KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

Filiz KÖKSAL İle KKTC Üzerine Söyleşi...

Filiz Hanım, 15 Kasım 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi. Sizlerin de bağımsızlık ilanı ile ilgili birincil ana kaynaklardan yararlanarak yazdığınız “Türk Basınında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu” adlı kitabınız ve konu ile ilgili araştırma ve incelemeleriniz, Cumhurbaşkanı Rauf R. DENKTAŞ ile görüşmeleriniz oldu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilan edildiği 15 Kasım 1983 günü yaşanan gelişmelerden kısaca bahsedebilir misiniz?

--Öncelikle bugün 15 Kasım, KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’nin kuruluşunun, ilan edilişinin 39. yıldönümü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhuriyet Bayramı. Kutlu olsun. Cumhuriyetin kuruluşu için mücadele veren Kıbrıs Türk halkını ve Kıbrıs Türk liderliğini saygı ve minnetle anıyoruz.

15 Kasım sabahı Kuzey Kıbrıs Türk Meclisinin önünde toplanan Kıbrıs Türk halkı Meclis’ten çıkacak kararı büyük bir heyecan ve memnuniyetle beklemiştir.

Kıbrıs Türk Federe Meclisi (KTFD), 15 Kasım 1983 Salı günü sabah saat 08.55’te 1. Olağanüstü Birleşiminde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin “Kuruluş” ve “Bağımsızlık” bildirgelerini oybirliği ile onaylayarak tüm dünyaya ilân etmiştir. Rauf Denktaş, Meclisin olağanüstü birleşiminde bağımsızlık bildirisini okumuştur.

Denktaş’ın bağımsızlık bildirisini okumasından hemen sonra bu tarihi günde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş kararı Kıbrıs Türk milletvekilleri tarafından oy birliği ile onaylanmış ve imzalanmıştır. Böylece Kıbrıs Türk halkı tarihi açıdan büyük kararını vererek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilân etmiştir. Böylelikle Kıbrıs Türk halkının 1878 İngiliz işgalinden itibaren özlem duyduğu en büyük arzusu gerçekleşmiştir.

Meclis Başkanı tarafından okunmuş olan ve Meclis’te onaylanmış olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş kararı ise aynen şöyledir:

“Kıbrıs Türk Halkının özgür iradesini temsil eden;

Doğuştan hür ve eşit olan bütün insanların hür ve eşit yaşamlarına inanan;

Bu inanç içinde, Kıbrıs Türk Halkı’nın kendi kaderini tayin etme hakkını 17 Haziran 1983 tarihli kararıyla dünyaya ilân etmiş olan;

Irk, millî menşe, dil ve din gibi farklara dayalı olarak insanlar arasında ayırım gözetilmesini, her türlü sömürgeciliği, ırkçılığı, baskı ve tahakkümü reddeden;

Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de, Orta Doğu’da ve dünyada tam bir barış ve istikrarın, özgürlüğün, insan haklarının egemen olmasını isteyen;

Kıbrıs Adası’ndaki iki halkın, kendi millî benliklerini koruyarak, kendi kesimlerinde, huzur ve güven içinde yaşamaya ve kendi kendilerini yönetmeye hakları olduğuna inanan;

Aynı Ada’da yanyana yaşamaya mecbur bulunan bu iki halkın aralarındaki bütün sorunları, eşit düzeyde müzakerelerle, barışçı adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmalarının mümkün ve zorunlu olduğu görüşüne sımsıkı bağlı bulunan;

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânının iki eşit halk arasında ortaklığın bir federasyon çatısı altında yeniden kurulmasını ve sorunların çözülmesini engellemeyip, kolaylaştırabileceğine kani olan;

İki halk arasındaki bütün sorunların barışçı ve uzlaşıcı bir politika ile çözülmesi için BM Genel Sekreteri’nin gözetimi altında, eşit düzeyde müzakereler yürütülmesini yürekten dileyen ve önerilmiş bulunan zirve toplantısının bu açıdan yarar sağlayacağına inan Meclisimiz

-KIBRIS TÜRK HALKI ADINA-

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve “Bağımsızlık Bildirisini” onaylar” .

Rauf Denktaş’ın bağımsızlık bildirgesini okumasından ve Meclis Başkanınca söz konusu bağımsızlık karar metninin okunmasından sonra tüm meclis üyeleri, bağımsızlık kararını ayakta alkışlarla karşılayarak, oy birliği ile kabul etmiştir.

Rauf Denktaş, daha sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânını Meclis önünde toplanan binlerce kişiye duyurmuş ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin doğduğunu bildirmiştir. Denktaş, halka hitaben şu konuşmayı yapmıştır:

“Başınız dik, korkusuz yaşayasınız, insan haysiyeti içerisinde yaşayasanız diye ağabeylerinizin vermiş olduğu mücadele bu noktada bitmiş değildir. Görev çok daha iyi koşullar içerisinde sizlere devredilmek üzere yeni bir safhaya gelmiştir.

Kendinizi Vatanı korumaya, eşitliğinizle Türk toplumu olmakla, Türklüğünüzle öğünmeye ve vatanı daha güzel yapmak için devamlı surette birlik ve beraberlik içerisinde çalışmaya, Anavatanımıza layık olmaya ve onunla olan bağlarımızı daha da güçlendirmeye hazırlayınız. Bu hazırlık içerisinde olunuz. Bu mücadeleyi vermiş olan kahraman, vefakâr bir toplumun çocukları olmakla öğününüz, sevininiz. Ve daha güzel bir geleceği, sizden sonra geleceklere devredebilmek için her fedakârlığa katlanacak bir ruh hazırlığı içinde olunuz.

