ihtiyaçları (ve bu arada uçak ihtiyacı), halktan ve işadamlarından para yardımı toplanarak karşılanabiliyordu.1932 Yılında ordunun uçak ihtiyacını karşılamak için bir kampanya başlatılır.Bağışlar karşılığında alınan uçakların kanatlarına, o bağışlar hangi ilden ya da işadamlarından toplanarak alınmış ise, o ilin ya da işadamının ismi yazılıyordu.Bağış için zamanın ileri gelen işadamlarına başvuru yapılır.O zamanlar Ankara’nın en zengin işadamı olan Vehbi Koç 5 bin TL bağış yapar.Bağış kampanyasına Nuri Demirağ’ın kardeşi Abdurrahman Naci Bey, 120 bin TL ile katılır!!!
Kampanya için Nuri Demirağ’a müracaat edildiğinde, ünlü girişimci şunları söyler: “Benden bu millet için bir şey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Madem ki bir millet tayyaresiz(uçaksız) yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim.”
Nuri Demirağ, 1930’lu yıllarda Türkiye’nin en büyük şahsi servetine sahip kişisi olarak biliniyordu.Türkiye Cumhuriyeti bütçesinin 212 milyon lira olduğu 1936 yılında, Nuri Demirağ 11 milyon liralık şahsi servete sahipti!!! Yerli imkanları kullanarak uçak yapma fikrini aklına koyan Nuri Demirağ, yanına aldığı teknik adamlarla birlikte Almanya, Çekoslavakya ve İngiltere gibi ülkelere ziyaretler düzenleyerek, bu ülkelerdeki uçak fabrikalarını gezip inceleme imkanını bulur.
Uçak fabrikası için 17 Eylül 1936 yılında, bir Çekoslavak firmasıyla anlaşılarak, Beşiktaş’ta Hayrettin İskelesi’nde etüt atölyesi olarak kullanılacak olan bir bina yaptırılır. Yapılan plana göre, asıl büyük fabrika Demirağ’ın memleketi olan Sivas-Divriği’nde kurulacaktı.
Nuri Demirağ, 7 Eylül 1936 tarihinde bir “Tayyare Etüd atölyesinin”, aynı yıl Divriği’de “Büyük Gök Okulu”nun temelini atar. Beşiktaş’taki “etüt atölyesi”ne ek olarak, Yeşilköy’deki Elmas Paşa çiftliğini satın alarak 1500 dönümlük arazide, “Gök stadyumu” ismiyle ilk sivil hava meydanı oluşturulur. Hava sahasının hemen yanında hangarlar, atölyeler ve Gök Okulu kurularak, uçak üretimi ve havacılık eğitimleri verilmeye başlanır. Uçuş sahası, Avrupa’nın en büyük havaalanı olan Amsterdam Havaalanı büyüklüğündeydi.
Beşiktaş’taki uçak fabrikalarında üretilecek uçak ve planörlerin planlarını Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden olan Selahattin Alan çizer.1936’da ilk tek motorlu uçak üretilir ve “NuD-36” adı verilir. Demirağ, Fransa’da uçak mühendisliği eğitimi alan Selahattin Alan’la birlikte 65 planörün üretimini gerçekleştirerek, kısa sürede teslimatını THK’na yaparlar. “NuD-36” adı verilen 24 eğitim uçağı da başarıyla tamamlanarak teslim edilir.
1937-1938 Yılı içerisinde Türk Hava Kurumu, 10 uçak ve 65 planör siparişinde bulunur.1938 Yılında “NuD-38” adlı çift motorlu, 6 kişilik yolcu uçağının yapımı Türk mühendis ve teknisyenlerince gerçekleştirilir. Bir pilot, bir pilot yardımcısı ile dört yolcu kapasiteli “NuD-38”, tamamen metalden yapılmış tek kanatlı bir uçaktı. Çift kumanda ile yönetilen uçağın, her biri 36 beygir gücünde iki motoru vardı. Uçak, saatte 325 kilometre hız yapabiliyordu.Çift motorlu bu uçak, havada 3.5 saat kalabiliyor ve hiç durmadan 1,000 Km gidebiliyordu.En çok yükseliş sınırı ise 5,500 Metre idi.Uçak, İstanbul-Ankara arasını 75 dakikada alabiliyordu.Ayrıca barışta yolcu, savaşta da bombardıman uçağı olarak kullanılabilecek şekilde tasarlanmıştı.
26 Mayıs 1944 tarihinde, üretilen yolcu uçağının test uçuşu İstanbul-Divriği arasında uçuş yapılarak gerçekleştirilir. Bu uçuşun pilotu, Nuri Demirağ’ın oğlu ve Gök Okulu’nun ilk mezunlarından Galip Demirağ’dı.
THK tarafından, Eskişehir’de gerçekleştirilecek bir deneme uçuşu daha istenir. Selahattin Alan, İstanbul’dan havalanır. Sorunsuz bir şekilde Eskişehir’e yaklaşır. İniş sahasına toplanmış coşkulu bir kalabalık onu beklemektedir. Uçuş tecrübesi az olan Selahattin Alan, iniş pistine düzgün bir iniş yapar. Ancak, düzenlenen iniş alanının çevresine hayvanlara karşı önlem olarak kazılan hendeğin içine düşerek trajik bir şekilde hayatını kaybeder. Kazayı fırsat bilen bazı çevrelerin etkisi altına aldığı THK, verdiği uçak siparişlerini iptal eder. Hatta, Demirağ’ın İspanya, İran ve Irak’tan aldığı siparişler de engellenir.
Türk Hava Kurumu’nun verdiği siparişleri iptal etmesi üzerine Nuri Demirağ, THK ile uzun yıllar sürecek olan bir mahkeme sürecine girer. Mahkeme, THK lehinde sonuçlandığı için, fabrika ve Gök Okulu kapanır.Yeşilköy’de kurulan tesisler havaalanı yapılmak üzere istimlak edilir, elde kalan uçaklar hurdacıya satılır!!! Nuri Demirağ’ın hükümet üyeleri ve cumhurbaşkanına mektuplar yazarak yanlışlığın düzeltilmesi için yaptığı sayısız girişim başarısız olur; fabrika tekrar açılmaz.
Böylece, Türkiye’nin 1940’lı yıllarda başladığı “kendi uçağını üretme” çabası, çok trajik bir şekilde sonlanır.Eğer Türkiye o yıllarda başladığı üretim çabalarını devam ettirebilseydi, şu anda uçak üretiminde batılı ülkelerle yarış edebilecek bir seviyeye gelebilecekti!!!
1945 Yılında politikaya atılan Nuri Demirağ, Türkiye’nin ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisi’ni kurar. Parti, 1946 ve 1950 seçimlerinde meclise giremez.1954 Yılında Demokrat Parti’den “Sivas milletvekili” olarak meclise girer.“Çölleşme, enerji, barajlar, köprüler, limanlar” konularında çalışmalar yapar.
Büyük girişimci Nuri Demirağ, 13 Kasım 1957’de İstanbul’da şeker hastalığından hayatını kaybeder, Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilir. Demirağ, zamanının çok ötesine taşan düşüncelere sahip yenilikçi bir girişimciydi. Maalesef, ülkemizde her yenilikçi ve dahi insanın başına gelen şey onun da başına gelmiş ve düşünceleri kimse tarafından anlaşılamamıştı!!!!! Ülkemiz insanı, Nuri Demirağ’a vefa borcunu ilimizdeki havalimanına ünlü girişimcimizin adını vererek bir nebze de olsa yerine getirebilmeyi başarmıştır.