Geçtiğimiz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle birçok sosyal medya platformunda çeşitli paylaşımlar gördük. Aslında bu ilk yazımda farklı bir konuyu ele alıp sizlere aktarmak istiyordum. Fakat toplumumuzda kadının algılanışı ve yeri ile ilgili sizlere aktarımlarda bulunmak istedim. Tarihsel olarak düşünüldüğünde kadının Türk toplumunda yerinin önemini anlatmamıza gerek yok. Kadın Türk toplumunda her zaman önemli ve değerli olmuştur . Ancak iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte kadının özellikle Tv dizileri,filmler,reklam içeriklerinde kapitalizmin adeta bir metası şekline getirilmiştir.
Medya içeriklerinin popülerlik ve çok izlenme uğruna kadına biçtiği rol toplumsal değişimin ve kadının algılanışının üzerinde derin etkileri olduğunu da görmemiz gerekir. Geçmişte ve bugün birçok reklam içeriği kadını gösterişli, cezbeden,alımlı ve görsellik açısından cinsel bir meta gibi vurgulamaktadır. Keza dizi ve filmlerde de aynı durumun söz konusu olduğunu söylemek mümkündür. Bu yapımların insan psikolojisi, olayları ve durumları algılayışı, tutum ve davranışlarının şekillenmesi üzerinde etkileri söz konusudur . Bu etki her yaş grubundan toplumun bireyleri üzerinde etkili olabilmektedir. Bu açıdan kadına yönelik haber içerikleri ile şiddeti aktaran medyanın öncelikle kendisini de sorgulaması gerekmektedir.
Kadın topluma medya kanalları vasıtasıyla daha doğru ve eşit bir şekilde aktarıldıkça toplumun algısı da değişecektir. Belki bu durum birden meydana gelmeyecek. Ancak zamanla kadın toplumda hak ettiği değeri bulacaktır. Sadece medya değil yetiştirdiğimiz çocuklarımıza da bu kültürü aşılayarak gelecekte meydana gelebilecek bir çok istenmeyen hadisenin önüne geçmiş olacağız.Eğitim kurumlarımız da bu konu üzerinde sürekli bir program yürütmelidir.
Dün var olan kadınlar bugün de varlar ve gelecekte de var olacaklar. Kadına yönelik tavrımız ve davranışlarımız gelecekte toplumumuzun çok daha iyi bir konumda olmasına neden olacaktır. Unutmayalım kadın varsa dünya var, kadın varsa hayat var.