Berâ İbni Âzib radıyallahu anhumâ?dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
?Müslüman kabirde sorguya çekildiği zaman, Allah?dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed?in Allah?ın resûlü olduğuna şehâdet eder. İşte bu şehâdet, Kur?ân?ı Kerîmdeki ?Allah, kendisine iman edenleri hem dünyada hem de âhirette sağlamlaştırır ?[1]âyetinin delâlet ettiği mânâdır.?[2]
Herkesin dünyadan sadece bir kefenle dönebileceği kabir, insanlar için hesaba çekilme yeri ve neticeye göre muamele görme mahallidir.
Bırakınız kabir azâbını, daha ölüm anında bile kula azâb edildiğini ortaya koyan âyet-i kerîmeler bulunmaktadır. Meselâ: ?O zâlimler ölümün boğucu dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara haydi canlarınızı kurtarın, Allah?a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve onun âyetlerine karşı kibirli davranmanızdan ötürü, bugün alçaklık azâbı ile cezalandırılacaksınız?[3] ?Melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak??[4] ayeti kerimeleri buna delildir.
Hadisimiz kabir sorgusu gerçeğini tesbit etmekte, orada kelime-i şehâdet getirmenin, dünyada bu inanç içinde olan müminlere nasip olacağını bildirmekte ve bunun ?Allah, kendisine iman edenleri hem dünyada hem de âhirette sağlamlaştırır? âyetinde belirtildiği gibi bir ilâhî ikrâm olduğu haberini ve müjdesini vermektedir.
Görülüyor ki, mü?minler için âhiret yolculuğu demek olan hayatın her safhasında gerçekten ümitli olmak için ilâhî müjdeler bulunmaktadır.
Kabir azâbı ve kabir sorgusu haktır, mutlaka vuku bulacaktır.
Kabirdeki sorgulamada mü?minler, Allah Teâlâ?nın ikrâmı sonucu dünyada söyleyegeldikleri kelime-i şehâdeti okuyarak imanlarını isbat edeceklerdir. Bu durum kabir azâbından kurtuluş müjdesi ve bu konuda büyük bir ümit kaynağıdır.