Ne mutlu Türküm diyene, ne mutlu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk çocuklarına. Şimdi bu eser hepimizindir. Dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar”.

-Bağımsızlık düşüncesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş düşüncesi Kıbrıs Türk halkında ve liderliğinde birden bire 1983 yılında ortaya çıkan bir düşünce mi olmuştur? Yoksa bunun bir süreci olmuş mudur?

--Kıbrıs Adası’nda bugün barış, huzur vardır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün barış konusunda “bağımsızlık” vurgulu şu sözünü her zaman hatırlamalıyız: “Barış dediğimde bağımsızlığımı kastediyorum. Bağımsız değilseniz hiçbir şey bulamazsınız, hiçbir şey alamazsınız.”

Bağımsızlık düşüncesi, Kıbrıs Türk halkında ve liderliğinde birden bire 1983 yılında ortaya çıkan bir düşünce değildir. Bu düşünceyi ortaya çıkaran zorunlu nedenler olmuştur. 1878’den itibaren Kıbrıs Türklerine karşı Rumları destekleyen ayrımcı politikalar, Ada’nın Yunanistan’a ilhak edilmesi çalışmaları, Rumların enosis hayalleri ve Kıbrıs Türklerine Rumlarca uygulanan “ya tabut ya bavul” çalışmaları sonucunda bağımsızlık düşüncesi Kıbrıs Türk halkınca arzu edilen “büyük bir hürriyet özlemi” sonucunda ortaya çıkmıştır.

1878’de İngilizler tarafından Kıbrıs Ada’sında Osmanlı Türk bayrağı yerine İngiliz bayrağının çekilişini gözyaşları içinde izleyen Kıbrıs Türk halkı, mutlaka bir gün Türk askerinin Ada’ya geleceğine, Ada’ya barış, huzur getireceğine inanmış, hürriyetlerine kavuşacakları günü beklemiştir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kurucusu, Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş da bu durumu çocukluk anılarını anlattığı Karkot Deresi adlı kitabında aktarmış ve Dedesi

Şeherli Mehmet’in “Gittiler ama bir gün gelecekler, yine gelecekler. O günleri biz göremeyiz ama sizler mutlaka göreceksiniz” şeklinde ifade ettiği gibi yıllarca ayrımcı politikaya maruz kalan Kıbrıs Türkleri hürriyet, özgürlük, bağımsızlık arzusunda olmuşlardır (KKTC Cumhurbaşkanı R. Rauf Denktaş’ın dedesi Şeherli Mehmet, Ada’nın İngiliz idaresine geçişini ve İngilizlerin geldiği günkü Türklerin duygularını, gördüklerini torunu Denktaş’a anlatmıştır).

Bağımsız Kıbrıs Türk devleti kurma düşüncesi, Kıbrıs Türk liderliğinde var olan bir düşünce olmuş, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumlar tarafından yıkılmasından sonra da Kıbrıs Türk liderliği için ayrı bir bağımsızlık olgusu ortaya çıkmıştır. Kıbrıs Türk liderliği bağımsızlık ilânını gerek 1963 olaylarından sonra gerekse 1974 Barış Harekâtından sonra düşünmüş ancak Türkiye’nin hazır olmayışından dolayı bunu gerçekleştirememiştir.

Rauf Denktaş ile görüşmemizde, Denktaş “Rumların Ortaklık Cumhuriyetini 21 Aralık 1963’te yıktıkları gün, Türk liderliği olarak düşündüklerini bağımsızlığı yada taksimi gerçekleştirmek için çıkış yapılması gerektiğini” düşündüklerini “ancak Türkiye’nin o günkü şartlarda bunu yapabilecek durumda olmamasından dolayı” yapamadıklarını belirtmiştir. Kıbrıs Türk liderleri 1963 olaylarını, Rumların Kıbrıs Cumhuriyetini yıkma ve enosisi gerçekleştirme istekleri yönündeki çabalarını, Türkiye’ye raporlarla bildirmiş; müdahale istemişlerdir.

1964’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılmasından ve BM Güvenlik Konseyi’nin Makarios’u “meşru Kıbrıs Hükümeti” olarak addetmesinden sonra Kıbrıs meselesinin Türkler açısından artık halledilemeyecek bir duruma itildiğini Kıbrıs Türk liderliği görmüş ve bağımsızlık isteklerini yinelemiştir. Denktaş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 17 yıl önce de, 1966-67 yıllarında, Kıbrıs sorununun çözümü için Kıbrıs’ta bağımsız devlet ilân edilmesinin gerekliliğini savunmuş ve Denktaş’ın bu beyanatları Türk basınına yansımıştır.

Sürekli bağımsız devlet düşüncesinde olan Kıbrıs Türk liderlerinden Rauf Denktaş, 1974 Harekâtından sonra “Ankara’ya tekrar müracaat ederek Kuzey Kıbrıs’ta bağımsız devlet kurma” isteğini dile getirmiş, ancak o dönemde Türkiye’deki geçici Sadi Irmak hükümeti, federe devlet kurulmasını istemiş ve federasyon tezi üzerinde durmuştur. Kıbrıs Türk liderliği bağımsızlık ilânını sırf Anavatan Türkiye zarar görmesin diye ertelemek zorunda kalmıştır. Bilinen bir gerçekte vardır ki Kıbrıs Türkleri ve halkı, Türkiyesiz kararlar almamıştır. Kıbrıs Türkleri, “kendilerini Türkiye’nin haklarını koruyan hudut bekçileri” olarak görmüştür ( Rauf Denktaş ile yapılan görüşmemizden ).

- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilan edilişini gerekli, zorunlu kılan nedenler neler olmuştur? Bilgi verir misiniz?

--Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlık nedeni, 1830’lardan itibaren Rumların Kıbrıs Adası’ndaki enosis isteklerinden, İngiliz idaresinin Rumları destekleyen ayrımcı politikalarından anlaşılabilir. 1960 yılına kadar İngiliz idaresinde bulunan Kıbrıs Ada’sında Kıbrıs Türklerine yönelik baskı ve yıldırma politikaları devam etmiştir. Kıbrıs Türklerinin bir kısmı bu süre zarfında Ada’dan göç etmek zorunda bırakılmış, bir kısmı da artan Rum enosis tahriklerine karşı basın aracılığıyla karşı koymaya, seslerini hem Türkiye’ye hem de dünyaya duyurmaya çalışmışlardır.

1960 yılında ise Kıbrıs’ta iki toplum ortaklaşa Kıbrıs Cumhuriyeti kurmuş ancak Rumlar bu Ortaklık Cumhuriyetini enosis için yıkmışlardır. Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıs Rum basınında nihai hedefleri olan enosise ulaşmak için bir “ara rejim” olarak görülmüştür. Kıbrıs Rum basını ve liderliği 1960 Anlaşmalarına karşı kampanya başlatarak bu dönemde enosis çağrılarını ayakta tutmuştur. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılmasında Rum basının Türklere karşı tahrik edici yayınları da etkili olmuştur. Hatta 1963’te yayınlanan Rum gazeteleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1964 yılında yıkılabileceğini önceden yazmışlardır.

1960 Ortaklık Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra da Rumlar Türkler üzerindeki baskılarını sürdürmüşler ve Türkleri eşit haklardan yararlandırmamaya başlamışlardır. Yunanistan’ın da desteğiyle Rumlar, 1963 Aralık ayında “Türkleri imha etmek” amacıyla Akritas Plânını yürürlüğe koyarak 1963-64 olaylarını başlatmış ve yüzlerce Türkü katletmiş, binlerce Türkü ise göçmen durumuna düşürmüştür. Rum saldırıları sonucunda 103 Kıbrıs Türk köyü boşaltılarak Türkler başka köylere göç etmek zorunda bırakılmış, halkın dörtte biri göçmen olup başka bölgelere sığınmıştır ( Bu bilgiler KKTC Cumhurbaşkanı Rauf R. DENKTAŞ ile KKTC’nin kuruluşu ile ilgili KKTC Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapmış olduğumuz “KKTC’nin Kuruluşu” konulu görüşmemizden edinilmiştir).

Kıbrıs Türkleri de Rumların “ya tabut ya bavul” politikasına direnmiş 1963-1974 döneminde 11 yıl boyunca büyük baskılar altında inanılmaz özverilerle yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Rumlar, Kıbrıs Türklerine yönelik sayısız katliam plânları hazırlamışlardır.

1 Ocak 1964 yılında Makarios’un, anlaşmaları feshettiğini açıklamasıyla Ortaklık Cumhuriyeti sona ermiş, Türkler zorla yönetimden uzaklaştırılmış, azınlık durumuna getirilmeye çalışılmıştır. Tüm dünyada Rumlar “meşru Kıbrıs” Hükümeti muamelesi görünce Türkler de kendi yönetimlerini kurmak zorunda kalmışlardır.

Ve nihayet Kıbrıs Türklerinin beklediği özlem 1974’te Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs Barış Harekâtıyla gerçekleşmiş, böylece Ada’nın Yunanistan’a ilhak çabaları önlenmiş ve Kıbrıs Türkleri güvenlik ve hürriyete kavuşmuştur. Harekât, Ada’yaya barış ve huzur getirmiş daha sonra siyasal açıdan Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin doğuşuna yol açmıştır.

Görüldüğü gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilân edilmesinin en temel nedeni Rumların Türklere karşı tutumunun anlaşılması ve 1963 saldırılarıyla Türklerin Hükümetten dışlanmasıdır. Bunun içindir ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânı ani bir gelişme değil 1963 olaylarıyla başlayan bağımsızlık sürecinin bir sonucudur. 1963 olayları ve bütün bu katliamlar, Türk ve Rumlardan oluşan iki toplumun bir arada yaşayamayacağı gerçeğini ortaya koymuştur.

1963-64 olaylarına, Türkleri imha etmeyi amaçlayan plana ve Türklere karşı yapılan vahşete Kıbrıs Türk basını geniş yer vermiştir. Özellikle Dr. Fazıl Küçük’ün gazetesi Halkın Sesi ile Akın gazetesi olayları günlerce manşetlerine yansıtmış ve vahşet olarak nitelendirmiştir.

Kıbrıs Türk halkı 1974’e kadar büyük sıkıntılar içinde yaşamıştır. Türkiye 1974’te Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhak edilme uğraşlarına karşılık Barış Harekâtı düzenleyerek Ada’nın Yunanlılar tarafından ilhakını önlemiştir. Barış Harekâtı tüm Türkiye ve Kıbrıs Türk basınında büyük destek görmüş ve coşkuyla karşılanmıştır. Kıbrıs Türk halkı, Türk ordusunun Ada’ya gelişini büyük bir mutlulukla karşılamıştır. 1878’de İngiliz idaresince Türk bayrağının indirilişini büyük bir üzüntüyle, gözyaşlarıyla izlemek zorunda bırakılan Kıbrıs

Türk halkı, 1974’te Türk ordusunun Ada’ya gelişini ve Türk bayrağının gönderde dalgalanışını sevinç gözyaşlarıyla karşılamıştır. Harekâttan sonra Kıbrıslı Türklerle Rumlar arasında isteğe bağlı olarak karşılıklı mübadele yapılmış ve böylece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun coğrafi zemini de hazırlanmıştır.

