Yeni baharların kutlu seherlerinde uyanmaksa özlemimiz, ümit tohumları saçmaksa ağaran şafaklara, yüreklerde sevgi tohumları yeşertmekse dileğimiz, kabaran duygulara bir bent olabilmekse arzumuz, duygu deryasından bir damla düşürelim suya hasret gönüllere. Her yeni gün yeni özlemlere kucak açarken, cemreler yeni baharların haberini müjdelerken, kutlu baharlar ılgıt ılgıt yelleri salıverirken koynundan, sıkı dostluklar ve samimi arkadaşlıkların kapısı aralansın sonsuza dek.Hiçbir duygu yüreklerde saklı kalmasın. Büyük toplum deryasında kısıklaşan insan sesi, kalemin ve kelamın kutlu sohbetinde ayyuka çıksın. Haykırsın ruh, içinde fışkıran kutsal gönül yangınlarını. Bir saman çöpü gibi savrulmak istemiyorsak zorba kasırgalar önünde, toy taylar gibi şahlanalım deli rüzgarlara karşı. Aklın, bilimin ve irfanın aydınlığında muştular sunalım yeni nesillere. Hayata anlam katalım kalemin ve kelamın gölgesinde. Söz meydanında naralar savuralım esen yellere. Salınsın efil efil gönlümüzün çiçekleri, söz gülistanında. Sözün mağrur bayrağını dalgalandıralım hayal kalesinin en yüksek burçlarında.
Kargaların hükümran olduğu şu makus zamanda, sözün şen bülbülleri şakısın gülistanımızda. Kalemimiz yalınkılıç çıksın söz meydanına. Yüreğimizin engin yaylalarından mütebessim kelimeler devşirelim dil sarayına. Namert cümlelerin zincirini kırsın, manadan yükünü almış cömert cümleler. Sözümüz billur dereler gibi sökülsün yüreğimizden. Aksın şahlanmış bir ırmak gibi ruhumuzun derin vadilerinde. Duygu çağıldasın gönlümüzün çetin derelerinde. Deruni alemlerden mülhem soylu kalemler çekilsin yürek meydanında. Popüler kültürün sığ ve kısır dilini söz deryasında boğmak üzere kullanalım kalemimizi yalınkılıç.
Kır bacağını topal kelimelerin, bir daha kalkmamak üzere. Düşmüş kelimeleri yeniden ayaklandır. Hayali kuşan, kalemi mahmuzla, sözü şaha kaldır. Vur boynunu popüler kültürün yandan çarklı cümlelerinin. Parçala zincirini, kuşatılmış hayaliyle zihninin. Temizle dilini kirletilmiş sözcüklerin işgalinden. Limelenmiş hayalini yeniden toparla. Al götür hayali viran bahçenin mütevazi köşesinden; sal, sözün beyaz martılarıyla, engin fikirlerin koyu maviliklerine.
Kar beyaz düşler sakla yüreğinde, kötü zamanların zifiri gecelerine. Sonra yiğit ve mütevazi cümleler indir gönlünün ebedi kitabesinden. Kitabın ortasından kur cümleleri. Sözün muhkem kalelerini inşa et. Yazının kara bayrağı dalgalansın ak sayfalarda. Doğru düşün!.. Doğru söyle!.. Doğru yaz!.. Eğriliğin üzerine kara kalemin keskin çizgisini çek.
Ey içinde harlanan soylu duygu yangınlarına soğuk sular serpen adam! Gönlünü ruhundan süren insan! Bilinmez mecralara hükümsüz sürülen yolcu!.. İç dünyasında yalnızlığı canavar gibi büyüten toplum!.. Yalnızlığı katre katre baldıran gibi içen insan!.. Kendi inşa ettiği zindanına tuğla taşıyan!.. Kalk ayağa!... Dimdik doğrul, amansız fırtınalara karşı yürü hep. Alabora kasırgalar önünde savrulma bir yaprak gibi. Önce kendinle savaşın borusunu öttür. Yanlışların üstüne cesur bir nara savur. Sonra kitabın üzerine kalem savaşının kutsal yeminini et. Ruhunun derinlerine sinmiş seni yeniden dirilt. Gölge olma. Sen sen ol, sen sen.
İçin için büzüşen adam, çık içine düştüğün yalnızlık girdabından. Çıkar omuzlarının arasına sıkıştırdığın başını. Kov içinde yatan miskin insanı. Mutedil rüzgarlar indir gönlünün yüce yaylalarından. Silkin, sarıp sarmalandığın paltonun arasından. Ayağına dolanan günün keşmekeş uğraşlarını sil bir kalemde. Ayak bağı olan meşguliyetlerle dostluğu bitir. Cahille sohbeti kes bir daha barışmamak üzere.
Zihnine dolanan kara yılanların boynuna sözün kutsal kılıcını indir. Yakışmaz sana kuytu köşelerde paslanmak. Haz ahlakının elinde oyuncak olma! Öz vatanın olan ruhunun şehrine dört koldan gir. Aydınlığın alaca şafağında sözün bayrağını açmış dil ordusuna katıl. Çak kibriti, yansın karanlık gecelerin kara bayrağı. Aydınlansın karanlıklar. İçindeki sönmüş volkanı yeniden ateşle; için için biriken şikayetleri haykır. Kara yüzlü cehaletin obez vücutunu şah damarından kes. Canevi´nden vur, söz meydanında pervasız öten dil kargalarını. Kutlu şafakları müjdelesin söz bülbülleri. Yanık türküler nakşolsun içinin sırça saraylarına.
Kaleme ve kitaba yemin et. Kitaba edilmiş binlerce yemin aşkına, bezm-i elest aşkına, söz ver yazının muhkem mührüne. Yüreğinden şahikalar indir ak sayfalara, beyaz düşler aşkına. Vur baltayı başına ruh sarayını işgal eden manasız cümlelerin, İbrahim aşkına. Üzerine söz söylenemeyen kitap üzerine yemin et. İlk kavlinle son kavlin bir olsun. Dönülmez yeminlerin imzasını atsın kalemin. Kadim antların mukaddes yolculuğunun yılmaz süvarisi ol, tin ve zeytin aşkına. Apansız heyulalar canlandır kara gözlerinin nemli ışıltısında. İlk cemreyi düşür, aman vermez kışlarıyla yüreğinin buz tutan yalnızlığına ilkbahar aşkına. Yürü, ardına bakmadan yürü!.. Sür atını kalem ordusunun ardı sıra. Tereddütsüz yürü yönünü ışığa çevirenlerin peşinden.
Kaleme yapış, kitaba sarıl, deftere sırdaş ol!.. Yemin et, kaleme ve kitaba!..