BEZİRCİ Mahallesi.
Fakirlik diz boyu. Yokluk diz boyu.
Sadece bizde yok kör kalası yokluk herkesde yok.
Amma hemşehrilerim kimse aç değil. Herkes bir biri ile paylaşır elinde olanı.
SİVAS kimseyi aç açık komaz. Bırakın bir biri ile paylaşmayı, şuradan bir yolcu mu geçti onun dahi her “haceti” giderilirdi.
TÜRK, KÜRT, ERMENİ, ÇERKEZ, GÖÇMEN her bir millet var idi.
Amma kimse kimsenin ne olduğunu irdelemez idi.
Kime ne ki KUDRETLİ TANRIM kısım kısım yaratmamış mıydı sanki cümlemizi...
BEZİRCİ MAHALLESİ Ulu kişisi KOCAMIŞ Fakı RAMAZAN Amca hep derdi ya ?yer damar damar, insan kısım kısım? öyleydi işte? Bizi sorar iseniz anlatayım hemşerilerim.
Ben kocamış KİRKOR´un 2 kahramanı oldun her vakit...
Dünyada tanımadığım zengin ünlü kişi kalmadı ancak benim 2 kahramanım hiç değişmedi.
Biri kurban olduğum babam BEDROS USTA, diğeri kurban olduğum anam MANUŞAK HATUN.Her ana çok değerlidir mücevher taşı gibi. Benim anam da öyleydi.Sizin analarınız da öyle? SİVAS´ımızın kışı pek meşakkatli olur. BEZİRCİ´nin o söğütleri bile gıcılardı ayazdan.
Garip babam pekde iş bulamaz idi kara kışta.Bulamazdı amma TECER DAĞI gibi anam vardı ya yetişirdi o. "Sofada" bir "halıağacı" vardı. Anam kışın kilim dokur idi. Babamın işsizliğini "mehilsemezdi".
KAR yağınca "gadasını aldığım" SİVASıma,anam "ceviz sandık" dibindeki "KİRKİT" i çıkarırdı."KİRKİT" nedir bildiniz mi? "KİRKİR" demirden yapılı, dişli, İlmekleri sıkıştırırdı. Gece biz yatınca sofadan kış boyu "tak tak tak, küt küt küt" sesleri eksik olmaz idi..
Öyle bir kilim yapar idi ki MANUŞAK KADIN dillere destan oluridi.Hafta bitmez idi ki KİLİM biter hatta satılır idi. ANAM Manuşak GELİN "KİRKİT"i gözü yumuk kullanır idi. Amma KİRKİT de KİRKİT idi. Sihirli idi sanki. Bazen biz dahi kullanırdık. Kudretli TANRIM, o demir parçasını "halk eylemiş" ve bir kış boyu bizi doyurur yapmış idi sanki.
Anamın yaptığı nakışlı kilimleri mahallede satar idik.Bazen da babam "SARAYIN ÖNÜNDE" alıcılara verir idi.Eve gelirken de koltuğunun altı "pırtı" olur idi.. O gün evimizde şölen olurdu sanki. Babam ot yastığa yaslanır, SUŞEHRİ SİS´ten "ladiger" gümüş tabakasından ile tütün sarar idi. ZEMHERİNİN tam orta yerinde, bir zaman "babam ayağını burkmuş" idi. "Sınıhçı ARİFE Bacı" sarmış idi "iç yağı"ile?
"Horantanın" maişeti kurban olduğum anam MANUŞAK GELİNE kalmıştı. Anam, erkek gibi idi.Hep derdi ki ?kurban olduğum KUDRETLİ TANRIM kimseyi aç açık komaz yeterki çalışasın? derdi.Babam iş göremediğinden anam sabahlara kadar kilim dokumaya devam etti. Daha çok çalıştı.?KİRKİT? elinden hiç düşmedi?
Elimiz de çok daralmıştı. Babam az buçuk iş yapar idi ayağını burktuğu için yapamamıştı.
Yalnız anamın dokuduğu kilimler eskisinden daha çok satılıyordu.
Ne olmuş biliyor musunuz?Bizim MAHALLELİ ?babam ayağını burktuğu için de çalışamıyor ya? aralarında anlaşmışlar kilimleri kendileri satın almışlar anamın kilimlerini?. Hele anam da şaşırmıştı bu kilimler ne çabuk satılıyor diye?
(Hemşehrilerim işte o zaman çocuk idim ağlayamamıştım, müsaadenizle şimdi ağlıyorum işte?)
(Hepinize AMERİKA´dan selamlar iletiyorum?Küçüklerin gözlerinden öpüyorum, hanım evlatlarımın hatırlarını sual ediyorum.SİVASIM´ın dağına taşına selamlar gönderiyorum.?)