Kurban bayramının içinde bulunduğu Zülhicce ayı, mübarek ayların en mühimleri arasında yer almaktadır.
Peygamber (s.a.s); "Zülhicce`nin ilk on gününde yapılan ibadetler diğer aylarda yapılan iyi amellerden, Allah nezdinde daha makbuldür" buyurunca orada bulunanlar; "Ya Rasûlüllah! Allah yolunda yapılan cihad da Zülhicce`de yapılan ibadetten daha sevgili midir?" dediler. Peygamber (s.a.s) "Evet, cihad da. Yalnız, malını, canını tehlikeye koyarak cihada çıkıp da dönmeyen (şehid olan) kimsenin cihadı bundan daha efdaldir" buyurdu (Tecrid, III, 188)."Ondaki her bir günün orucu bir yıllık oruca (sevabca) eşittir. Ondaki bir gece kıyamı (ibadetle ihya edilmesi) Kadir gecesinin kıyamına (ihyasına) eşittir." [Tirmizî, Savm 52, (758).]
Yine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Günlerin en efdaliarafe günüdür. (Faziletçe) cuma`ya muvafakat eder. O, cum`a günü dışında yapılan yetmiş haccdanefdaldir. Duaların en efdali de arefe günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği en efdal söz de: "Lailahe illallah vahdehulâşerikelehu" (Allah birdir, ondan başka ilah yoktur, O`nun ortağı da yoktur) sözüdür."
Bu günler için meşru kılınmış bir ibadet vardır ki, buna "teşrik tekbirleri" denilmektedir. "AllâhüekberAllâhüekber lâ ilâhe illallâhüvellâhüekberAllâhüekbervelillâhi`l-hamd" şeklindeki tekbirleri arefe günü sabah namazından dördüncü bayram günü ikindi namazına kadar 23 vakit namazın farzları peşinden söylemek gerekir.
Abdullah b. Ömer ve EbûHüreyre Hazretleri gibi ashâbın âlimlerinden olan zevatın bu tekbirleri Zülhicce`nin ilk on gününde de söylediklerine, hatta o günlerde çarşıya çıkıp yüksek sesle tekbir getirdiklerine dair rivayetler vardır (Tecrîd III, 190). Zülhicce`nin ilk yarısındaki günler, yüce Allah katında değerli günler arasındadır Hatta "Cuma haftanın; Zülhicce`nin ilk onu ise yılın mübarek günleridir" denilmiştir. Buna göre Zülhicce`nin ilk onuna tesadüf eden Cuma, her iki fazileti de toplayacağı için yılın en mübarek günlerinden biri sayılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s) ve ashâb-ı kiram pek çok fazîletin bir arada toplandığı Zülhicce`nin ilk yarısını zikr, tesbîhât, ibâdet ve tefekkür ile geçirirler, yoksullara yardım ederlerdi. Dolayısıyle onları örnek alarak müslümanların o günlerde ibadetlerine dikkat etmeleri, dualarını artırmaları, hayır ve hasenâtı daha çok yapmaları, kendilerini nefsmuhâsebesine tabi tutarak hatalarına tevbe etmeleri uygun olur. Şunu da hatırlamak gerekir ki, bilhassa Zülhicce`nin ilk yarısı içinde hacc ve kurban ibadeti vardır. Bugünlerde milyonlarca hacı telbiye getirmekte, Kâ`be`yi tavaf etmekte, tüm Müslümanlar için dua etmektedirler. Malî durumu uygun olan yüz milyonları aşan Müslümanlar kurbanlarını kesmektedirler. İşte tarihte Hz. İbrahim ve İsmail`in ilâhi bir imtihana uğratıp Cenâb-ı Hakk`a teslimiyette muvaffak olmaları ve koç ihsan edilmesi de bu günlerde olmuştur.