"MEŞRUTİ DEMOKRASI..."

Tacettin KEPENEK Yazdı...

“MEŞRUTİ DEMOKRASİ...”

İyi parti genel başkanı Sayın Meral Akşener, millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı kim olacak sorusunu, gündemden düşürecek şekilde tarihi bir çıkış yaptı. “Ben cumhurbaşkanlığına değil, bu ülkenin başbakanlığına adayım” dedi.

Sayın Akşener, bu söylemi ile asıl hedefin mevcut partili cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüştürülmesi olduğunu da, net bir şekilde ortaya koymuş oldu. Ancak güçlendirilmiş parlamenter sistemin ne olduğunu henüz anlayabilmiş değiliz? Bunu tam olarak bilen birileri olduğunu da sanmıyorum!

Bildiğimiz bir gerçek var ki, o da, partili cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, bu şekilde devam edemeyeceğidir... Bu değişim gerekliliğinin, toplum zihninde içten içe anlaşıldığını ve psikolojik üstünlüğün sağlanmış olduğunu düşünüyorum. Değişim rüzgârı esmeye başlamıştır ve bu rüzgârın önünde artık kimse duramaz... İktidar bu durumu, görmüyor, duymuyor ya da duymazdan, görmezden geliyor...

Çok zor ama bir ihtimal daha var. Sayın Cumhurbaşkanının bir sürpriz yaparak bu dönüşümü kendi eliyle gerçekleştirme ihtimali. Kim bilir? Belki de, İyi partiyi yanına alarak bu dönüşümü yapacak! Bu güne kadar gördüğümüz üzere, önemli olan iktidarda kalmaksa, bunun ne şekilde olacağının da, elbette bir hükmü olamaz...

Ülke de, ihracat hariç bütün makro ekonomik dengeler tamamen bozulmuş durumda. Enflasyon artışı, Türk lirasının yabancı paralar karşısında eriyişi, dış finansmanda faiz baskısı ve işsizlik artışı artık önlenemez hale gelmiştir. İktidarın, gerçekleri örtbas etmesi, marketçilere raf fiyatları için ayar çekmesi veya vatandaşa gaz vermesi ile bu sorunların düzeltilebilmesi mümkün değildir. Ormanlardan sonra, mutfaklarda çıkan yangının da kısa sürede söndürülebilme ihtimali zor görünüyor. Dar gelirliler, emekliler, işsizler ve gençler adeta perişanlığa doğru sürükleniyor... Devleti idare edenler ısrarla bunları görmüyor, duymuyor veya görmezden duymazdan geliyor...

Ülke de, bağımsız ve tarafsız yargıya duyulan özlem, her geçen gün daha da artıyor...

Sayın İçişleri bakanı, “Sedat Peker’den ayda 10 bin dolar alan siyasetçi var” diyordu. Kim bu siyasetçi diye sorulduğunda, bu ismi savcıya vereceğini söyledi. Ancak savcı yerine gitti meclis başkanının kulağına fısıldadı. Doğal olarak hiçbir savcı duymadı ve görmedi...

Sedat Peker, zaman, mekân ve kişi belirterek, ülkede ne kadar pislik ve yolsuzluk varsa ortaya döktü, döküyor. Ancak bu iddiaları araştırması, soruşturması gerekenler, her zaman olduğu gibi görmemekte, duymamakta ısrar ediyor...

Zannedersiniz ki, bu ülkede bütün ilgililer ve yetkililer adeta kör ve sağır olmuşlar...

Aslında partili cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilirken, bu sistemin ülkeyi her alanda uçuracağı ballandıra ballandıra, güzelce anlatılmıştı? Anlatanlar buna inandı, vatandaş da inandırıldı. Ancak üç yıl içinde adeta yüz elli yıl geriye gittik. Bu yönetim sistemi için, kimileri ucube yönetim biçimi dese de, daha kibar bir tanımlama ile kişiye özel “meşruti demokrasi de” denilebilir...

Demek ki, bazen olmayınca, olmuyor. Belki de hayırlısı, bu konuda fazla ısrar etmemektir...

Tacettin KEPENEK

tacettinkepenek@gmail.com



Anahtar Kelimeler: "MEŞRUTİ DEMOKRASI..."