Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ,27-31 Ekim 2021 tarihlerinde düzenlenen ‘’Mehmet Akif Ersoy Sempozyumu’nda’’,Akif’teki milli mücadele ruhu,bilim ruhuna dönüşmesinin haklı gururunu yaşıyor. Türkiye dahil 25 farklı ülkeden çok sayıda akademisyen katılarak ‘İstiklal Marşı’ ve ‘Bağımsızlık Savaşı’ üzerine tebliğler sundular.. Mehmet Akif Ersoy Sempozyumu’ nda Numan Kurtulmuş, Mehmet Akif Ersoy Üniversite’nin böylesine bir önemli seviyeye gelmiş olması, her türlü takdirin üzerinde değerlendirmek gerektiğini ifade etmiştir.Dev bir organizasyonda ,sadece idari değil fiiliyatta görev yapan Mehmet Akif Ersoy Üniversite Rektör Yardımcısı Mehmet Bey,Zafer Bey ve diğerleri,herkesin takdirini toplamıştır. Burdur onlarca bilim insanını ağırlıyor. Her bakımdan gelişmek için kolları sıvayan bir ekip vardı. Böylesi büyük bir organizasyonu kusursuz yürütülmesinden dolayı, tebrikleri fazlasıyla hak ediyorlardı. Çok daha önceleri kurulan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi nerde sorusu haklı olarak gündeme gelmiştir.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz ,hak, iman, ahlak, vicdan ve “medeniyet” kisvesine bürünmüş emperyalizme karşı topyekûn mücadele ruhu, İstiklal Marşı’mızda en canlı ve en çarpıcı şekilde dile getirilmiştir” dedi. Mehmet Âkif Ersoy sadece Türkiye coğrafyasını değil,büyük bir coğrafyayı etkilemiş olduğu yapancı bilim adamlarının sundukları tebliğlerden anlaşılıyordu.Yapancı bilim admları,kendi bağımsızlık destanını anlatan milli marşlarla hürriyet aşkını dünyaya tebliğler ilan etmiştir. Tarihçi ,araştırmacı ve uzman Sinan DOĞAN,Akif’te Yesevilik izlerin Kültürel Bağlamında Tetkiki adlı tebliğ sunumunda, Ahmet Yesevî ve Mehmet Ȃkif, milli birlik ve beraberliğin sarsıldığı durumlarda, toplumu birleştiren, aşk, iman ve heyecan veren üstatlardır şeklinde ifade etmiştir.
Uzman Sinan DOĞAN konuşmasında;Yesevî ve Akif’te, toplumun yönlendirilmesi ve biçimlenmesinde, İnsan-bilgi-eylem rasyonelliği esas alınmıştır. Yesevî ve Ȃkif, didaktik hüviyetleri ile toplumun yol gösterici,dert ortağıdır. Hakikat yolculuğunda keşfettiği yeni bir müteal değerlerle,insan ve toplumu inşa etmeye çalışmıştır. Bu durum, toplumun kendi inanç ve hayat felsefesini yenilenmesidir. Yenileme işlemi, bir sistem içinde açıklamaya çalışılması, kendine özgü bir bilgi, bilim ve medeniyet kurgusu oluşturmasıdır. Âkif ve ‘’Yesevî, üzerinden yaşadığı coğrafyayı, kendi irfanı üzerinden tanımlamış ve anlamlandırmıştır. Yesevî ve Akif, hakikat arayışının sonunda elde ettiği mistik gücü, cem'iyet-i beşeriyyeye hizmet için kullanacaktır. Cehaletin kontrol altına alındığı ve yönetildiği bir toplumsal hayatı düşlemiştir. Yesevî ve Akif, haksızlıklara maruz kalan ve ezilen kitlelerin acısını derinden paylaşmış ve sessiz yığınların sesi olmaya çalışmışlar. Âkif ve Yesevî, bir çeşit erginleştirme süreci yöntemi kullanmak suretiyle “hikmetleriyle” insanların, manevi vasıf dokusunu geliştirmeye yönelik önlemleri ve ilkeleri ön plana çıkartmayı başaran bilgelerdir. Akif ve Yesevî,ihlas ve samimiyetten uzak, gösterişli ve sahte âlim veya şeyh görünümündeki kişilerin topluma yönelik öğretimini veya rehberliğini, toplum için ne kadar zararlı ve tehlikeli olduğunu vurgulamıştır. Yesevî ve Akif’te, Kur’an ile hayat arasındaki ilişkiyi rasyonel bir zemine oturtan din yorumunu da yansıtır. Safahat ve ‘’Divan-ı Hikmet’in esası, ferdin ve milletin kendisini bilmesidir. Safahat ve Divân-ı Hikmet’te sunulan dini anlama ve yaşama hadisesi, statik bir olgu olmayıp, kendi içinde derinleşen dinamik bir yapı arz eder. Divân-ı Hikmet ve Safahat’ta manevi derinliğe sahip içe dönük insan oluşturma çabası yer almaktadır.
Dönemin en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkan, aydın/entelektüel/ akademisyen/ âlim olarak nitelendirilen çevrelerin “ahlaki” ve “toplumsal” sorumlulukları, Divan-ı Hikmet ve Safahat’ta çarpıcı ifadelerle dile getirilmiştir. Yesevîlik ve Akif’te mücadele ruhu, ‘’birlikte yaşama ve başarma idealine dayanmaktadır.
