Tarihte iz bırakıp, tarihe yön veren nice insanı derinlikli kılan, şiirin yazının ve kitabın mihmandarlığıdır desek asla ve asla yanılmış olmayız.
Sadece Antik YUNAN’ın değil, Hindistan’a kadar uzanan sınırsız coğrafyanın kaderini M.Ö.356 doğan bir çocuğun şekillendirebileceğini kim akıl edebilirdi.
Babası Kral FLİP’in aksine, İSKENDER’in içinde var olan heyecanı, ARİSTO’nun bilgeliğinin yoğurması ile tarihin seyrinde, çok derin bir iz görmemiz mümkün.
***
“Ülkeleri liderler kurar yönetir, orda yeni bir dünyayı ise sanatçılar kurar.” MAKEDON Kralı İSKENDER’i belki de babası Kral FLİP’ten farklı kılan en önemli gösterge, HOMEROS’un yazdığı destansı bir şiir olan İLYADA ile kurduğu sarsılmaz ünsiyet diyebiliriz.
Büyük KRAL’ın hayallerini süsleyen ise TRUVA SAVAŞLARININ baş aktörü AŞİL. HOMEROS’un anlatısının etkisinde o kadar çok kalır ki, yastığının altında hançeri ve İLYADA’nın nüshaları bulunur.
Büyük İSKENDER, her gece İLYADA’yı okur ve yastığının altına koyarak uymaya başlar…
Kılıcın cesareti şöyle dursun, kılıca akıl veren şiir ile coğrafyaları kısa zamanda hükmü altına alır. Aslında MAKEDON KRAL’ı cihanşümul yapan bir şiirin mısralarının gizemi olması ne kadar da anlamlı…
Gizemli KRAL’ı HİNDİSTANA’a götüren en önemli hayal belki de İLYADA’nın esrarı diye bazı tarihçiler not düşse de, AŞİL’in İSKENDER’in ruhundaki varlığını da bir kenara atamayız.
AŞİL, zamanın en güçlüsü HEKTOR’a karşı bir zafer kazanırken, İSKENDER’de PERS’lere karşı büyük zafer kazanır….
Hayat akışındaki benzerliklerden epeyce örnekler sunabiliriz…
Görmemiz gereken bir ayrıntı da Kral FLİP ve İSKENDER’ın farklılıkları….
KRAL FLİP, başucunda bir hançer ile uyurken, Kral İSKENDER ise bir hançer ve kitap ile uyur…
İSKENDER’i İskender yapan da hançerden ziyade hançerin üstündeki HOMEROS’un o kitabıdır.
***
Öyle ya, şiiri esas alan büyük Kral İSKENDER’in, şiir gibi bir vedasının olması gerekmez mi? Elbette gerekir!
Zafer Yahut Hiç! Alın size büyük bir İmparatorun iç arayışının perdelerini aralayan bir kesit;
“Makedonya kralı İskender, Dara’yı yendikten sonra doğuda ilerlemektedir. Dara’nın hızı Rukzan hüviyetini gizleyerek Pencap hükümdarı Eşber’in sarayına sığınır. Eşber’in kızkardeşi Sumru, İskender’i görmeden ona aşık olmuştur. Gizlice buluşan Sumru ile İskender arasında gidip gelirken Rukzan da İskender’i sever. İskender Sumru’nun bütün ricalarına rağmen Pencap ülkesine yürür. Sumru sevgilisine söz geçiremeyince ağabeyini bu savaştan vazgeçirmek ister ancak Eşber halkına karşı sorulu olduğunu bilir.
Savaşır ve bir hain sandığı Sumru’yu öldürür. Bu haber İskender’e ulaşınca kıral kendisine engel olmak isteyen Rukzan’ı atıyla çiğneyerek geçer. Pencap düşer, Eşber zincire vurulur. Eşberin kahramanlığına hayran kalan İskender onu serbest bırakır ve kılıcını geri verir. Kılıcı alan Eşber intihar eder etrafı Eşber’in, Sumru’nun ve Rukzan’ın cesetleriyle çevrili olan İskender, bunun manasını hocası Aristo’ya sorar. Eser Aristo’nun cevabı ile biter:
-Zafer yahut hiç!