Kıbrıs Türkleri, Türkiye’nin de isteği doğrultusunda “Rumlarında daha sonra kendi içlerinde federe devleti ilân edebileceği iki federe devletten oluşan bir federasyon oluşacağı düşüncesiyle”, 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurmuştur. KTFD’nin ilânı Kıbrıs Türk basını ve Türkiye basınında geniş yankı uyandırmış ve sevinç içinde karşılanmıştır. Federe Devletin, Kıbrıs Türk toplumunda demokrasinin, anayasanın, siyasal partilerin ve devlet oluşumunun yerleşmesinde önemli rolü olmuştur. Bunun içindir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulduğunda mahkemesiyle, siyasi partileriyle, yani her yönüyle demokratik bir düzen devralmıştır. Böylece Cumhuriyetin kuruluşu için gerekli kurumlar da hazır edilmiştir.

Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak, 1975’ten 1983 yılına kadar geçen süreçte ikili görüşmeler devam etmiş, ancak bu görüşmelerden Rumların federasyona yanaşmamaları ve uzlaşmaz tutumlarını sürdürmeye devam etmeleri yüzünden herhangi bir sonuç alınamamıştır. Bu süre içerisinde Yunanistan ve Kıbrıs Rumları, bir taraftan da sorunu toplumlararası ikili görüşmelerden çıkartarak soruna uluslararası bir nitelik kazandırmaya çalışmıştır.

Fakat Rumlar, bütün Kıbrıs’ın meşru hükümeti olma unvanını terk etmedikleri gibi kendi federe devletlerini federe devlet statüsüne indirgemeye de yanaşmamışlardır. Rumların federasyona yanaşmaması, Türkleri azınlık olarak nitelendirmeleri neticesinde 1979’da KTFD’de bağımsızlık ilânı gündeme gelmiştir.

Görüşmeleri çıkmaza sokarak sorunu enternasyonalize eden Rumlar, nüfus mübadelesini, 1974’ten sonra Türkiye’nin neden olduğu “göçmen sorunu”, “mülkiyet sorunu” olarak dünya kamuoyuna yansıtmış ve çözümsüzlüğün 1974’ten sonra Türkler tarafından Ada’da yaratılan durumdan kaynaklandığını iddia ederek, KTFD yönetimini yasadışı, kendilerini meşru Kıbrıs hükümeti olarak tanıtmaya çalışmışlardır. Sonuçta sorunu ikili görüşmelerden çıkararak uluslararası plâtformlara taşıma uğraşları veren Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi, BM, Avrupa Konseyi, AET gibi kuruluşlarda ve İngilizler Uluslar Topluluğu ve Bağlantısızlar toplantılarında Kıbrıslı Türkler aleyhine kararlar aldırmışlardır.

1980-1983 döneminde de Türk-Yunan ilişkilerinde sertlik yönünde bir tırmanış olmuş, Yunan Hükümeti Kıbrıs sorununu yokuşa sürerek sorunu tamamıyla kendi lehinde milletlerarası alana çekmiştir.

Kıbrıs Türkleri, 1974-1983 döneminde sürekli olarak Rumlarla federasyona dayalı bir devlet kurmayı amaçlamış ancak Rumların federasyona yanaşmamaları, bütün çözüm önerilerini reddetmeleri ve çıkış yollarını kapatmaları üzerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilân etmek zorunda kalmıştır. 1974-1983 döneminde KTFD, dünya tarafından tanınma talep etmeyen, adı federe olan ve ileride oluşabilecek olan bir federasyonun eşit bir kanadı olacak şekilde boşlukta beklemek zorunda bırakılmıştır. O dönemde Yunanistan’ın ve Rumların temel amacı ise, Kıbrıs Türk halkını azınlık durumuna sokarak, varlıklarını reddetmek ve onlara devlet yönetiminde söz hakkı vermemekti.

Rumların kendi devletlerini, “kendi egemen devletlerini” bir federe devlet düzeyine düşürmeyeceklerinin ortaya çıkmasından ve Türkleri azınlık duruma düşürmek isteyen politikadan vazgeçmeyeceklerinin anlaşılmasından sonra Kıbrıs Türkleri son çare olarak 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Türkiye ile Kıbrıs Türk liderliği

ve Kıbrıs Türk halkı, Rumların Türkleri azınlık olarak görmesi ve anlaşmaya yanaşmaması tutumunun tam olarak anlaşılması üzerine bağımsızlık ilânından başka çare olmadığını anlamıştır.

15 Kasım 1983 tarihinde Türkiye’nin de desteği ve onayıyla Rum devletine denk, onlar kadar bağımsız, onlar kadar eşit, onlar kadar egemen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti oluşturulmuştur. Rumların Türklerle bir arada yaşamak niyetinde olmadıklarının anlaşılması karşısında Türklerin iki eşit egemen devlete dayalı bir anlaşmayı istediğini ortaya koymak ve yine bir anlaşmanın iki eşit egemen tarafından biri olmak için bu adım atılmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulduktan sonra kuruluş bildirisinde de belirtildiği üzere federasyona açık kapı bırakmıştır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki felsefesi aslında “madem ki iki federe devletten oluşan bir federasyon kurulamıyor, o zaman iki eşit egemen bağımsız devletten oluşan, bir federasyon olsun” şeklinde olmuştur. İki eşit egemen devlete dayalı federasyona açık kapı bırakıldığı bağımsızlık bildirisinde de belirtilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânı Kıbrıs’ta federasyon temelinde bir anlaşmaya engel olmamıştır, federasyonun kurulmasını kolaylaştırmıştır.

- 13 Mayıs 1983 tarihli BM Genel Kurulu’nun aldığı tek yanlı bir karar vardı. Bu karar nedir? Bu kararın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki etkisi nedir? Bahsedebilir misiniz?

--BM Genel Kurulu’nun, 13 Mayıs 1983’te Rum tarafının istekleri doğrultusunda Kıbrıs Türklerini azınlık, Rum tarafını da tüm Kıbrıs’ın meşru hükümeti olarak kabul ederek Türk askerinin Ada’dan çekilmesini isteyen siyasi kararlar alması Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu için bardağı taşıran son damla olmuştur. Bu karardan hemen sonra Rauf Denktaş bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulacağını Londra’da, New York’ta tüm dünyaya duyurmuştur.

Türkiye ile Kıbrıs Türk Yönetimi, “Rumların Türk toplumuyla eşit şartlarda görüşmeleri sürdürmesi” için bağımsızlığın ilanından başka çare olmadığını anlamış ve bağımsızlığın ilan edilmesinde mutabık kalmışlardır.

Böylece 13 Mayıs’tan 15 Kasım 1983’e kadar geçen sürede Kıbrıs Türk liderleri, halkı, kurum ve kuruluşları ve basını “Kıbrıs’ta iki eşit egemen devletin” olması gerektiğini belirterek bağımsızlık isteklerini etkili bir şekilde dile getirmişlerdir. Rauf Denktaş’ın KKTC’nin ilân edileceği yönünde beyanatlarda bulunması üzerine gerek Türkiye basınında gerekse Kıbrıs Türk basınında bağımsızlık konusuna geniş yer verilmiştir.

17 Haziran 1983 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Meclisi’nde Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini tayin hakkı kararı alınarak, bağımsızlığın ilânı için en önemli adımlardan biri olan self determinasyon hakkı gerçekleştirilmiştir.

--Peki, milletin ortak sesi olan Kıbrıs Türk basınının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanındaki rolü ne olmuştur? Açıklar mısınız?

--Kıbrıs Türk basını, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânı sürecinde olduğu gibi daha önceden de Türk halkının haklarını Rumlara karşı savunmada, mili birlik ve bütünlüğü sağlamada en etkili araçlardan biri olmuştur. Ada’daki Türk basını, Türklerin haklarının 1878 İngiliz sömürge yönetimi ve Rum Ortodoks Kilisesi tarafından çiğnenmesi, ortadan

kaldırılması çalışmaları karşısında savunmaya geçmiş ve Türk toplumunun siyasal varlığını korumaya çalışmıştır. İngiliz sömürge yönetimi döneminde Türk basının temel hedefi “enosise karşı mücadele etmek”, Türklerin haklı sesini dünya kamuoyuna duyurmak olmuştur. Kıbrıs Türklerinin dillerinin, milli birlik ve benliklerinin korunmasında Türk basının da önemli bir yere sahip olduğunu söyleyebiliriz.

1878-1914 döneminde Kıbrıs’ta çıkan Türk gazeteleri, enosis faaliyetlerine karşı Ada’nın bir Osmanlı toprağı olduğunu hatırlatarak yoğun kampanya başlatmış, Rumların Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı istekleriyle ilgili gönderdiği mektuplara, telgraflara, yapılan mitinglere ve konuşmalara Kıbrıs Türk liderleri ve basını anında yanıt vermiştir. 1915-1918 dönemlerinde İngilizler tarafından Kıbrıs Türk basınına sansür uygulanmış ve Kıbrıs Türklerinin gazeteleri kapatılmıştır. Bu süre zarfında Rum basını, Rum gazeteleri sansürsüz yayınlarını yapmaya devam etmiştir. Ancak Kıbrıs Türkleri 1918 yılında örgütlenip yeni gazeteler çıkararak Rumların Ada’yı ilhak politikalarına karşı yayınlarını sürdürmüş, Anadolu’da başlayan Milli Mücadeleye her türlü desteği vermişlerdir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki en önemli rolü Kıbrıs Türk basını üstlenmiştir. Zira Kıbrıs Türk basınından Bozkurt, Birlik, Halkın Sesi, Kıbrıs Postası ve Söz gazeteleri 13 Mayıs 1983’ten itibaren bağımsızlık yönündeki açıklamaların en ateşli destekleyicisi olmuş, 15 Kasım 1983’e kadar geçen süreçte de Kıbrıs Türk toplumunu bağımsızlığa hazırlamada en önemli unsur olmuştur. Altı ay boyunca tüm gazetelerin manşetlerini bağımsızlık ilânını isteyen ve destekleyen başlıklar oluşturmuştur. Adı geçen basın organlarında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile ilgili başyazılar, yorumlar, makaleler yer almıştır. Özellikle Rauf Denktaş’ın bağımsızlık yönündeki beyanatları ve faaliyetleri desteklenerek gün be gün kamuoyuna yansıtılmıştır. Kıbrıs Türk basını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu için halkı desteğe, milli birlik ve beraberliğe davet etmiştir. Ayrıca Rauf Denktaş’a bağımsızlık ilânı için verilen muhtıraları ana sayfalarından yayınlamışlar, Kıbrıs Türk halkını Rumların ve BM’nin yanlış kararlarına karşı mitinglere davet etmişlerdir. Rauf Denktaş’ın bağımsızlık açıklamalarından hemen sonra da Kıbrıs Türk basını, halkın bağımsızlık istediğini belirtmiş ve bağımsızlık ilanı isteğinin Kıbrıs Türk halkından geldiği düşüncesini tüm dünyaya duyurmaya çalışmışlardır. Türk basını dünya kamuoyuna Rumların anlaşmaya, federasyona yanaşmaması durumunda bağımsızlığın ilân edileceği yönünde uyarılarda da bulunmuştur.

