Çocukluğumda babaannem hamama giderken ?´Kildanlığı?da yanda götürürdü.Kildanlıktakil, sabun, kese,lifvs.bulunurdu..Ben babaanneme bu toprağı ?´Kili niye götürüyorsun dediğimde.Bu ?´Kili hamam tasında suyla doldurur çıkışında saçlarının onunla yıkarım.Saçlarımda pamuk gibi olur, derdi.Bu gün öğrendik ki 70 sene önce kullanılan kil şimdi eczacılık sanayinde yeri doldurulmaz bir madde olmuş.
Yine geleneğimizde kısaca töremizde kullanılan bir toprak daha var. ?Kına?
Anaerkil aile yapımız içinde konaklarımızda birkaç aile bir arada yaşardı.Nufus kalabalıktı. Amcam birkaç çuval buğday alır,değirmene götürürdü. O yıllarda Sivas´ta değirmen çoktu.Bizim buğdaylar öğütülmeye başlayınca değirmenci unu teknesinde iki parmağının arasına alır ?Hilmi ağabey Kına gibi un oluyor? derdi.
Doğumunu heyacanla beklediğimiz elinden tutup parkta salıncağa bindirdiğimiz,okula götürdüğümüz,yatarken masal anlattığımız, yemeyip yedirdiğimiz, içmeyip içirdiğimiz kızımız gelinlik çağına gelince ilk töreni kına gecesidir.O gece de hüzün, endişe,heyecan ve mutluluk vardır.
Anne ve baba mutludur çocuklarının mürüvvetini göreceklerdir.Endişelidirler ne olacağı belli değildir.Göz yaşları göz pınarları dışarı değil içlerine akmaktadır.Gelinin kınası yakılır artık yol ayrımı başlamıştır.Eğer kız küçük gelin olmuşsa 16-17 yaşları gibi hele birde gurbete gönderilmiş ise hasretle yanıp tutuşur.Yanık yanık ?´Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler. Ben annemi ben babamı ben köyümü özlerim.´´veya bir tokat türküsü ?´ Sabahtan kalktımda ezan sesi var, Ezan sesi değil yar yar, burçak yası var.Aman da kızlar ne zor imiş burçak yolması. Burçak tarlasında yar yar gelin olması´´
Damat adayının da başka bir yerde kınası yakılmaktadır.
Çocukken babamın dükkanına giderdim.(Kunduracı) birileri hacı usta sen bu oğlana ekmek yedirmiyor musun,, diye takılırlardı.Oda?´karavana yiyince kendine gelir,, derdi.
Biz dünya çapında bir bilim adamı yetiştiremedik. Ama biz dünyaya askerliği öğrettik. Asker bir milletiz askere gidecek Mehmet olur sana bir Mehmetcik. Mehmetçiğin evinde mutluluk ana babada gurur ve coşku vardır.Vatan savunmasına giden Mehmetcik ölürse Şehit kalırsa Gazi kalacaktır. İkisi de kutsaldır.orası Peygamber ocağıdır.Kınası yakılan Mehmet davul zurna eşliğinde kutsal yolculuğuna çıkar.
Tokat´ın Zile ilçesinde bir parkda otururken heykeller gördüm.O heykellerin altında askere gidene kına yakılır, Vatanına kurban olsun diye, Geline kına yakılır evine, çocuklarına kurban olsun diye,koça kına yakılır İlahi güce Tanrıya kurban olsun diye,
Babaannem çok yaşlanmıştı bir gün baktım ki başına kına yakmış ?´anne hayır ola bu ne hal´´ dedim ?´oğlum saçım çok dökülüyor onun için dedi,, ?´ Peki babaanne ayağındaki kınaya ne demeli,, dedim ?´oğlum kına ayak kokusunu ve teri önler,, dedi.
Derler ki Aşık Veysel´in toprak şiiri üzerine yazılmış bir şiir daha yoktur. Bende diyorum ki bu kına denen toprak bir millet ile ancak bu kadar bütünleşir.
Şimdi ünüversitede özellikle sosyaloji hocalarından bir ricam olacak.Bir kız öğrenciye ?´Kına, üzerine yüksek lisans tezi yaptırsınlar.Bakalım daha neler neler öğreneceğiz.
1960 lı yıllarda Sivas ta her sokakta bir çeşme bulunurdu.Açma kapama musluğuda yoktu.Hala şaşarım gece gündüz 24 saat akan bu sular nereden gelirdi.O çeşme başlarında bazı kadınların birbirlerine ?´Kına yak anam,,dediklerini duymuşumdur.tabi kadın nezaketi orada bir kelimeyi söyleyemezlerdi.
Ama erkekler öylemi onlar Argo katarak söylerler ve bu söz günlük hayatta çok kullanılırdı.
Bir toprak parçası olan ?´Kına´´ insanımızla ancak bu kadar bütünleşebilirdi.