ŞEHRİN kitapla ünsiyeti hususunda Kitap günlerini 7.sine doğru yol alırken, geçen yıllara benzer bir hazırlığın olduğunu görmek üzüntü verici.
Kendini yenileyemeyen düşünceler, hedefler ve idealler, günü gelir gerileme seyrine dahil olurlar.
Önümüzdeki dönem yaşanacak olan Kitap Günleri, düşünsel anlamda bir gerileme içerisine gireceğe benziyor.
Bunda en önemli etkenin, ?lokal bazda hareket? handikabıdır. Tabi diğer etkenleri saymaya gerek yok.
Görünen o ki, Kitap Günleri´ni kucaklayacak etkin bir felsefi yorumlama oluşturulamamaktadır.
Elbette yapılan Kitap Günleri çalışmalarını alkışlamakla birlikte artık yedincisine hazırlık yapılan şu günlerde, yeni düşüncelerle bu anlamlı zamanı taçlandırmak icap etmez mi?
Biliyorum ki kapsamlı bir gayret içine girileceğe benzemiyor. Gelen yazarları ağırlamak, o zamanların sorunsuz geçmesini sağlamak gibi bir düşünce, yapaylık sarmalına girmiş bulunmaktadır.
Peki ne yapmalı? Nasıl etmeli de Kitap Günleri´ni içine girdiği sıradanlık dışına çıkarmalı?
Kabul edelim ki, bu şehirde bir kültür ekibi bulunmamaktadır. Hiçbir kurumun Kitap Günlerini entelektüel bir ufka taşıma noktasında, felsefi duruşu ve birikimi mevcut değildir.
İl Özel İdaresi´nin teknik ekibinin sorunsuzca günleri tamamlaması elbette bir başarı, lakin bu başarının kültürel ayağının da tamamlanması iktiza etmektedir.
Büyük Kitap Fuarlarını inceleyenler veya oraya gidenler bilirler ki, biz maalesef derli toplu bunu algılayamıyoruz. Şehrin tamamının bu günlere dahilini, sağlayamıyoruz. Bu konuda gerek reklam eksikliği gerekse cazibe oluşturma açısından bir beceriksizliğin olduğu ortada.
Çünkü sadece ama sadece alan içine hapsolunmuş Kitap Günleri´nde şehrin haberi dahi zar zor olmaktadır.
Kitap Günleri ve söyleşilerine yeterince insanın katılmaması da içler acısı. Hiçbir kurumun tam kadro etkinliklere katılmaması, kurum yöneticilerin nemelazımcı tutumları içler acısı gerçekten.
Sadece imza günü ve söyleşi esaslı Kitap Günlerini konumlandırmak, öte bir hayal ve medeniyet bilincinden de habersizliğin bir göstergesidir.
Aylar önce Kitap Günleri çalışmaları, geniş istişareler ile yapılması gerekirken, bu işi organize edenlerin istişari düşünceyi dikkate almayarak, kalıplarını belirledikleri şekilde aynen devam ettirme süreçleri, bu heyecanı söndürüp tekrara düşürmektedir.
Peki nasıl bir yol izlemeli?
Maalesef burada da SİVAS´a ait olan bir hastalık gün yüzüne çıkmaktadır. Bir kurum bu işi üstlendiğinde diğerleri nasıl olsa bu işi onlar yapıyor diyerek kenara çekilmekte ve rutini kutsamaktadır.
İşleyişi İl Özel İdaresi işi üstleniyor lakin, Kültür Müdürlüğü, Belediye, Üniversite, Milli Eğitim, STK´lar işin ucundan bile tutmamak için ipe un seriyorlar..
Sivas gibi okumayan, gündelik düşünsel plana hapsolmuş şehirde elbette, devasa etkinlikler zor ama imkansız değil.
Bu sene bu anlamlı günlerin felsefesini yaparak Türkiye´ye örnek olabilecek bir etkinlikler silsilesi düşünebiliriz.
Sadece yazarları ağırlama ve stant kurma gibi şekilsel yavanlıktan kurtularak, içeriğin daha da doldurulmasına dair düşünceler de yabana atılmamalı.
Biz çalıp biz söyleyelim kasaba mantığı çerçevesinde eğer bu işi devam ettirirsek, kişilere bağlı heyecan günü gelir yok olur gider.
Kurumsallaşmaya yönelik bir çaba elzemken, geçmiş yılların tekrarını yapmak, hem şehri, hem kurumları hem de düşünceyi tekrara sokar ki, bu açmazı kırmak için yıllarca yeni rönesansı eylemi hayata geçirmek gerekecek ki o da SİVAS için çok ama çok zor.