İTİKAFTAYIZ

İTİKAFTAYIZ

Tacettin KEPENEK Yazdı...

İTİKÂFTAYIZ...

Gaziantep’te ki bir camide, güya bir grup insan itikâfa girmişler. Ancak salgın tedbirlerine uymadıkları gerekçesiyle, güvenlik güçlerinin biber gazlı müdahalesine maruz kaldılar. Oradakilerin, hangi cemaate mensup olduklarının veya hangi amaçla orada olduklarının, hiçbir önemi yokken ortaya çıkan görüntüler, çok kötü bir algı yarattı... Bu görüntüler, yurt dışında ki camilerde meydana gelen, baskın hadiselerinden biraz hallice! Ve gün geldi, millet olarak kınadığımız olaylar adeta başımıza geldi.

Bu olay, siyaseti camilere taşımanın doğal bir sonucudur. Dini motifli vakıf, dernek, cemaat ve tarikatlar, iktidar yandaşı veya iktidar karşıtı olarak siyasete o kadar bulaştılar ki, adeta iktidar ortağı olmaya çalışan birer parti gibi oldular...

BİYOKİMYASAL TEPKİME...

128 milyar nerede sorusu, iktidarda ve siyasette biyokimyasal tepkimeler oluşturmaya başladı...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Fatih Sultan Mehmet türbesi önünde elleri arkadan bağlı olarak yürümesinden dolayı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet bakanlığından inceleme (soruşturma) izni istedi. Tam bir biyokimyasal tepkime!

İçişleri bakanlığı, il emniyet müdürlüklerine gönderdiği bir genelge ile polisin müdahale ettiği olaylarda görüntü çekilmesine yasak getirdi. Ayrıca sözlü olarak, içki satışı yaptırılmaması için talimat verildi. Bunlar salgın tedbiri olamaz. Olsa olsa biyokimyasal tepkime olur...

“CAMİYE YARDIM! BOŞ GEÇMEYELİM...”

Geçen yıl korona salgınının başladığı günlerde, Sivas Merkez Camii ve Külliyesi inşaatına başlandı. O bölge de camiye ihtiyaç olup olmadığı hususunda toplumun büyük bir kısmı ikna olmadı. Mimarlar odası bu caminin buraya yapılmaması veya yapılacaksa bile bu boyutlarda yapılmaması gerektiğini belirten bir rapor hazırladı. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara rağmen, bu konuda bilinçli bir mahalle baskısı oluşturuldu. Maalesef, ne sayın vali, ne sayın belediye başkanı, ne de diğer yetkililer, yapılan ikazları ve itirazları dikkate almadılar.

Bu uğurda, eski Numune hastanesi, Halk eğitim merkezi binası ve Kızılırmak İlkokulu yıkıldı. Caminin yapıldığı arazinin tapusu, Hazineye ait iken Müftülüğe devredildi. Caminin yapımı için bir dernek kuruldu. Belediye tarafından İmar planı değişikliği bile yapılmadan, alelacele caminin inşaatına başlanıldı. Tahmini yapım bedeli 80 milyon lira deniyor ancak 150 milyon liradan aşağıya mal olması mümkün değil.

Aradan bir yıl geçtikten sonra ve daha temelden bile çıkılamadan, toplanan üç beş milyon liralık bağış parası bitti. Para bitince, bağış olmayınca ve gaz veren STK’lar ortadan kaybolunca, dâhiyane formüller (!) devreye girmiş görünüyor... Çünkü bu paralar, “camiye yardım, boş geçmeyelim” metodu ile toplanabilecek paralar değil...

Sayın Vali, katıldığı bir televizyon programında, caminin altında ki otoparkın Belediye tarafından, zemin katta ki 34-35 dükkânın valilik tarafından alındığını söyledi. Hâlbuki ortada henüz ne bir otopark, ne de bir dükkân var. Yani “devletin bedavaya verdiği bir arazi, devletin başka iki kurumu tarafından, kısmen kiralanıyor veya kullanım hakkı satın alınıyor.” Hani camiyi dernek yaptırıyordu? Bu iş, konu cami de olsa enteresan bir sat-yap işine benziyor...

Sivas belediye meclisi, 07.04.2021 tarihli, 163 sayılı meclis kararı ile caminin “bodrum katında ki otopark kullanım hakkının, 2021 yılında ödenmek kaydıyla 10 milyon liraya devir alınmasına” karar verdi. Yani bodrum katta ki otoparka, 30 yıllık kiralama bedeli karşılığın da 10 milyon lira verilecek.

Sivas valiliği açısından ise henüz il genel meclisince alınmış, resmi bir karar yok. Ancak Sayın Vali, il genel meclisi adına, bu dükkânların alınacağını (kiralama) beyan ettiğine göre, onlarda 34-35 dükkân için herhalde 20-25 milyon lira kullanım hakkı bedeli öderler.

Türkiye de camiler, halkın bağışları ve/veya diyanet vakfının desteği ile yapılırken, bu cami inşaatına dolaylı yoldan para mı aktarılmaktadır.



Anahtar Kelimeler: İTİKAFTAYIZ