Özellikle her gün Rum basın özetlerini yayınlayarak Kıbrıs Türklerini, Türkiye basınını ve kamuoyunu; Rumların plânları, uluslararası alandaki faaliyetleri konusunda bilinçlendirmiştir. Rum liderliğinin Kıbrıs Türklerine yönelik yanlış politikalarına ve demeçlerine anında karşılık vererek Kıbrıs Türklerinin haklı davasını savunmaya çalışmıştır. Kıbrıs Türk basını, gerek bağımsızlık ilânından önce gerekse sonra Kıbrıs Rum basının bağımsızlık konusunda takındığı tavrı çok iyi yansıtmış, Kıbrıs Rum basınının Türk basınında çıkan haberlere olan tepkisini de vermiştir. Rum basının saldırganlığına karşı da mücadele vermiş, Ada’da Türklerin haklarının savunucusu olmuştur.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın yayın organı durumundaki Söz, sürekli olarak bu sendikanın bağımsızlık ilânı için verdiği muhtıralara, yayınladığı bildirilere yer vermiş, egemenlik hürriyet için Kıbrıs Türk halkını mili birlik ve beraberliğe davet etmiştir.

Kıbrıs Türk basınında dikkat çeken hususlardan birisi de Türkiye’de meydana gelen olayların, özellikle de bağımsızlık ilânı ile ilgili açıklamaların, Türkiye’deki liderlerin

demeçlerinin anında Kıbrıs Türk halkına yansıtılarak Kıbrıs Türk halkının haberdar edilmesidir. Türkiye basınında Kıbrıs konusu ve bağımsızlık ilânı konusu ile ilgili olarak çıkan makalelerin, köşe yazılarının bazıları da birkaç gün sonra Kıbrıs Türk gazetelerinde yayınlanmıştır. Gazetelerde Türkiye’nin Kıbrıs Türklerinin yanında olduğu mesajı yansıtılmaya çalışılmıştır.

Kıbrıs Türk basını, tüm dünyaya Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ilânı isteği mesajını vermiştir.

Dr. Fazıl Küçük’ün sahibi olduğu ve 1943 yılından beri “enosis” mücadelesine karşı çıkan Halkın Sesi gazetesi de Kıbrıs Türklerinin sesi olmaya devam etmiş ve Kıbrıs Türk halkının en büyük özlemi olan hürriyet arzusuna destek vermiştir. Kıbrıs Postası gazetesi de gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânından önce gerekse sonra Cumhuriyetin kuruluşuna büyük destek vermiştir.

Kıbrıs Türk basını Kıbrıs Türk kamuoyunu bu konuda hazırlamada ve harekete geçirmede en önemli etken olmuştur. Rauf Denktaş’ın ve ekibinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu yönündeki çalışmalarını halka yansıtmış ve bağımsızlık konusunda Kıbrıs Türk halkının desteğini sağlamıştır.

Bağımsızlık ilânı sürecinde Kıbrıs Türk basınının önemli bir unsuru da Anavatan Türkiye’nin bağımsızlık ilânı sürecinde sürekli olarak Kıbrıs Türklerinin yanında olduğu şeklindeki mesajını halka vermiş olmasıdır.

Kıbrıs Türk basını zaten sürekli olarak desteklediği ve yürekten destek verdiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânını büyük bir coşku ile hem Türk kamuoyuna hem de dünya kamuoyuna yansıtmıştır. Daha önceden bağımsızlık ilânına büyük destek veren gazetelerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş günü olan 15 Kasım 1983’te bağımsızlık ilânını halka duyurmuş ve bu konuda makalelere ve köşe yazılarına yer vermiştir.

- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanı öncesinde Türkiye basınının Türk kamuoyunu aydınlatmada rolü nasıl olmuştur? Biraz bilgi verir misiniz?

--Kurtuluş Savaşı’nın kazanılarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması Kıbrıs Türkleri tarafından büyük bir sevinç ve heyecanla karşılanmıştır. Atatürk döneminde de bizzat Atatürk’ün talimatlarıyla Kıbrıs Türk basınına yardım yapılmıştır. Türk gazeteleri Ada’da Atatürkçülüğün yerleştirilmesi ve yaşatılması yönünde de uyandırıcı bazı yayınlar yapmıştır. Görüldüğü gibi gerek Türkiye gerekse Kıbrıs Türkü. basını tarihten beri hep birbirine destek vermiştir.

