Tarih: 30.05.2022 17:32

KADİR ÜREDİ!

Facebook Twitter Linked-in

***

Ahşap yalnızlıklar eklendikçe ömrüne, sen, bütün okuyucularına tekrar tekrar aynı satırları okuttun… Kimse senin kadar mülayemetle tarifleyemedi o sokakları. Bir dolaşık saç gibi karışık sokaklarını bıkmadan, usanmadan yürümenin keyfiyle ne kadar bedii bir Sivas’ı hatırladıysan yüreğin ferahladı, ve, ben bu şehri sıtkınan (gönülden) sevdim diye haykırdın…

 

Öyle ya herkes tesahub göstermeliydi aşkına, Sivas’ın son dülgerlerinden Kara Şükrü’nün oğluydun…

Şehrin geleneksel özüne; modernliğin adeta tesisat boruları gibi eski kenti dolayarak çerçevelediği zamanlara, yeni yeni binalarına, Cer atölyesinin sadece bir fabrika olmadığına, radyoyla gelen mutluluklara kısacası şehrin akıntılarına tanık oldun; ve bu zamanları Bir Şehrin Beş Haliyle sahneye çıkardın. Bir Şehrin Ahşap Zamanın’da ise ustalarını yadeddin… Aslında hep ustalarını aradı gözlerin…

Senle yürüyünce ne kadar sakin oluyordu o sokaklar; ve kent ne kadar dinginleşip şehre benziyordu…Bir tabureye oturup, hiç vazgeçmediğin mülayemet halinle etrafını şöyle bir kolaçan edip sırtını duvara yasladığın o günü hiç unutmuyorum… Önündeki küçük sehpaya konulan çayı yudumlarken; mahkeme çarşısına daldı gözlerin ve dönüp, sırasıyla Sivas'ın Dülger Ustalarını birbir anlatırken sıra Dülger Süleyman Üredi’nin Avunduk Ailesi için 1920’lerde yaptığı altı dükkan olan o güzel Konak’ geldi, sanki yıkılmamış gibi her ayrıntısını yeniden çizdin, yeniden yaptın:  Ve dönüp dedin ki; “Bir ahşap ev, hikayesine ustasıyla başlar.”

Geçenlerde canı sıkıldığı için şehrin ahşap zamanını arayan biriyle karşılaştım. Muhtemelen dedim, muhtemelen bu gezgin, beş dakikalık Sivas’tan Bir Kadir Üredi Geçti belgesini izlemiş olmalı dedim. Yanına sokuldum. Çünkü aynı sokakları gezmeye kararlı gözüküyordu. Bir şehrin ahşap zamanına ustalarla başlamak gerektiğini hatırlasam da; bu konuda marifetli olmadığımı da anladım… Hevesim kursağım da kaldı…

***

Sensiz Keykavus’un huzuruna kim bilir kaçıncı gidişim; geçenlerde o nazlı Şifaiye’ye yağmurlu bir günde girdim; kendini saklayan bir motif ararken, çiniler ve sırlı tuğla senle olan tanışıklığımı hatırlattı… Mekân gözlerini hiçbir misafirine çevirmezken,  taç kapının önünde senle çektirdiğim fotoğraf gözümün önüne geldi; sonra kekeleyerek şu gerçeği itiraf ettim: Evet, senle misafir olduğum her yerde mekânların en çok seni sevdi…

Kalbinin güzelliği, ruhunun zenginliği yüzüne tebessüm ışığı olarak yansıyan güzel adam, ahşap kokulu şehrini bize anlatırken; sıtkınan sevdiğin Sivas’ı özlemle yad ettik, eminim bugün ve yarın seni özlemle yad edecek çok çırağın olacak….Lakin bu çıraklar, senin gibi kalbiyle teferrüce gitmeye hazırlıklı olsalar da; sıtkınan bağlanacakları bir şehir olmayacak…

Yüzyıllar boyunca ahenkli ve ağırbaşlı figürlerle olgunlaşarak durulan ve berraklaşan Sivas halayları bile, hatırlatacağı onca şey varken, nedense senin şehrinin ahşap zamanındaki ustalık eseri evleri akla getiriyor. Kim bilir çıraklarından biri, bütün bu folklorik uzantılarla evlerin, sokakların kısacası şehrin ne kadar alakalı olduğunun izini sürer.

Bunu şunun için söylüyorum: Kadir Üredi’nin şehrinin ahşap zamanına şahit olunmasa da; hikâyelerinin izini sürmek gönül borcumuzdur. Bir gönül borcumuz daha var, kim bilir; onun sıtkınan sevdiği Sivas’ında bir sokağa, bir yere onun adı verilir. Tanımayanlar, okumayanlar en azından Sivas’tan Bir Kadir Üredi Geçti belgeseline şöyle bir baksın… onun gibi güzel bakan, güzel yürüyen, güzel yürekli bir insanın bunu fazlasıyla hakkettiğini görecektir.

 

***

Yıllar önce çekimi yapılan Şehrin Kapıları adlı programda Hasan Çoşkun, Kadir Üredi’yle yapılan söyleşisinin sonunu şöyle bağlar: Kadir Üredi,  “şehrin taç kapısı”dır.  

Tabi ki, onun şehrini yadedenler, onu gönülden yadediyorlar.

Eskiden şehrini kalbiyle teferrüce giden ve şehrin yitik zamanlarını bize anlatan bir Kadir Üredi vardı…6 Mayız 2018 yılında aramızdan ayrıldı… Geride sıtkınan sevdiği şehrinin yitik zamanları kaldı.

 

“Yukarı Tekkeyi kapladı duman

Canımdan çok sevdim vallahi inan

Ölüpte kabire girdiğim zaman

Ben değilde mezartaşım söylesin”

 

Şahidiz:

Seni tanımak büyük bir şerefti, ruhu şad olsun…

Uğur Tuztaşı/Bizim Sivas




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —