Yerel seçimlerden sonra el değiştiren belediyelerde ve bağlı şirketlerinde, her gün yeni bir rezillik ortaya çıkmakta ve özellikle Ankara Büyükşehir belediyesi ve iştiraklerinden kötü kokular ortalığa yayılmaktadır. Tuzun bile koktuğu bir dönem de, bu pis kokulardan bir şey çıkar mı? Bilemiyorum.
Belediye şirketlerinin ve iştiraklerinin bu denli pisliğe bulaşması, her ne kadar insan faktörüne bağlıymış gibi görünse de bence asıl faktör hukuki yapılarından kaynaklanan sakatlıklar ve zihniyet sorunudur.
Belediyelerin kurmuş oldukları şirketler veiştiraklerin,bazı istisnaları olsa da tamamına yakınıTürk Ticaret kanununa tabidir. Yani her hangi bir vatandaşınkurduğu şirkettenfarksızdır.
Bu şirketler, büyük hisseleri belediyelere ait olacak şekilde, birlikler veya özel idarelerin tüzel kişi ortaklıkları ile kurulmuşlardır. Bu şirketlerin arpalık mahiyetinde ki yönetim kurulları,belediye başkanı tarafından belirlenir. Başkan para vermek istediği partililerini, danışmanlarını yada bazı personellerini yani istediği kişileribu kurullara atayabilmektedir. Bu yönetim kurulu üyeleri hakkıhuzur ücreti adıaltında ve ortalama olarak aylık 1.500 TL ile 10.000 TL arasında bir para alırlar. Büyükşehirlerde ise belediye şirketlerinin yönetim kurulu üyelerine ve onların yakınlarına, araç dahitahsis edilebilmekte,bu kişiler güya şirket adına iş gezisi yapıyormuş gibi yurt içi, yurt dışı seyahatlere dahi gönderilebilmektedir.
Belediye şirketleri, belediyelerin yada özel idarelerin gönüllerince at oynatabilmeleri sağlamak için hülle mekanizması ile yasaların arkasından dolanma imkânı sağlayan aracı kurumlar haline gelmişlerdir.Maalesef, ülkemizin yerel kaynaklarını sömüren ama fazlada dillendirilmeyen kokmuş yapılardır.
Belediye ve belediye şirketi ilişkilerinde, iki ana yöntem kullanılır.
Birinci yöntem,Hülleli ihale yöntemi. Bunu bir örnekle açıklayalım. Mesela belediye şehir reklam panolarını ihaleye çıkarır. Belediye şirketi ihaleye katılır. İhaleye girmek isteyen diğer firmalar çıksa bile, onlara sözlü olarak ?bizim şirket işi alacak? denir. Bu yüzden ihalelerde yeterli katılım dahi olmaz. Gerekirse, görüntü maksadıyla bir iki firmaya teklif verdirilir. Belediye şirketi sözde ihaleyi alır. Belediyenin yapacağı iş, ihale yolu ile belediye şirketine geçtiği içinartık belediyenin sorumluluğu ve zorunluluğu kalmamıştır. Belediye, kendi şirketini maşa olarak kullanır ve kendi şirketi aracılığı ile üçüncü bir şahsa ya da firmaya işi pas eder. Herhangi bir taşerona, yani istediğinden, istediği bedelle, hiçbir mevzuata tabi olmadan iş verir, araç, makine veya hizmet alır.
İkinci yöntem ise Hülleli Sermaye yöntemi.Belediyenin kendi şirketlerine doğrudan sermaye aktarma yöntemidir. Belediye, belediye meclisinin bir kararı ile kendi şirketine para aktarımını yasallaştırır.Belediyenin kendi yasal mevzuatı ile harcayamayacağı, para aktaramayacağı iş ve işlemler belediye başkanının talimatı ileve bu şirketler aracılığı ile yapılır.Mesela örnek verecek olursak, Başkan veya partisi sürekli yemekler verir, toylar düzenler, bunların giderleri genelde iştirakler ve şirketler tarafından karşılanır.Bu şirketler, adeta örtülü ödenek gibi çalışırlar.
Sivas´ta,belediyenin Özbelsan AŞ ile Sidaş AŞ, özel idarenin Buruciye AŞ. adı altında şirketleri bulunmaktadır. Bunların karını-zararını kimse bilmez (Ticari sır). Diyelim ki, Özbelsan AŞ. nin50 milyon lira kayıtlı sermayesi var. Ver bakalım şu 50 milyonun hesabını deseniz, cevabını alamazsınız.Nerede bu para deseniz, cevabı yoktur.
Değerli okurlar, bu şirketin(Özbelsan AŞ) daha ilk yıllarında (1991-1997) içinde bulunmuş bir kişi olarak bu satırları yazdığımı özellikle belirtmek isterim. İyi niyetlerle çıkılan bir yolda, bu şirket çok önemli işler yapmış olsa da, bir aşamadan sonra işin rengi değişmiş ve maalesef kaynakların heba edildiği bir şirket haline gelmiştir.
Ülkemizde ki belediyelere bağlı, bütün bu kokmuş yerel yönetim şirketlerinin,yasal düzenlemeler ile rehabilite edilmesi, denetim altına alınması ve hesap verir hale getirilmesi artık kaçınılmazdır. Aksi halde,Refah partisi ve sonrasında Ak partinin belediyecilik anlayışının eseri olan bu şirketler, kendilerini var edenleri eninde sonunda yiyip bitirecek vemaalesef,olan yine millete olacaktır?
Huzurlu ve sağlıklı bir kurban bayramı geçirmeniz dileği ile?
Tacettin KEPENEK