1950’li yıllarda Türkiye basını ve kamuoyu Kıbrıs’a sıcak ilgi göstermeye başlamış ve enosise karşı çıkmıştır. Kıbrıs Türk basını ise bu dönemde adadaki Türk halkının ilhaka karşı olduğunu yüksek sesle duyurmaya çalışmış, taksimi savunmuştur. Neticede Kıbrıs Türklerinin sesi Anavatan basınına da yansımış ve Kıbrıs sorunu hem Türkiye’nin dış politikasının hem de kamuoyunun temel taşlarından biri olmaya başlamıştır. Zamanla da Kıbrıs sorunu Türk basınında “milli bir dava” hüviyetini kazanmıştır.

Kıbrıs davasına 1950’lerden itibaren büyük bir ilgi ve duyarlılık göstermiş olan Türkiye basını da bağımsızlık ilanına destek vermiştir. Kıbrıs konusunda uzman bilim insanları, yazarlar, gazeteciler makaleleriyle Anadolu insanının, Kıbrıs davası konusunda bilinçlenmelerini sağlamış, sürekli bağımsızlık ilânı üzerinde durmuşlardır. Böylece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu, bağımsızlığı konusunda Anadolu halkı bilinçlenmiştir.

Türkiye basınından gazeteciler, bilim adamları sürekli KTFD’ye inceleme gezilerinde bulunarak Kıbrıs Türklerinin ve liderliğinin bağımsızlık konusundaki görüşlerini, Kıbrıs Türklerinin haklılığını belgeleriyle ortaya koymaya çalışmışlardır. KTFD Başkanı Rauf Denktaş’ın bağımsızlık konusu ile ilgili olarak Kıbrıs’ta, yurtdışında ve Türkiye’de verdiği demeçler anında Türkiye’deki gazeteciler aracılığıyla tüm dünyaya yansıtılmıştır. Gazeteciler sürekli olarak Rauf Denktaş’la röportaj yapmış ve bunu manşetlerine taşımıştır. KTFD’deki siyasi partilerin Cumhuriyetin kuruluşu konusundaki tutumları parti liderleriyle yapılan röportajlarla, söyleşilerle Anadolu halkına basın kanalıyla duyurmuşlardır. Yani Türkiye basını bağımsızlık ilânı sürecinde Kıbrıs Türklerinin Anadolu’daki ve dünyadaki sesi, en büyük desteği olmuştur.

Türkiye basını daha önceki dönemlerde olduğu gibi 13 Mayıs’tan 15 Kasım 1983’e kadar geçen dönemde de sürekli olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna, bağımsızlığına ilişkin düşünceleri dile getirmiştir. Gazeteler, Kıbrıs Türkleri için bağımsızlık ilânının tek çıkış yolu olduğunu belirterek Kıbrıs Türklerinin haklılığını vurgulamak maksadı ile Kıbrıs Türklerinin tarihi geçmişi, İngilizler döneminde Türklere uygulanan ayrımcı politikalar, Rumların ve Yunanistan’ın ada Türklerini imha etme plânı olarak bilinen Akritas plânı, 1963-1964 olayları ve Türklere uygulanan katliamlara geniş yer vermiştir. Böylece Kıbrıs Türklerinin geçmişte maruz kaldığı olaylar Anadolu insanına yeniden hatırlatılmıştır. 1974 harekâtı ile ilgili yazı dizileri başlatılarak, Nikos Sampson’un, Makarios’un anıları, 1963 ABD Başkanı Jonhson’un mektubu ve Türkiye’nin müdahale girişimleri Türkiye basınında yer almıştır. Basında özellikle Amerika’nın ve diğer devletlerin Kıbrıs konusundaki politikaları ve Amerikan çıkarları açısından Kıbrıs’ın ve Türkiye’nin stratejik konumu üzerinde durulmuştur.

Yunanistan’ın ve Kıbrıs Rumlarının Kıbrıs’taki enosis isteklerine ve sorunun uluslararası boyutlara taşınmasına Türk basını sert tepki göstermiştir.

Türkiye’de yayınlanan yerel ve ulusal gazeteler Kıbrıs’ta meydana gelen olayları, Rauf Denktaş’ın ve Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık isteğini, KKTC’nin kuruluşu için yapılan hazırlıkları anında Türkiye ve dünya kamuoyuna duyurmuştur. Türkiye basını adeta 1974 Barış Harekâtında olduğu gibi yayınlarını Kıbrıs davasına duyarlı bir şekilde sürdürmüştür. Türkiye’nin Kıbrıs Türklerinin bağımsızlık ilânındaki tutumunu da dünya kamuoyuna yansıtmışlardır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânı Kıbrıs Türk basınında olduğu gibi Türkiye basınında da büyük yankı uyandırmıştır. Türkiye basını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulduktan sonra büyük destek vermiştir. 16 Kasım 1983 tarihli Türkiye basınındaki tüm gazeteler manşetlerini ve hemen hemen tüm sayfalarını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna ayırmış, haftalarca ilanın Türkiye’deki, Kıbrıs Türk toplumundaki ve dünyadaki yankıları yansıtılmıştır. Rum basının ve Yunan basının Türkiye’ye yönelik eleştirilerine ve şiddetli olumsuz tepki içeren yayınlarına karşı mücadele etmiş ve gerekli cevabı vermiştir. Türkiye basınının ve hükümetinin de Kıbrıs Türklerinin yanında olduğu mesajını tüm dünyaya duyurmuştur. Özellikle İngiltere’nin, Amerika’nın ve BM’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânına yönelik tepkilerine yer verilmiştir. Türkiye basınında BM’nin tepkisinin geçersiz olduğu, önemli olmadığı izlenimi yansıtılmaya çalışılmıştır.

