KADRAJA GİRENLER...

KADRAJA GİRENLER...

Tacettin KEPENEK Yazdı...

KADRAJA GİRENLER...

MHP den atılma, ülkücülüğü baki, Demokrat parti Ordu milletvekili Sayın Cemal Enginyurt’un, Sivas’ı ziyaret etmesinden bu yana on beş gün geçti. Ancak arkada bıraktığı rüzgâr hala esmeye devam ediyor. Sayın Enginyurt, Sivas’ta iken Vizyon58 televizyonunun canlı yayınına katıldı. Gazeteci Metin Kabakçı’nın sunduğu, benim de yorumcu olarak bulunduğum “Neler Oluyor” programına konuk oldu. Sayın Enginyurt, canlı yayında “Sayın Sivas valisini ve Sayın Cumhuriyet üniversitesi rektörünü kadrajıma aldım” dedi. Dedi demesine de, sonradan anladık ki, bu sözlerin faturası, lafı söyleyene değil, niye söylettin denilen, televizyon kanalına kesilmiş! Asıl kadraja giren Vizyon58 kanalı olmuş!

Vizyon58’in yönetim kurulu başkanı Hatice Kurt, gelen baskılardan iyice daralmış olacak ki, kendi sosyal medya hesabından; “Kişilerin söyledikleri kişileri bağlar. Milletin konuşmasından dolayı kanal sorumlu tutulamaz. Basın olarak işimizi yapamaz hale geldik. Yeter artık. Basını özgür bırakın, basın işini yapsın” şeklinde bir paylaşımda bulundu.

Sayın Kurt’un bu sözleri, başta Sözcü gazetesi olmak üzere iktidara muhalif olan ulusal basının neredeyse tamamı tarafından manşetlere taşındı. Bu sözleri sarf eden kişinin bir televizyon sahibesi olması ve bunun yanı sıra Ak parti mensubu olması meseleyi ilginç bir hale getirdi. Ulusal düzeyde yayın yapan muhalif basın için ülkenin basın özgürlüğünde geldiği son noktayı gösteren, atlanamayacak değerde bir haber oldu ve elbette atlanmadı...

TV sahibesinin kendi siyasi mensubiyeti ile yaptığı işi ayrıştırma gayreti içinde olması ve bu doğrultuda işini yapmaya çalışması, alkışlanması gereken bir tavır iken yeterince anlaşılamamış olduğunu görüyoruz. Birileri, iktidarın aleyhinde hiç kimsenin konuşmamasını ve eleştiri yapmamasını isteyebilir ama bu durum yayıncılığın ve basının tabiatına uygun bir istek olamaz… TV sahibesi Hatice Kurt’tan “Cemal Enginyurt şunları konuşsun, bunları konuşmasın” demesini beklemiş de olabilirler ama bu zaten olacak iş değil...

Vizyon58’de yayımlanan “Neler Oluyor” programına, aylardır konuk yorumcu olarak katılıyorum. İktidar partisi, muhalefet partisi ayrımı yapmadan, özgürce fikirlerimi paylaşıyor, yorumlar yapıyorum. Genellikle belediye veya özel idare çalışmalarında gördüğüm aksaklıkları eleştiriyorum. Konuşulan konular hakkında birileri “angut kuşu” rolü yapsa da, halkımızdan gelen mesajlardan anlıyoruz ki, vatandaşımızın konuştuğumuz konulara ilgisi çok yoğun ve ciddi oranlarda takip ediliyoruz. Hatta az bile söylüyorsunuz, şunları da dile getirin diyorlar… İnsanlar çok sesliliğe hasret kalmış. O kadar da olsun değil mi? Ne de olsa, burası demokratik bir ülke!

Vizyon58 televizyonunun sahipleri, Ak parti yokken de bu şehirde TV yayıncılığı yapıyordu. Bu şehrin, bu halkın sesi, nefesi olmak için yıllardır çaba gösteriyorlar... Onca yıllık yayıncılık birikimi ile ve kıt imkânlarla, onurla mücadele ediyorlar... Yoksa birileri, Hatice Kurt’un Ak parti üyesi olmasını öne sürerek, sadece borazan üflemesini mi istiyor?

Son 20-25 yılda, Sivas ta uydudan yayın yapan dört adet TV kanalı varken, bu gün sadece Vizyon58 kaldı. Farkında mısınız, bilmiyorum ama Sivas’ın ve Sivaslının dünya ile bağlantısını sağlıyorlar.

Eskiden var olan şimdi ise olmayan uydu kanallarından, TV58 yıllar önce satıldı. O kanal şimdi Ege TV oldu. Doğan Ürgüp’ün destek verdiği iddia edilen 4 Eylül TV vardı. Onun yayın hayatı, zaten uzun sürmedi.

Sivas’ın en eski TV kanalı, SRT ise oldukça muhafazakâr olarak bilinen eski sahibi tarafından, geçen yıl Sözcü Medya grubuna satıldı. Hiçbir milletvekili, mülki idareci veya çevresi “yahu arkadaş, sen muhafazakâr bir adamdın, birlikte pilav yedik, hoşaf içtik, nasıl oldu da kanalını muhalif bir kesime sattın”, bile demedi. Paranın dini, dili, rengi olmaz diyen yeni nesil muhafazakâr kesim için yeşil dolarların kadrini bir kez daha böylece görmüş olduk…

Demokrasinin dördüncü kuvveti Medya, yasama, yürütme ve yargının yanında vazgeçilemez bir unsurdur. Hele hele yerel medya çok daha önemlidir. Yerel basın olmaz ise İstanbul basınının ve televizyonlarının, Sivas’ı dert edeceğini mi zannediyorsunuz? Ya da yurt dışında yaşayan milyonlarca Sivaslının, memleketle ilgili bir şey duyabileceğini mi? Ya da internetten, sosyal medyadan bihaber kırsal kesimde yaşayan insanların, memleketten haberdar olabileceğini mi? Yerel medya olmazsa, bunların hiç birisi olmaz.

Ne yazık ki, nemalanma sistemine alıştırılmış gazetecilik mesleğinin ülke genelinde ve yerelde ki hali içler acısı durumda... Bari işini layıkıyla yapmaya çalışanlara sahip çıkalım…

Tacettin KEPENEK

tacettinkepenek@gmail.com



Anahtar Kelimeler: KADRAJA GİRENLER...