Kıbrıs Türk basını da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra dış dünyanın olumsuz tepkilerine şiddetle karşı çıkmıştır. Özellikle BM‘nin KKTC’nin ilânının

kabul edilemeyeceği yönündeki kararı üzerine Kıbrıs Türkleri miting düzenlemiş, Kıbrıs Türk basını da buna destek sağlamıştır. Kıbrıs Türk basını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduktan sonra dört elle sarılmış, tanıtılması için elinden gelen bütün çabayı sarf etmiştir.

- Filiz Hanım, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı, kuruluşu için son hazırlıkları neler olmuştur? Bahsedebilir misiniz?

--Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ilânı hazırlıkları, Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı Rauf Denktaş’ın liderliğinde ve yönlendirmeleriyle, bağımsızlık ilânında görevli etkin kişiler tarafından büyük gizlilik içinde sürdürülmüştür. Bağımsızlık ilânına yön veren kadro içinde Başbakan Mustafa Çağatay, Kıbrıs Türk Federe Meclisi Başkanı Nejat Konuk, Fuat Veziroğlu, Rauf Denktaş’ın Danışmanlarından Necati Münir yer almaktaydı. Sonuna doğru ise Dr. Fazıl Küçük devreye sokulmuştu.

Bağımsızlık ilânı hazırlıkları birdenbire başlamamış, 13 Mayıs 1983’ten itibaren bu konu KTFD gündemine çok etkili bir şekilde gelmiştir. Rauf Denktaş’ın da ifade ettiği gibi bu hazırlıklar büyük bir gizlilik içinde sürdürülmüş ve hazırlıklarla görevli olanların dışında kimsenin bilgisi olmamıştır. Bağımsızlık ilânından birbuçuk, iki ay önce KTFD Başkanı Denktaş’ın liderliğinde, bağımsızlığın temelini atan emekçi kadro tarafından bağımsızlık bildirileri hazırlanarak, bunların yabancı dillere tercümesi yapılmış, İngilizce metinleri de hazırlanmıştır. Daha sonra hazırlanan bu metinler özel ulaklar vasıtasıyla Kıbrıs Türk temsilciliklerine gönderilmiş ve “15 Kasıma kadar açılmaması” talimatı verilmiştir.

Ayrıca bağımsızlık bildirisinin hammaddesi, taslağı Rauf Denktaş, Meclis Başkanı Nejat Konuk, Fuat Veziroğlu ve grubu tarafından hazırlanmıştır. 161 ülke ve merciye KKTC’nin ilânını duyurmak için mektuplar hazır hale getirilmiş, bağımsızlık kararı 15 Kasım 1983’te gönderilmiştir.

KKTC’nin ilânından önce 14 Kasım akşamı Bayrak Radyo ve Televizyonu’nun KKTC’nin ilân edilişini Meclis’te çekmesi ile ilgili hazırlıklar yapılmıştır.

Rauf Denktaş, 14 Kasım 1983’te Kıbrıs Türk kaymakamlarına gönderdiği yazıda;14 Kasım gecesi kaymakamların, belediyelerle ve muhtarlıklarla işbirliği yaparak, “Kıbrıs Türk halkının 15 Kasım sabahı, önemi tarihi bir gün için Rauf Denktaş’ın açıklamalarına destek vermek amacıyla” Meclis önünde toplanmasının teminini istemiştir. 14 Kasım gecesi bütün köyleri dolaşan görevliler, “Yarın sabahleyin Meclisin önüne geliniz, büyük bir olay olacak, Denktaş’ın size büyük bir şeyi, açıklaması var” şeklinde açıklamalarda bulunmuşlardır.

Tüm bu yapılan hazırlıklar sonucunda Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs Türk Federe Meclisinin önünde toplanarak Meclisten çıkacak kararı ve Denktaş’ın açıklamasını büyük bir merakla beklemiş ve bağımsızlığın ilânını büyük bir heyecan ve coşkulu sevinçle karşılamışlardır.

--Sivaslı okurlarınıza Sivas TİMES aracılığıyla, Kıbrıs konusunda uzman olarak mesajınız nedir?

Sivas kentimiz Milli Mücadele döneminde, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı, Sivas Kongresi kararlarının alındığı bir kenttir. Sivas’ta, Ulusal Kurtuluş Savaşımıza ışık tutan kararlar alınmıştır. Manda ve himaye fikri reddedilmiştir. Sivas, bu yönleriyle Kurtuluş Mücadelesinin mihenk taşı olmuştur.

Her zaman olduğu gibi Kurtuluş Savaşı yıllarında da Kıbrıs Türk halkı ve Kıbrıs Türk basını anavatan Türkiye’nin yanında olmuştur. Kıbrıs Türkleri, kendilerini Türkiye’nin güneydeki hudutlarını koruyan bekçiler olarak görmüştür. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması Kıbrıs Türkleri tarafından da büyük bir sevinç ve heyecanla karşılanmıştır.

Şimdi de hepimizin görevi; büyük mücadelelerden sonra kurulan, bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecini, Kıbrıs Türk halkının ve liderliğinin bağımsızlık mücadelesini okumak, öğrenmek, gelecek nesillere aktarmak ve 39 yaşında olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hem içte hem dışta korumaktır. KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’ni ilelebet yaşatmaktır.

15 KASIM 1983… KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞU. 15 KASIM KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ CUMHURİYET BAYRAMI. KUTLU OLSUN.



Anahtar Kelimeler: KUZEY KIBRIS CUMHURİYETİ